Annem-babam Ahıska Türkü’dür. Cumhuriyet onlara Ağrı’nın Eleşkirt Kazası’nda tarla verdi. Yılın sekiz ayı toprak kar altında kalır.

Verim düşük.

Gelir azdır.

Ben Ağrı’da doğdum. Biz Ahıskalılar, bütün muhacirler gibi “tutunma enerjisiyle” dolu çalışkan insanlarız ama Ağrı’da tutunamadık. Bursa, İstanbul, İzmir, Adana’ya göç ettik.

Adana’da büyüdüm.

Ne değişmez kader!

Ne beton yazgı!

Ben doğduğum yıl Ağrı, Türkiye’nin “en yoksul” şehriydi. 75 yaşına merdiven dayadım Ağrı hala Türkiye’nin en yoksul kenti. 81 il içinde kişi başına gelir sıralamasında en yoksul 3 kentimiz şöyle:

Şanlıurfa:

16 bin 194 TL.

Van:

16 bin 068 TL.

Ağrı:

15 bin 121 TL.

Ağrı, Van, Hakkari, Şırnak, Kars, Ardahan, Erzurum, (Gaziantep hariç) bütün doğu ve güneydoğu şehirleri en yoksullar sıralamasından kurtulamıyor.

★★★

Öte yandan, Katar Emiri annelerinin “çıldırmış proje vidalı arazi kapatmaları” da İstanbul kentini aşağı çekiyor.

İstanbul, birinciydi.

Katar Emiri annesinin arsa kapattığı yıl kişi başı gelir sıralamasında İstanbul’u tahtından Kocaeli indirdi.

Kocaeli:

79 bin 254 TL.

İstanbul:

76 bin 769 TL.

Katar Emiri annesini, birinciliği kaptırmış şehirde arsa kapatmaya ittiler!

Kim itti?

Katarlı Valideyi gerçeği görmekten uzaklaştıran “Betonla Kalkınma Modeli” oldu. Yüksek rant ve rüşvet doğuran bütün beton yatırımların en şanlı şahlanışı İstanbul’a yapıldı. Pahalı köprüler, tüneller, en büyük hava meydanı,  minberine asansörle çıkılan cemaatsiz lüks camiler, Amerikan benzeri süper AVM’ler, Kuveyt, Katar, BAE benzeri hacıağa rezidanslar... Merkez Bankası’nın bile İstanbul’a taşınma kararı alındı. Devlet bankası parasıyla batmaktan kurtarılan inşaat şirketlerinin yaptığı Finans Merkezi de İstanbul’da yükseliyor.

Dök betonu.

Dik binayı.

Betondan kalkınma.

Sonuç: Gerileme.

★★★

İstanbul, üretimden koptu, tüketimle büyüyen şehir oldu. Son 3 yıllık ekonomik kriz tüketimi iyice daralttı. Tüketimden büyüyen İstanbul, üreterek büyüyen Kocaeli’nin gerisine düştü. Nüfusu Kocaeli’nden 8 kat büyük olan İstanbul’un içinde 10 Ağrı, 10 Van, 10 Urfa büyüklüğünde yoksul insan birikti! İstanbul, batmış fakat devlet banaklarından “kurtarma kucağı bekleyen” simit saraycılar, tankçılar, finans merkezciler, devlet parası ile beslenen vakıfçılar, okçular, batık basın patronları, AVM’ciler, rezidansçılar şehrine döndü. İstanbul, şirket batırıp kendini zengin eden iktidar yakını yeni işadamı tipi ile bankayı elden ele dolaştırıp kendini sağlama alan yeni bankacı tipi yatağı haline geldi. İstanbul, bilançoları cerahatli şirketler, bankalar ve tüketecek geliri bulamakta zorlanan yoksul yığınlar şehri oldu.

İstanbul çıldırdı!

İlacı beton değil.

Çılgın proje: Kazı toprağı, dök betonu yatırımıdır!