Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Ankara Çubuk'ta uğradığı linç girişimi için,'Açık ve net söylüyorum linç girişimidir. Verilmiş sadakamız varmış. Sözleşmeli erlerin sorunlarını ben dile getirdim. Ben lince uğradım' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:





KILIÇDAROĞLU'NUN GRUP KONUŞMASI

Yerel seçimlerden sonra ilk toplantımıza hepiniz hoşgeldiniz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun al bayrağın altında yaşamaktan onur duyan tüm vatandaşlarımıza selamlarımızı gönderiyoruz. Mart’ın sonu bahar olacak demiştik, neden öyle demiştik? Bahar hepimizin özlemle beklediği bir mevsimdir. Kışın atmosferinden kurtulmak, baharı yaşamak hepimizin en büyük arzusundan biridir. Martın sonunda bahar geldi, baharınız kutlu olsun.

“ASIL GÖREV ŞİMDİ BAŞLIYOR”

Sadece CHP değil, diğer partilerimiz de ortak çaba gösterdiler. Demokrasidir baharı yaşatan. 6 büyükşehir belediye başkanımız vardı, yeniden seçildiler. Ankara’ya Mansur Yavaş baharı getirdi, Ekrem İmamoğlu İstanbul’a baharı getirdi, Zeydan Karalar Adana’ya baharı getirdi, Vahap Seçer Mersin’e baharı getirdi, Muhittin Böcek Antalya’ya baharı getirdi. Baharı getirmek kolay, baharı sürdürmemiz lazım. Asıl görev şimdi başlıyor.

Bir sonraki 5 yılın hazırlıklarını şimdiden yapın dedim. 10 maddelik temel ilkeler belirledik. Partizanlık yapmayacaksınız, bütün beldeyi kucaklayacaksınız dedik. Verdiğimiz her sözün arkasında olacağız. Vatandaşlar iyi ki oyumuzu CHP’ye verdik, bu kentte ayrımcılık bitti, bereket huzur geldi diyecekler. Biz ülkemizi, beldemizi, insanımızı seven bir anlayışla yola devam edeceğiz.

“HER ŞEY ELLERİNDEYDİ”

Bütün medya, billboardlar onların emrindeydi. Bizim ilanlarımızı gece söküp götürüyorlardı.

Bu memleket demokrasiden yana tavır alacaktır dedik. Bizi en ağır dille suçladılar, hayal edemeyeceğiz suçlamalarla karşı karşıya kaldık ama dilimizi bozmadık. Biz halkımıza neleri yapıp yapamayacağımızı söyledik. Halkı kandırmadık. Bu başarının arkasında demokrasiye inanan bütün vatandaşlarımız var. Bütün vatandaşlarımıza şükran borçluyuz.

FOTO: AA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'na katıldı. Grup toplantısına, Afrin Şehidi Piyade Uzman Çavuş Ali Gümüş'ün annesi Münevver Gümüş ve Babası Mükremin Gümüş de katıldı.


“YSK BİR AN ÖNCE KARARINI AÇIKLAMALI”

YSK hâlâ karar vermedi niçin? 31 Mart’ta sandığa gittik, bugün 30 Nisan. 1 ay geçti aradan. Hukukun üstünlüğünü savunduk, her seferinde uyardık. YSK’da görev yapan yargıçlar Yargıtay ve Danıştay’dan gidiyor. Bunlar sıradan yargıçlar değil, belli bir noktaya gelmiş olan kişiler. O kişiler siyasal baskılara göğüs vermek zorundadırlar. YSK’nın bu süreci bir an önce sonlandırması ve Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul Büyükşehir Başkanı olarak ilan etmesini bekliyoruz.

“HER TÜRLÜ SAYDILAR YİNE EKREM İMAMOĞLU KAZANDI”

Başka bir seçenek yok. 39 ilçede vatandaşlar gidip oy kullandılar. 39 ilçedeki bütün geçersiz oylar yeniden sayıldı. Ekrem İmamoğlu çıktı. Yetmedi, 6 ilçede bütün oylar sayıldı. Ekrem İmamoğlu’nun oyları arttı. 22 ilçede örnekleme yöntemiyle 57 sandığı seçeceğiz ayrıca sayacağız dediler, saydılar. Kim çıktı? Ekrem İmamoğlu. Ne bekliyorsunuz?


“YSK DAHA ÖNCEDEN ALDIĞI KARARLARA UYMAK ZORUNDADIR”

YSK yasalara ve daha önce aldığı kararlara uymak zorundadır. Biz bunu bekliyoruz. Seçimde kaybedenlerin devletin gücünü kullanarak ürettikleri yasa dışı gerekçeleri reddetmek zorundadır. YSK üzerinde kurulan baskılara boyun eğmemek zorundadır, hukukun üstünlüğünü savunmak zorundadır. Demokrasiye karşı kurulan kumpası bozmak zorundadır. Bir an önce kararı verin ve Türkiye gerçek gündemine dönsün.

21. yüzyılın Türkiye’sinin gündeminde bir vatandaşın satılık böbrek ilanı var. Çocuklarına bakmak, ailesine bakmak için böbreğini satılığa çıkaran bir vatandaş. İktidar sahipleri bundan utanır mı? Hayır. Ülkeyi bu hale nasıl getirdik diye düşünür mü? Hayır. Vatandaşın sorunu ayrı, sarayın sorunu ayrı. Sarayın sorunu koltuğumu nasıl korurum, vatandaşınki karnımı nasıl doyururum?

EKONOMİ

Hanedanla koskoca ülke yönetilir mi? Damat yoksulluk, işsizlik nedir biliyor mu? Asgari ücretle bir aile nasıl geçinir biliyor mu? Damat kira ödüyor mu? Hiç birisini bilmiyor. Ekonomiyi düzeltecek diye getirdiler, kendi mutfaklarını düzeltiyorlar.

Bu yılın ilk 3 ayında 33 milyar lira faiz ödendi. Bu faizi 82 milyar vatandaş ödedi. Bir de dışarıya ödenen faiz var. 165 milyar dolar, 17 yılda Londra’daki bir avuç tefeciye ödedikleri faiz. 165 milyar dolar faiz ödeyeceksin sonunda vatandaş böbreğini satacak… Faizi yükselt yoksa borç vermem diyorlar. Tıpış tıpış faizi yükseltiyorlar. Hala çok iyiye gidiyoruz diye açıklama yapıyorlar, akıl tutulması var.

“TERÖRLE İŞBİRLİĞİ YAPAN SENSİN”

2020 TL veriyorsun geçin diyorsun. Ev parası mı verecek, okul parası mı, doğalgaz parası mı, elektrik parası mı verecek? Ben bunları söyleyince Kılıçdaroğlu terörle işbirliği yapıyor diyorlar. Terörle işbirliği yapan sensin, vatandaşla işbirliği yapan benim!

Terörle işbirliği yapanlar, bir dönem teröristlerin her dediğini yapanlar onlar, ama bu ülkenin vatandaşlarının derdini dile getiren genel başkan da benim. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum.

“CUMHURİYET DAVASI”

Musa Kart, Emre İper, Hakan Kara hapiste… Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarları… FETÖ ile suçluyorlar. Akıl tutulması… Cumhuriyet Gazetesi FETÖ’yü yıllar yılı eleştiren bir gazete. Hükümeti eleştiriyor diye beğenmiyorlar, FETÖ’yle suçlayayım, kumpası destekleyecek savcılar var. Onlar sarayın emrindeki köleler, adalet dağıtamazlar. Ortada bir hukuksuzluk, adaletsizlik var. Bunu düzeltecek olan iktidar sahipleri değil, namuslu yargıçlar bunu düzeltecek. Hukukun üstünlüğüne inanan yargıçlar.

Osman Kavala 546 gündür hapiste, ortada daha iddianame yok. Tek başına, bu mudur adalet? Bunların derdini kim dile getirecek?

Eren Erdem’in ailesi perişan vaziyette. Haksızlıkla karşı karşıya kaldığı için üzülüyorlar. Eren Erdem onurlu kimliği ile zamanında FETÖ ile mücadele eden düzgün namuslu bir kişidir. Hapiste kaldığı her gün onun şeref madalyası olarak tarihte yerini alacaktır. Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın dosyaları 2,5 yıldır bekliyor. Çocuklar ölmesin diyen Ayşe öğretmenin başvuruları hala bekliyor. Adaletsizliği düzeltecek olan hukukun üstünlüğüne inanan insanlardır.

SÖZCÜ GAZETESİ DAVASINA TEPKİ

Konuşmasında Sözcü’ye açılan ve yargılama süreci devam eden algı operasyonuna da değinen Kılıçdaroğlu “Sözcü gazetesiyle ilgili de davalar açıldı. Türkiye’nin en genç, en çok okunan, yazarlarına saygı duyulan bir gazete. Baskılara boyun eğmeyen bir gazete. Yayın çizgisinden ödün vermeyen bir gazete… ‘Vay sen misin böyle yapan o zaman seni de FETÖ’yle suçlayacağım.’ Emin Çölaşan, yahu Allah aşkına FETÖ’cü tanımıyla yan yana gelir mi ya… Necati Doğru, Mustafa Çetin, Yücel Arı ve sahibi Burak Akbay… Niçin? Susturmak istiyorlar. Sözcü yazmasın, Sözcü okunmasın. O da diğer havuz medyası gibi iktidarın yanında olsun, varsın 3 bin 5 bin satsın ama halk gerçekleri öğrenmesin istiyorlar.” diye konuştu.

Zühtü Aslan 57. kuruluş yıldönümünde şunu söyledi: “Hakim hiçbir şart ve ahval altında aklını ve vicdanını başkasına emanet edemez.” Doğrudur. Ama bugün hakim unvanlı, savcı unvanlı, vicdanını ve ahlakını ve de aklını birilerine emanet, ipotek eden var. Biz bunlara hakim ve savcı demeyeceğiz. Ve bunlar göreceksiniz ilerde çocuklarının dahi yüzüne bakamayacaklar. Bir hakim aklını ve vicdanı nasıl birilerine teslim eder. Nasıl hukuksuzluğun kaynağı olur.

Çocuk istismarının yaygınlaşmasının temelinde bu yatıyor. Cumhuriyetin kuruluşundan beri çocuklarımıza verdiğimiz değere bakın, inançlara verdiğimiz değere bakın. Şimdi bunların hepsi yok oluyor. İstismar, uyuşturucu… Ekrem bey komisyon kuracaktı. O kadar kinlenmişler ki buna bile ret verdiler. O zaman git kullan kardeşim. Uyuşturucu ile mücadeleye ret verdiler. Uyuşturucu en çok fakir mahallelerde yaygın. Bizim belediyelerimizin çok güzel çalışmaları var, İstanbul genelinde de yapılması lazım. Yapmak istiyoruz, engelleniyor. Muhalefet hak temelli yapılır. Muhalefet yapmasını da bilmiyorlar.

Siz uyuşturucu ile savaştınız da biz engel mi olduk? Siz bu konuda yasa getirdiniz de biz engel mi olduk? Bizim muhalefetimiz hak temellidir, vatandaşımız hakkını gözetiyorsa ‘evet’ deriz.


'BÜYÜK BİR TÜRK BAYRAĞI İSTEDİLER'

'Şehitler hepimizin şehididir. Şehidimizin inancına, kimliğine bakmayız. Eğer bu ülke için hayatını vermişse şehitlere saygı göstermek hepimizin insani görevidir. Cenaze namazları büyük bir saygı içinde kılınır, devlet töreniyle şehitlerimiz sonsuzluğa uğurlanır. Bizler de cenaze namazlarına katılırız, oradan belli bir saygı içinde ayrılırız. Şehit ailelerinin evinde yangın vardır. Şehitlerimiz hepimizin şehididir.Çubuk'ta şehit cenazesine katıldım, büyük bir Türk bayrağı istendi köyden, bayrağı ilçe başkanlığımız verdi. Şehit cenazesine ben ve arkadaşlarım birlikte katıldık. Cenaze namazını doğru dürüst kıldırmadılar. Akkuzu köyünün sakinlerine bir şey söylemiyorum, benim gündeme getirmek istediğim provokasyon yapan insanlardır. Şehidimize Allah'tan rahmet dilemek bizim boynumuzun borcudur. Cenazeye gidiyorsanız o cenazenin ağırlığına uygun bir duruş sergilemek bizim görevimizdir. O şehit cenazesine katılan tek genel başkan benim. Daha namazın başında, sloganlar, hakaretler atıldı... Bırakın bari bir Fatiha okunsun. Bırakın bari bir helallik olsun. İzin vermiyorlar. Bunlar gerçekten Müslüman mı dedim. Bunlar gerçekten şehit ailesine saygı gösteriyorlar mı?' dedi.