- Yıl 2003... ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile o dönem tutuklu olan Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin konuşur...


- Saddam, “Benden, kitle imha silahlarının Suriye’de gizlendiğini açıklamamı istediniz. Reddettim ve reddediyorum” der


Sık sık ekranda gördüğünüz iki isim çarpıcı bir kitapla okuyucunun karşısına çıktı... Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar ile Gazeteci Ceyhun Bozkurt’un Destek Yayınlarından çıkan “Mesih-Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” kitabını okuyunca “Eğer bunlar gerçekse siyaset yapmayalım ya da bir kasabaya gidelim sakince yaşayalım” diyebilirsiniz. Örneğin...

Mete Yarar ve Ceyhun Bozkurt’un yeni kitabı Mesih’te tartışma yaratacak çok bilgi var.


Neden Çöl fırtınası?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Mesih için çalıştığını biliyor muydunuz? Kitapta 1990 yılının kasım ayında İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Netanyahu’nun dünyadaki en etkili Yahudi cemaatlerinden biri olan Chabad Lubavitch Hahambaşı Menachem Mendel Schneerson ile yaptığı görüşmeye dikkat çekilmiş. ABD’nin liderliğinde oluşturulan koalisyonun Irak’a saldırısından yaklaşık iki ay önce, 18 Kasım 1990’da yapılan görüşmede Schneerson “Maşiah hâlâ gelmedi. O halde gelişini hızlandırmak için bir şey yapın” demiş, Netanyahu’da “Yapıyoruz, yapıyoruz” yanıtını vermiş. Maşiah İbranice bir kelime. Anlamı da “Mesih”. Yani Netanyahu, en güçlü Yahudi cemaatinin liderine “Mesih’in gelişi için bir şeyler yapıyoruz” demiş.



Kitapta bu olay tüm detaylarıyla aktarılmakta...

Bu görüşmeden iki ay sonra 17 Ocak 1991 tarihinde ABD öncülüğündeki koalisyon Irak’a saldırıya başladı. Harekatın adı Çöl Fırtınası’ydı. Kitapta bu isimle ilgili çarpıcı bir ayrıntı yer aldı. Buna göre Amerikan yönetimi ve İsrail’de etkili olan siyonistlerin inandığı Eski Ahit’in “Son Peygamberler” kısmının ikinci kitabı olan Yeremya’da 51’inci Bab’ın girişi şöyleydi: “İşte, Babil’e karşı ve Lev-Komay’da oturanlara karşı helak edici bir yel uyandıracağım.” Babil, Bağdat’ın eski ismiydi. Bağdat’a yönelik harekatın ismi de Çöl Fırtınası’ydı. Yazarlar bunların tesadüf olmadığını, köktendinci bir düşüncenin tezahürü olduğunu vurgulamakta.

11 Eylül 2001 saldırısı 1992’de mi planlandı?


Kitapta Irak’ın işgali sonrasındaki bazı gelişmeler de teolojik çerçevede ele alınmış. Özellikle Irak’ın işgalinin ve Suriye’nin karıştırılmasının şifrelerini de kitapta bulabilirsiniz. Örneğin, dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in tutukluyken (Mart 2003) Bağdat Havalimanı’nda yaptığı görüşme tarihi önem taşımakta ve bugün Suriye’de yaşananların şifrelerini vermekte. Saddam Hüseyin’in sözleri şöyle: “Siz bana kitle imha silahlarının Suriye’de gizlendiğini açıklamam yönünde bir teklif daha yapmıştınız. Eğer böyle bir şey açıklarsam beni serbest bırakacağınızı söylediniz. Reddettim, şimdi de reddediyorum.” Bu sözlerden anlaşılan, ABD o dönemden itibaren Suriye’yi hedef almak için zemini hazırlamaya çalışmış. Bunun için de Saddam Hüseyin’e Suriye’yi hedef gösterecek sözleri söylemesini istemiş. Ancak Saddam bunu reddetmiş.

Saddam Hüseyin 14 Aralık 2003’te yakalanmıştı.


Kitapta 11 Eylül saldırıları ile ilgili çarpıcı bir ayrıntı da yer aldı. ABD’nin dünya imparatorluğuna giden yolda yürüyen siyasetinin en derin mekanizmalarının tepesi olarak bilinen Council on Foreign Relations (CFR-Dış İlişkiler Konseyi) üyesi Henry Kissinger’ın 1992 yılında yaptığı bir konuşma da 11 Eylül konusunda adeta işaretler taşımakta. Aynı zamanda Dışişleri eski Bakanı olan Yahudi kökenli Kissinger, CFR’nin dışarı sızdırılan bir toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı: “Bir sabah aniden uyandığınızda, Los Angeles’ta bütün CIA ajanlarını, FBI ajanlarını yani tüm güvenlik güçlerinin bütün kente el koyduğunu gördüğünüz zaman bu harekete nefretle bakarsınız ve protesto yağdırırsınız. Ama dünya şartlarının, küresel şartların gereklerine insanları o derece inandırabilirsiniz ki, bir sabah yine uyandığınızda Los Angeles sokaklarında CIA, FBI, polis güçlerinin ve havada savaş uçaklarının vızır vızır döndüğünü görürseniz bunu çok rahat karşılarsınız. Ve bundan büyük memnuniyet duyarsınız.”

Kissinger, 9 yıl önce sanki 11 Eylül 2001 tarihini anlatmakta...

Kitapta en önemli vurgu şu: El Kaide, IŞİD kökü dışarıda olan ve İslam dünyasına saldırının zeminini oluşturan terör örgütlenmeleri... Bu örgütlerle doğru yöntemlerle mücadele edilirse etkisiz hale getirilebilir. Bunun en çarpıcı örneğini Fırat Kalkanı Harekatı oluşturmakta. Türkiye, bu harekatla IŞİD’i etkisiz ve sınırımızda saldırı yapamaz duruma getirdi. Ancak aynı köktendincilik zemininde buluşan başka yapılar, örneğin Evanjelistler, Siyonistler, ABD ve İsrail gibi dünyada çok etkili ülkeleri yönetiyor. Bu gücün elinde dünyanın en güçlü orduları ve çok büyük finans kaynakları var. Bu güç, IŞİD’den kat be kat daha etkili ve tehlikeli. Kıyametin zeminini oluşturup, Mesih’i yeryüzüne getirme hayali kuran bu güçler, dini, dili, ırkı ne olursa olsun milyarlarca insanı öldürüp hedeflerine ulaşmak istiyorlar.