İKTİDAR, ‘NE DOST/NE DÜŞMAN’ RAPORUNU OKUMALI


ABD, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne 33 yıldır uygulanan silah ambargosunu kaldıracağını ve güvenlik işbirliğinin artırılacağını duyurdu. Türkiye ve KKTC karara tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Salı günü Twitter hesabından paylaştığı mesajda da şu cümleleri kurdu: “Kıbrıs Cumhuriyeti Doğu Akdeniz’de kilit ortağımızdır. Güvenlik işbirliğimizi derinleştireceğimizi duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Gelecek mali yılda, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne uygulanan öldürücü olmayan savunma malzemeleri ve hizmetlerinin satışına getirilen kısıtlamaları kaldıracağız...”

Şaşırdınız mı? Şaşırmayın lütfen! Çünkü...

İktidar görmedi... Görmek istemedi...

Tarih 13 Kasım 2018... ABD’nin en etkili düşünce kuruluşlarından olan ve Amerikan dış politikasının şekillenmesinde büyük rol oynayan The Council of Foreign Relations (CFR) – Dış İlişkiler Konseyi- tarafından 13 Kasım’da hazırlanan “Ne Dost Ne Düşman / ABD-Türkiye İlişkilerinin Geleceği” başlıklı rapor her şey anlatıyordu!


“Müttefik değiliz, hasımız”


Steven A. Cook tarafından kaleme alınan ve Washington’ın Türkiye’ye bakışına dair ipuçları veren 28 sayfalık raporda şu ifadeler var:

İki ülkenin geçmişteki ittifakı, gelecekte de ortak olacakları anlamına gelmez.

■ Amerikan politikasını bugün şekillendiren ya da geçmişte şekillendirmiş olan birçok kişi, Türkiye’yi stratejik ortak ve istikrarın çapası olarak değerlendirse de bu yaklaşımın temeli güçlü değil. İki ülkenin çıkarları ve değerleri ortak değil.

İkili ilişkileri, karşıt duygular ve güvensizlik şekillendiriyor.

■ Stratejik ilişkiler bitti. Siyaseti belirleyenler Türkiye’yi ABD’nin ne bir dostu ne de bir düşmanı olarak görmeli. Türkiye, birçok alanda ABD’nin rakibi ve muhalifi.

■ Bunu uygulamaya dökmek için ABD, İncirlik Hava Üssü’ne alternatif yaratmalı, Türkiye’yi F-35 projesinden çıkarmalı ve Suriye’deki hedeflerini gerçekleştirmesi için YPG ile çalışmaya devam etmeli.

■ İlk olarak Amerikalı siyasetçiler iki ülkenin müttefiklikten hasımlığa geçtiğini kabul etmeli. Amerikalılar ve Türkler ulusal çıkar ve önceliklerini farklı görüyor.

■ ABD, İncirlik için seçenekler oluşturmalı. İncirlik, IŞİD’e karşı savaşta en önemli üstü. Kıbrıs (Rum Kesimi), Yunanistan, Ürdün, Romanya ve Irak’taki üslere erişimi artırılmalı.

■ ABD, Türkiye’nin YPG ile askeri bağlarını kesme talebini kabul etmemeli. Bu grup, IŞİD’le savaşta etkili oldu. ABD için Türkiye ile çalışmaktan daha tercih edilir oldu. Başka bir seçeneği yok. Gelecekte Amerikan politikası Türkiye’nin ne bir düşman ne de bir dost olduğu gerçeği üzerine şekillenmeli.

İşte... ABD’ye göre ‘Ne dost ne düşman’ Türkiye!

Bitmedi...

Nutuk’ta iç cephe vurgusu


CFR, ABD’nin küresel çapta hak ve çıkarlarını gözeten, bu doğrultuda dünyaya ekonomi-politik, yön ve nizam vermeye yönelik faaliyet gösteren bir örgüt. Kurucu ve yöneticileri ağırlıklı olarak ABD’li eski Bakanlar, CIA ve FED yöneticileri, ABD’li dev banka ve tröstlerin temsilcileri. 1921’de New York’ta David Rockefeller (Halen Exxon-Mobile, Chevron, Citi Group, J.P Morgan and Chase gibi şirketleri olan ünlü aile) tarafından kuruldu.

Raporun CFR Başkanı Richard N. Haas tarafından yazılan raporun önsözünde de şu çarpıcı ifadeler yer aldı:

■ ABD için Türkiye’ye yaklaşımını yeniden düşünme zamanı geldi. Şahit olduğumuz şey, ilişkilerin kademeli olarak ancak istikrarlı bir şekilde ölmesidir. Türkiye resmi algıda bir müttefik olabilir. Ancak bir ortak değil. Ne de bir demokrasi olarak kabul edilebilir.

■ Ortak tehdidin ya da paylaşılan stratejik hedefin yokluğunda anlaşmazlıklardan oluşan kirli çamaşırların listesi ilişkileri yönetmeye başlıyor.

■ ABD ile Türkiye’nin stratejik ortaklığı artık geçmişte kaldı. Washington için gerekli olan, bu gerçeği kabullenmek ve Amerikan çıkarlarına daha fazla hizmet eden, kısıtlı ve işlevsel bir ilişki oluşturmak...

Yani... İktidar tarafından, ABD’de Demokrat Parti Başkan adayı Joe Biden’a gösterilen haklı tepkinin daha fazlası Güney Kıbrıs konusunda gösterilmeli...

SONUÇ: Dün Cumhuriyet Gazetesi’nde Prof. Barış Doster hatırlattı... Atatürk’ün Nutuk’taki şu uyarısını hiç unutmamalı: “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlup olabilir; fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir”.