Devlet, bizim ikinci anakucağımız, ikinci gökyüzümüz, ikinci yapımızdır. Varlığımızı sürdürmemiz için toplumsal yaşamımızın başlıca alanı olan yurdumuzun güvenlik örgütüdür. Devletin güçlü, başarılı olması için her yurttaşın içtenlikli katkısı, özellikle devlet görevlilerinin örnek duyarlığı gerekiyor. Günümüzdeki durumu ve tutumuyla Atatürk Cumhuriyeti, kurucusunun öngördüğü çizginin dışına çekme çabalarıyla karşı karşıyadır. İnanç sömürüsüyle çıkar dayanışmasının birlikte başını çektiği sakıncalı eğilimler ve girişimlerle Cumhuriyetin dokusu bozulmak istenmektedir. Kimilerinin kişisel zayıflıklarıyla, doğal durumlara ve sonuçlara karşın, doyumsuzluklarıyla beslenen tutkuları toplumsal yaralara ve yıkımlara neden olmaktadır. Toplumsal barışın ve ulusal dayanışmanın özlenen durumda ve düzeyde olduğu savunulamaz.

Devletimizi, hukuka saygı, dayanma ve bağlılıktan, demokrasinin her alandaki gereklerine kadar onarmak ve çağdaş nitelikleriyle donatmak gerekiyor. Toplumsal barış ve ulusal dayanışmayı amaçlayan ulusal varlık ve ulusal yarar öne alınarak siyasal, kişisel, partisel kazanç itilerek insanlık değerlerine sarılmalıdır.

Hukuksallık ve demokrasi için anayasa değişikliğinden başlayarak çağdaş, akılcı atılımlara gerek var. Öncelikle birbirimize güvenmeli, birbirimizi dinlemeli, birbirimizi saymalı, başta inanç sömürüsü her tür çıkarcılığı bırakıp ulusal değerlere sarılmalıyız. Kişisel ve partisel yararların tutkunu olmaktan kurtulup insanlığın, ulusun, devletin ve Cumhuriyetin yurttaşları kıvancıyla dayanışma içinde olmalıyız. Ulusal yapının gücü, ortak değerlerin birlikteliği ve dayanışmanın çağdaş yapılarıyla yaşama geçer. Yurttaşların yakınlık ve sıcaklıkları, toplumsal barışın, ulusal varlığın ve yaşamın gerçek gücüdür. Siyasal ayrılıkları düşmanlık düzeyine taşımak tam bir sapkınlıktır.

Ulusal ve toplumsal sorunların hepimiz sorumlusuyuz. Gelişigüzellikten kurtulup insanlık ve yurttaşlık değerlerinde buluşup birleşmeli, toplumsal barıştan her alanda başarıya birlikte koşmalıyız. Siyasal ayrılıklar asla karşıtlık duruma dönüştürülmemeli, getirilmemelidir. Ülkemiz bu yönden kimi olumsuzluklar içinde olmasına karşın yarınlara ilişkin umutlar giderek artmaktadır. ATATÜRK’ümüzün kazandırıp kotardığı değerlerde, yapılarda, kurumlarda, konularda O’na yaraşır olma çabasıyla sorumluluk ve yükümlülüklerimizi özenle yerine getirmeliyiz.

Ulusal aydınlığımızı gölgeleyen anlamsız, haksız, yersiz ve sakıncalı konuşmalar sürüyor. AKP lideri Lozan’a, Cumhuriyetimize yönelik savlarını yineliyor. Hilâfet ve saltanat özlemi yansıtan değerlendirme ve eleştirileri karalama sayılacak içeriktedir. Lozan, tarihin en önemli antlaşmalarından biridir. Dil uzatmak karşıtlıktır. Kuruluşu yanlış anlamaktan öte anlamamaktır.