Dostum Güngör Uras, son kitabının adını “İndir Faizi, Bindir Faizi” koymuş. Kitabında işlediği ilk konu da bu faiz muhabbeti olmuş. İşin ilginç yanı Güngör, Merkez Bankası’nın faiz artırmak ve artırmamak için toplantı yapacağı 24 Temmuz günü Milliyet’teki köşesinde “Ben olsam faizleri artırmam” başlıklı bir yazı yayınladı. Piyasaların beklentisinin aksine Merkez Bankası da (sanki Güngör’ün sözünü dinlermişçesine) faizi artırmadı.

Artırmadı da ne oldu? Döviz fiyatları sıçradı, hisse senedi fiyatları çöktü, Türk tahvilleri az da olsa değer kaybetti. Herhalde bu “tepkiyi veren” piyasalar “Biz demedik mi?” havasına girmiştir.

TL FAİZİNİ ARTIRMAK EKONOMİMİZİ SOĞUTUR MU, ISITIR MI?

Nasrettin Hoca kırda yürürken yüksek bir ağacın altında toplanmış bir kalabalık görmüş. Hoca ya, hemen oraya yönelmiş. Bakmış ağacın üstünde bir adam, aşağıya inmek istiyor ama düşmekten korktuğu için bir türlü inmeye teşebbüs edemiyor. Yerdekiler de adamı ağaçtan salimen yere indirecek bir yöntem bulmaya çalışıyorlar. Hoca hem duruma el koymuş. Çabuk uzun bir ip getirin demiş. İpi getirmişler. Ucuna taş bağlayıp adama doğru fırlatın demiş. Adama da ipi yakala beline dola diye talimat vermiş. Dediklerini aynen yapmışlar. Hoca yerdekilere dönüp “ipi çekin” emri vermiş. Adamlar ipi çekince ağaçtaki adam kötü şekilde yere düşmüş. Neyse ki kırık çıkık olmamış. Adam,  hocaya dönüp niye beni düşürdün diye çıkışmış. Hoca da “Ben bir defa adam kurtarılmasına şahit olmuştum. O olayda da adamın beline ip dolayıp, yerdekiler çekmişti. Ama galiba o zaman adam kuyunun dibindeydi. Kusura bakma karıştırdım” demiş.

PAUL VOLCKER ENFLASYONU FAİZ ARTIRARAK DÜŞÜRMÜŞTÜ

Amerika’da doktora yapmış ve deneyim kazanmış çok değerli hocalar var. Onlara enflasyonla nasıl mücadele edilir diye sorarsanız sarsılmaz bir imanla “faizleri artırarak” derler. Çünkü 1979-1987 yılları arasında Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanlığı yapan Paul Volcker, çok eleştirilmesine rağmen, yüksek faiz politikasını ısrarla uygulamış ve de enflasyonu %15’lerden %2,5’e indirmiştir. Amerika gibi tek “para birimli”  ülkelerde yüksek faiz uygulaması enflasyonu, “ekonomiyi soğutarak”, Türkiye gibi biri Türk Lirası diğeri döviz olan “çift para birimli” ülkelerde ise “ekonomiyi ısıtarak” düşürür.

TL’ye yüksek faiz vermenin amacı/sonucu ülkeye “sıcak para/döviz” çekmektir. Ülkeye kazanılarak değil borç olarak gelen sıcak döviz/para, TL’yi değerlendirir. En azından değer kaybını sınırlar.

Bu döviz/para arzı artışı sayesinde hem büyüme oranı yükselir (yani ekonomi ısınır)   hem de enflasyon kontrol altında kalır. Ancak bir ülkeye sıcak para girmesi, cari açık veya tasarruf açığı vermek demektir. Cari açıklar birikerek, “yüksek dış borç stoku” yaratır.

Yüksek dış borç stoku biriktirmek, devalüasyona davetiye çıkarmaktır. Devalüasyon bu davete mutlaka uyar. Günün sonunda TL değer kaybeder, yani döviz fiyatı artar ve enflasyon yükselir.

Son söz: Yüksek faiz, ulusal tasarrufu azaltır.

plusbanner2x