Dünkü yazımı şu satırlarla bitirmiştim:
Yıllardır biriken özlemlerin oluşturduğu dip dalgasıdır gelen.
Önemsemeyeni alır götürür!..

★★★

Sanırım siz de o büyük dalganın, yeryüzü cenneti Kazdağları’ndan, her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış Çanakkale’den, dünyanın sayılı harikalarından Salda Gölü’nden gelen uğultusunu duyuyorsunuzdur.
Bu öylesine müthiş bir dip dalgası ki, siyasi parti ayrımı olmaksızın yanlışta ısrar eden tüm kurum ve kişilerin, örneğin “Güç bende, dilediğimi yaparım” diyenlerin, Allah”ın cömertçe bahşettiği doğal güzelliklerimizi üç kuruş uğruna emperyalist yağmacıların talanına açanların, ballı makamları liyakat sahibi pırıltılı gençler yerine,  kerameti kendilerinden menkul eş, dost ve akrabalarına peşkeş çekenlerin üzerlerine ilerliyor!..
Değişime direnenleri önüne katıp götüreceğinin ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının işaretlerini veriyor...

★★★

“Ekranlarda sürekli olarak bize parmak sallayan, bize çemkiren, paçamızdan çekiştiren, bize hakaretamiz şeyler söyleyen, tepeden bakan, üstten konuşan bir dille karşı karşıyayız. Ama söz veriyorum, seçildiğimizde siyasetin dili İzmir’den değişmeye başlayacak ve bu değişim hepimizin hayatlarını  iyileştirecek...”
Yerel seçimler öncesindeki söyleşilerinde bu iddialı tespitlerde bulunan ve değişimin İzmir’den başlayacağını öne süren Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer,önceki gün DİSK’e bağlı işçilerin toplu iş sözleşmelerinin yenilenmesi nedeniyle yaptığı konuşmada da gelmekte olan müthiş dip dalgasını şöyle anlatıyordu:
31 Mart’tan bu yana, 23 Haziran’da devam ettiğini gördüğümüz bir dip dalgası geliyor. İlk defa siyaset yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı dizayn ediliyor, planlanıyor. Yani aşağıdan gelen dip dalga, yukarıdaki siyasi aktörleri, siyasal partileri değiştirmeye başladı. Bu ne demek? Kibrin, küstahlığın, ötekileştirmenin geride kaldığı, kucaklayıcı, mütevazı, samimi, haktan yana, demokrasiden yana, şeffaf, hesap verebilir yönetime katılma isteğini ortaya koyan bir ses bu!..”

★★★

Soyer aynı konuşmada dip dalgasının Türkiye’yi nasıl değiştireceğini de şöyle anlatıyordu:
“Bu değişim İzmir’den başlayacak. Bir dip dalgası geliyor, dedik ya, göreceğiz hep birlikte. Türkiye hep birlikte Türkiye olacak. Emeğin, özgürlüğün, demokrasinin yeşerdiği Türkiye olacak. Aydınlık bir gelecek bizi bekliyor; ama şundan emin olun, bu bize altın tepsilerde sunulan bir şey olmayacak. Biz bunu alın terimizle, emeğimizle, bileğimizin hakkıyla söke söke alacağız. Onun için bugünden itibaren artık geriye dönmek yok. Arkaya bakmak yok. Bundan sonra önümüze bakacağız!..” .

★★★

Ey, her karış toprağını kanlarıyla sulayarak eşsiz kahramanlık destanı yazan şehitlerimizin armağanı olan Çanakkale’nin suyunu zehirleyenleri, binlerce canlı türüyle ve endemik bitkileriyle yeryüzü cennetimiz Kazdağları’nı cehenneme çeviren altın arayıcılarını, dünya harikası Salda’yı mahvedecek girişimleri seyreden siz, yetkililer!
Ey, gözleri ranttan başka bir şey görmeyen sorumlular!..
Siz de kulak verin...
Hızla ilerleyen o dip dalgasının sesini mutlaka duyacaksınız!..