Sevgili okurlarım, kocaman bir yılı daha yarın geride bırakmaya hazırlanıyoruz.
Ülkemiz açısından ne yazık ki iyi bir yıl değildi.
Gergin, insanların birbirine adeta düşman edildiği, ekonomik açıdan bütün toplumun zorlandığı bir 365 gün geçti.
Adalet kavramı yine çöp tenekesine atıldı.
Hukuk yine ayaklar altında çiğnendi.
Basın özgürlüğü neredeyse sıfırlandı.
Muhalif medyanın sesi soluğu iyice kısıldı. İktidarın hoşlanmadığı yazılar yazan ve yorumlar yapan gazetecilerin başına olmadık işler geldi.
Kendi kendimizi sansür eder duruma düştük. Gazeteciliğin en acı yanı budur.
İktidarın taktiği açıktı:
Muhalif sesleri, özellikle muhalif medyayı sindirmek, korkutmak, baskı altına almak, ses çıkaramaz ve eleştiremez duruma getirmek.
Oysa böyle olmamalıydı.

★★★

Memleketin varını yoğunu satmayı bu yıl da sürdürdüler...
Aklınıza gelen neredeyse bütün tesisler satıldı ve satılıyor.
İşte size Cumhuriyet döneminin simgesi olar şeker fabrikaları...
Şimdi Sakarya’daki askeri fabrikaların satışı açıklandı.
İnsan silah üreten fabrikaları hiç satar mı?
SEKA’nın bütün fabrikaları özelleştirme altında yandaşlara peşkeş çekildi. Kağıt üretimi sıfıra yakın. Bütün kağıtları dışarıdan ithal ediyoruz.

★★★

Dolar yaz aylarında 7 liraya çıktı...
Tarım ve hayvancılık kesimi ezildi, yok olma aşamasına geldi. Durumu şimdilik ithalatla idare ediyorlar!
Yıl 2018...
Bütün kesimler ezildi, mağdur oldu.
Emekli, esnaf, çiftçi, işçi, memur, ev kadını ve bütün kesimler işi gücü bırakıp fiyat artışlarıyla boğuşmak zorunda kaldı.
Resmi rakamlarda enflasyon yüzde 23...
Ama gerçekte yüzde 30’ları çoktan aştı.

★★★

Çok sıkıntılı bir yıl yaşadık.
Sanmayın ki 2019 daha ılımlı, yumuşak, adil ve adaletli bir yıl olacak!.. Bu yanılgıya sakın ola ki düşmeyin...
Zira ülkeyi yönetenlerin amacı, gerginliğin sürekli olması...
Çünkü onlar gıdalarını toplumda gerginlik yaratmaktan alıyor.
Yine de âdet yerini bulsun diye klasik dileği yerine getiriyorum:
Yeni yılda sizlere sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum...

emin-colaasan2

Hayatta hiç hoşlanmadığım geceler, yılbaşı geceleridir. Herkes o gece kendi çapında eğlenmeye karar verir...
Bir miktar zorlamadır, bir kuralı yerine getirmekten ibarettir.
Bence en iyisi evde yapılan pijama terlik partileridir!
Giyersiniz pijamanızı, geçirirsiniz ayağınıza terliklerinizi, yılbaşı gecesi şerefine belki bir miktar alkol alır ve televizyon izlersiniz.
Gel keyfim gel!..
Bundan daha güzeli bence yoktur.

★★★

Türkiye’de yılbaşı geceleri büyük kentlerin meydanlarına hele eşinizle birlikte çıkmak, dünyanın en tehlikeli işlerinden biridir.
Sarkıntılık ve taciz olayları oralarda zirve yapar, sizi ve yanınızdaki hanımı pişman eder.
Aman o meydanlardan, hele de İstanbul’da magandalarla dolu Taksim Meydanı’ndan ve İstiklal Caddesi’nden uzak durun derim.
Tercih sizindir!

e-c

Sevgili okurlarım, sizlerden her gün çok sayıda e-posta, mektup ve faks alırım.
Bana övgüler düzersiniz ya da eleştirirsiniz. Bazen de iktidar kesiminden hakaretler gelir.
Bazıları hatalarımı bulup onları yüzüme vurmak için yoğun çaba harcar.
Bu mesajların tamamını baştan sona dikkatle okurum...
Ancak hemen hiçbirine yanıt veremem.
Niçin?..
Çünkü bu iş için yeterli zamana sahip değilim.
İkincisi, adına sosyal medya denilen hadisede hiç yokum.

★★★

Kendilerine yanıt veremediğim bazı okurlarımdan zaman zaman mesajlar gelir:
“Size üçüncü kez yazıyorum ama zahmet edip cevap vermiyorsunuz!..”
Gönül koyarlar.
Lütfen böyle düşünmeyin... Günde sadece birkaç mesaj gelseydi, yanıt verecek bol zamanım olur ve herkesle ayrı ayrı yazışırdım ama durum öyle değil.
Durumumu bir düşünün ve lütfen gönül koymayın.
Bilin ki bana yazdığınız her şeyi satır satır ve dikkatle okuyorum, bazılarını yazı konusu yapıyorum.
Yine de, bu konu için sizlerden bir kez daha özür dilemeyi görev biliyorum.
(Yeni yılın bu son yazısı siyasetsiz oldu, belki daha iyi oldu!)