CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, yaptığı bir basın toplantısında, AKP iktidarının ekonomik icraatını eleştirirken şunları söylemiş: “Damat (?) bakan haziranda cari işlemler dengesinin fazla vereceğini övünerek anlatıyor. Küçülen bir ekonomide bu marifet değildir. Önemli olan, büyümeyi ve dengeyi sağlamaktır.”

Bunu söyledikten sonra konuşmasını şöyle bitiriyor: “Cari fazla ile övünen damada tavsiyem, ekonomiye giriş dersini bir daha okumasıdır.” (Bu gereksiz ve kışkırtıcı sözleri koskoca Öztrak’a yakıştıramadım.) Faik Öztrak ile tanışıklığımız vardır. Kendisi, Kemal Derviş öncesinde ve onun döneminde devlette önemli hizmetler yapmıştır. Düzgün bir insandır. Cari İşlemler Dengesi’nde, ekonomi küçülürken  “fazla” vermek marifet değildir diyor ki; kısmen doğrudur. Çok açık ifade etmese de “marifet, ekonomi büyürken, cari işlemler fazlası vermektir” diyor. İşte bu, daha doğrudur. Ancak Öztrak’ın dedikleri gazeteciler tarafından kamuya “cari fazla vermek Türkiye için küçülme anlamına gelir” manşetiyle duyuruldu.

CARİ AÇIK KÖTÜDÜR,  GÖRÜLDÜĞÜ YERDE BAŞI EZİLMELİDİR

Cari açık, milli gelir hesabında “eksi” olarak yer alır. Yani manşet yanlıştır ve konuyu saptırmadır. Böylesi bir başlık, iyi niyetle ekonomiyi anlamaya çalışan vatandaşın dimağlarına zehir akıtmaktır. Bunun sorumlusu da, kastı bu olmamak birlikte, maalesef sayın Öztrak’ın yanlış anlaşılmaya müsait eksik konuşması olmuştur.

Kırk yıldır “el parasıyla düğün yapmak”, “taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışmak”, “dış-borç-kolik olup, namerde muhtaç olmak”, “haysiyetsiz beleşçilik yapmak”, “para babalarının önünde secde etmek”, “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak”, “cin olmadan, adam çarpmaya kalmak”, “Cumhuriyet’in tam bağımsız ilkesini yok saymak”  ve her on yılda bir ekonomiyi şapa oturmakla eşanlamlı “Cari açık vererek ekonomiyi büyütme” zırvasını, zihinlerden kazımaya uğraşıyorum. Serbest piyasa ekonomisinin faziletine inanan bir ekonomi yorumcusu olarak, AKP iktidarına karşı sergilediğim eleştirel tutumunun da gerekçesi budur. Çünkü AKP, Türk ekonomisini cari açık şampiyonu yapmıştır.

İki yıldır “devalüasyon-enflasyon-küçülme-işsizlik” bataklığı içinde debelenip duran Türkiye’de geleceğine ümitle bakmamızı sağlayacak tek gösterge, cari açığın küçülmesi ve bunda da “ihracat artışının” önemli bir payı olmasıdır. Pek tabii, marifet milli gelir tekrar büyüme fazına girdiğinde sürdürülemez olduğu apaçık ortada duran “cari açıkla büyüme” çıkmaz sokağına sapmadan bu “YAPISAL REFORM”u gerçekleştirmektir. Ulusal ekonomimiz, TL’yi “sıcak döviz girişleri” ve “ücret-fiyat sarmalı” ile yeniden aşırı değerli hale getirilip “ihracatçılar tuzağa düşürülmezse” cari işlemler fazlası vererek büyüyecek yapısal güce sahiptir.

Son söz: Önce küçülmeden, cari fazla ile büyüme başlamaz.