✔ Eski MİT’çi Enver Altaylı hakkında hazırlanan 85 sayfalık FETÖ iddianamesi önemli ama eksik


 Çünkü… Altaylı’nın, Gülen’e 2008’de gönderdiği mektubun peşine düşülmediği dikkat çekti


 Çünkü… Altaylı’ya, “Başbuğ’u hedef alan mektuptaki bilgileri kimden aldın?” sorusu sorulmamış


 Çünkü… Fetullahçıların, sadece terör değil casusluk ve istihbarat örgütü olduğu şansı kaçırılabilir


1 - Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile geçmişte aralarında geçen bir konuşmayı aktardı ve Erdoğan’ı uyardığını söyledi. Başbuğ, “2008-2010 sürecinde ben ‘Bugün bizsek hedef yarın siz olacaksınız’ dedim. Daha nasıl uyarıda bulunabilirdim” ifadelerini kullandı.

Başbuğ’un konuşmasındaki şifreleri çözelim! 2008-2010 dönemini masaya yatıralım…

İlker Başbuğ 26 ay cezaevinde yatmıştı.


YILMAZER BİRİNCİ SIRADA

Tarih 25 Temmuz 2014… İlker Başbuğ şu açıklamayı yaptı: “… TSK’ya karşı yargı ve polis yoluyla yürütülen operasyonları yaşamaya başlayınca, bu operasyonun arkasında kimlerin olduğunu imkanlarımız dahilinde araştırmaya çalıştık. Çeşitli yerlerden aldığımız bilgiler, özellikle bu kompla operasyonunun arkasında emniyetteki bazı polis şeflerinin olduğunu gösteriyordu. Çeşitli kanallardan aldığımız bilgiler dahilinde, emniyetle ilgili bir liste hazırladık. Tabi düşünce ve endişelerimizi birkaç defa sayın Başbakan’la paylaştım. Ve bu polislerle ilgili bir liste verdik. Hatırladığım kadarıyla, bu listenin başında da, Ali Fuat Yılmazer var. Kendisi aldı, ilgileneceğini söyledi. Sonuç alamadık, gelişme olmadı.”

Peki listede kimler vardı?

Listede yer alan isimler, 15 Temmuz 2016’ya kadar, hangi operasyonlarda yer aldı? Bu sorulara hâlâ yanıt verilmedi!

GÜLEN’İ HALA SAVUNUYOR

Ali Fuat Yılmazer kim?

Emniyet  İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü...

16 Mart 2017’de, sanık olduğu Hrant Dink cinayeti duruşmasında kimliğini açıkça itiraf etmişti ve şöyle konuşmuştu:

“... Gülen grubu bugün de benim için terör örgütü değil. Kişisel kanaatim de çalışmalarım da bu yöndeydi. İfadelerle delil üretilemez, şu anda ifadelerle delil üretilmeye çalışılıyor. Bir gruba terör örgütü denilmesi için mahkemenin bir kararı olması gerekir o örgüt hakkında…”

Yılmazer, FETÖ’nün ‘VIP dinleme’ davasında, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı...

Ve birçok kumpas davasında sanık…olarak yargılanıyor...

Devam edelim...

2 - Enver Altaylı’nın mektubu casusluk örgütünü işaret etti  


Tarih 28 Ağustos 2008... Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki devir-teslim töreninde yaptığı konuşmada şu tespitleri yapmıştı: “... Giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde bu oluşuma karşı alınacak tedbirlerin başarı şansı olabilir. Bize göre Türkiye’nin ulus devlet yapısı tartışılacak ve tartışmaya açılabilecek bir konu değildir. Çünkü bu yapı, Türkiye’nin varlığı ile doğrudan doğruya ilgilidir.”

Enver Altaylı


DEVİR-TESLİMDEN 10 GÜN SONRA

Başbuğ’un bu konuşmasının ardından Fetullah Gülen’e bir mektubun yazıldığı 10 gün önce ortaya çıktı... Eski MİT’çi Enver Altaylı hakkında hazırlanan iddianamede hedefe konuşan isimlerden birisi de Başbuğ’du.

Altaylı, Gülen’e 2008’de gönderdiği mektubunda çok açık ifadeler kullanmıştı:

“... Yeni Genel Kurmay Başkanı’nın (İlker Başbuğ) zatı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir. Yeni görevine başlar başlamaz (bana bir dostumun sayılarının yedi olduğunu söylediği) bazı generallerin yakın takip ve dinlemeye alınmaları konusunda verdiği talimat son derece üzücüdür.

Bu yedi generalin izlemeye alınmalarının gerekçesi zatı alilerinize taraftar oldukları iddiasıdır. Burada dikkati çeken durum, 20 MİT görevlisi ve yedi generalin aynı zamanda, aynı muameleye maruz kalmalarıdır.”

“GÜLEN ABD’NİN HİMAYESINDE”

“... Yeni ekibin güdümündeki bazı askeri mahfillerde, şahsınıza ve yakınlarınıza karşı kin ve düşmanlık duyguları tahrik edilmektedir. Hatta bunlar sizin katledilmeniz gerektiğini, bu mümkün olmazsa yakınlarınız hedef alınarak canınızın yakılması gerektiğini dahi ifade ediyorlar.

Mesela bunların kontrolünde olan Ömer Öngüt çevresindeki bazı ülkücü gençler açıkça sizi, mümkün olmazsa yakınlarınızı katletmekten bahsediyorlar.

Başbuğ, yakınlarına sizin ABD himayesinde olduğunuzu bu sebepten işlerinin zor olduğunu söylüyor.

SORU ŞU:

- 85 sayfalık iddianamede Enver Altaylı’ya, İlker Başbuğ hakkında Fetullah Gülen’e yolladığı mektup neden sorulmadı?

- Bu mektubun peşine düşülürse, FETÖ’nün bir istihbarat örgütü olduğu ve ABD adına casusluk yaptığı tespit edilemez mi?

3 - Örgüt, İlker Başbuğ’u neden hedefe koydu?


İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde üzerinde durduğu en önemli konu ‘cemaat’ti! Başbuğ bir açıklamasında “Genelkurmay Başkanı olarak 14 Nisan 2009’daki yıllık değerlendirme toplantısında cemaat konusuna açıkça değinmiştim” dedi.

26 ay Silivri Cezaevi’nde yatan Başbuğ’un hedef alınmasındaki kilometre taşlarından birisi de Harp Akademisi’nde yaptığı konuşmaydı!

14 Nisan 2009’a dönelim o günleri hatırlayalım:

Bugün bazı cemaatler öncelikle bir ekonomik güç olmaya ve daha sonrada sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye çalışmaktadırlar. Sorun, dinin ve dini duyguların kendi amaçları için, alet ve araç olarak kullanılmasıdır.”

Başbuğ görevi 2008’de Yaşar Büyükanıt’tan devralmıştı.

4 - 2009’da Fetullahçıları işaret etmişti


İlker Başbuğ’un 14 Nisan 2009’daki konuşmasının can alıcı yeri de şöyle: “... Bugün de bazı din eksenli cemaatler, kendilerini demokratik alanın bir oyuncusu olarak takdim etmekte ve çeşitli nedenlerle de görünürde kendilerinin güçlü bir konuma geldiğine inanmaktadırlar. Ancak bu güç imajı ve algısı yanıltıcıdır. İşte bu tip bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmektedir. Bunun için de, her fırsattan istifade ederek, destekleyicilerinin de yardımıyla TSK aleyhine faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Hukuk devleti kapsamında TSK’nın tepkisiz kalacağını düşünmek büyük yanılgıdır.”