2020 Ocak ayında 508 milyon, şubatta 512 milyon dolar ihracatımız var


17 Mart’ta, yani pandemiyle birlikte ihracatımız 172 milyon dolara düştü


Nisan ayında da ihracat rakamı 32 milyon dolara kadar indi. Üretim durdu


32 milyon dolarlık ihracatı tarım sağladı! Tarım Sakarya’yı ayakta tuttu...


Sakarya... Marmara bölgesinin İstanbul, Bursa ve İzmit’ten sonra dördüncü büyük şehri. Akova’ya (Adapazarı) gelip yerleşme Osmanlılar döneminde başlamış ve yerleşenler yer yer orman örtüsünü açarak verimli toprakları işlemeye koyulmuş. Bu arada Adapazarı da 16. yüzyılda bir köy olarak kurulmuş. Ada veya Adaköy adı verilen bu köy, bir sonraki yüzyılda çevre için bir alışveriş merkezi yani pazar yeri olarak seçilmiş ve daha sonraki yüzyıllarda “Ada pazarı” denilmeye başlanmış. Bu pazar yeri olma durumu, burayı 19. yüzyıla doğru bir ticari merkez haline getirmeye başlamış.

TARIMDA KATKI YÜZDE 17

Önce kısa kısa bilgilerle başlayalım... Kimse bilmez... Türkiye’de tarımın Gayri Safi Milli Hasıla’ya katkısı yüzde 8.1 iken, Sakarya’da bu oran yüzde 17... Şehrin topaklarının yüzde 50’si tarım alanı... Örneğin... 2016-2017 sezonunun 8 ayında serbest piyasaya sunulan yaklaşık 375 bin 559 ton kabuklu fındığın, 101 bin 36 tonu Sakarya’daki üreticiler tarafından piyasaya sunuldu. Böylelikle bu sezonda en çok fındık üreten şehir oldu...

“ÜRETMEKTEN BAŞKA ÇARE YOK”
SATSO Başkan Akgün Aktuğ, Aytunç Erkin’in sorularını yanıtladı. Aktuğ, “Ekonominin sürdürülebilir olması için üretmekten başka çare yok!” dedi.


KARASU EN ÖNEMLİ LİMAN

Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Akgün Altuğ’la ‘ADA PAZARI’nı ve ticareti konuştuk. Doğu Roma’ya yani İstanbul’a açılan kapı Sakarya’nın pandemi sürecini masaya yatırdık... Aktuğ’un verdiği şu bilgi çok önemli: “Rekabet ettiğimiz şehirlere bakın... Hem endüstri anlamında hem de tarım anlama üreten çok fazla şehir yok. Sakarya bu yüzden önemli. Çünkü jeopolitik durumu diğer şehirlerden farklı olmamızı sağladı. Yolların üzerinde, yolların bağlandığı bir şehir! Sakarya’nın ortasından bir araba yolculuğu yapın... Pergelle yarı çapı 300 kilometre olsun... Yaklaşık 30 milyona ulaşıyoruz! Karasu limanımız var! Batıya açılan gümrük kapılarının yoğunluğundan dolayı Ro-Ro taşımacılığında Türkiye’nin lider limanı olma yolunda.”

SALGINDA TOYOTA KAPATTI

SATSO Başkanı Aktuğ, şu önemli rakamları da paylaştı: “Geçen sene 6 milyar dolara yakın ihracatımız var. 500’e yakın ihracatçı ile bu rakama ulaştık. Amacımız, 2023’te bin ihracatçıyla 10 milyar doları yakalamak! Ekonominin sürdürülebilir olması için üretmekten başka çaremiz yok!”

Pandemiyle birlikte ne yaşandı? Aktuğ’u dinleyelim: “2020 Ocak ayında 508 milyon dolar, şubat ayı 512 milyon dolar ihracatımız var. Ancak 17 Mart’tan sonra, yani pandemiyle birlikte 172 milyon dolara düştü. Nisanda ise ihracat rakamı 32 milyon dolara kadar indi. Üretim durdu, Toyota kapattı vs... Bizi tek kurtaran tarımsal üretimin devam etmesiydi. Yani 32 milyon doları tarım sağladı! Korona sürecinde tarım Sakarya’yı ayakta tuttu! Haziran ayında da ihracat rakamı yeniden 430 milyona yükseldi...”

Akgün Altuğ, çalıdan bu bitkiyi ürettiklerini söyledi. Adını da Hacımercan koymuşlar!

“Tarımda doku kültürüne geçeceğiz!”


Akgün Altuğ, “Tarımın ne kadar önemli olduğunu pandemi sürecinde anladık. Yüzyıllardır tarım yapılıyor ama... Yeni dünya şartlarında bilime dayalı hale getirmek şart” dedi. Peki nasıl? Dinleyelim: “Oda olarak önemli bir çalışmamız var. Dünyada fide, fidan ve tohum üretimi artık yeni teknolojilerle yapılıyor. Hollanda, İsrail, Kanada gibi ülkeler fide, fidan ve tohumu, doku kültüründen üretiyor. Doku kültürü, bitki veya bitkisel ürünlerin elde edilmesi amacıyla, bütün bir bitki ya da hücre, doku ve organ gibi bitki kısımlarının steril şartlarda ve yapay besin ortamlarında kültüre alınması işlemi. Örneğin... Ceviz ağacından 50 fide alırsınız, ekersiniz. Topraktaki problemlerden dolayı 20 tanesi başarılı olur. Dünya nasıl yapıyor? Doku kültürüyle hastalıktan ari üretim... Biz de beş yıl önce Sakarya Üniversitesi’nde doku kültürü laboratuvarı kurduk ve üretime başladık. Çay, fındık, süs bitkileri ürettik. Hayatını tamamlamış ağaçtan fide alarak yenileme olmaz... Dokudan çoğaltarak olur! Milyonlarca hastalıktan uzak fidanı yaz-kış üretebilirsiniz. Katılım Ajansı’ndan aldığımız destekle Hendek’te 10 bin metrekare alanda inşaata başladık! 2 bin 500 metrekare kapalı alanda doku kültürüne devam edeceğiz ve çiftçiye karşılıksız vereceğiz!


Gökçeören Ovası faaliyete geçecek


SATSO Başkanı Akgün Aktuğ, ‘üretim’ odaklı çalışmalarını da şöyle anlattı:

- Sakarya’da 250 bin hektar, dört mevsim, sulama gerektirmeden tarım yapacak arazimiz var.

- Arazi toplulaştırma önemli. Bakanlık, toplulaştırma konusunda Sakarya’yı pilot şehir seçti. Ancak küçük arazilerde tarım yapılması sıkıntı yaratıyor! Babadan oğula geçtikçe araziler küçülmüş... 50 dönümden 6 dönüme düşünce üretim verimli olmuyor. Arazi toplulaştırmayla verim daha da artacak.

- Gökçeören’de bataklık olan 50 bin metrekare alan var ve şu anda bataklığı kurutma çalışmaları var. Türkiye’nin en verimli arazisi. Ne isterseniz üretebilirsiniz.

- Türkiye’nin en fazla mısır üretilen bölgesi burası. Çünkü... Türkiye’nin beyaz et ihtiyacını Sakarya, Bolu, Düzce ve kısmen Bilecik karşılıyor. Tavuğun ana yemi mısırdır. Bu bölgede ciddi mısır üretimi oluyor ama yetmiyor. Mısır üretimini artırırsak başka illerden almamıza gerek kalmayacak.

- Ferizli’de Marmara Bölgesi’nin en büyük Metal ve Otomotiv İhtisas Organize Sanayi Bölgesi hayata geçecek.


İSTANBUL’A AÇILAN KAPI: SAKARYA


Adapazarı (Akova), düz ve alüvyonlu bir ovanın ortasında, deniz seviyesinden 31 metre yükseklikte kurulmuş. İstanbul’u, Anadolu’nun çeşitli merkezlerine bağlayan önemli bir yol buradan geçiyor. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Sakarya Doğu Roma sınırlarında kaldı. 560 yılında Sakarya Irmağı (Sangarios) üzerine yapılan Jüstinianos köprüsü (Beşköprü) en ünlü anıt. Osmanlı komutanlarından Akçakoca, 1324’te bugünkü Adapazarı yöresini Osmanlı Beyliği’ne kazandırdı. Bir pazar yeri olarak kurulan Adapazarı’nda Türkler, Rumlar ve Ermeniler bir arada ticaret yaparlardı.


‘EKONOMİDE BAHAR’ DİYENLERE...


DİSK’in hazırladığı bu raporu iktidar okumalı!


- Kadın işçilerin yüzde 52’si Covid-19 döneminde ücretli çalışma sürelerinin azaldığını bildirdi...

- Kadın işçilerin yüzde 42’si Covid-19 döneminde ücret kaybı yaşadı...

- Kadınların çalışma biçimi erkeklere göre daha fazla esnekleşti...

- Kadınlar salgının yayılma hızı konusunda daha endişeli...

Yani... 17 Mart’ta Türkiye’de başlayan pandemiden yine kadınlar çok etkilendi... Nereden mi öğreniyoruz? Türkiye

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) “Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi?” alan araştırması, salgının işçilerin işi, geliri ve sağlığı üzerindeki çok boyutlu olumsuz etkilerini ortaya koydu.

Rakamlar gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi...



Örneğin...

Rapora göre salgın nedeniyle istihdam ve iş kaybı 13 milyon düzeyine ulaştı. Geniş tanımlı işsizlik ve istihdam kaybı oranı yüzde 39’a ulaştı. Salgın büyük bir istihdam depremine yol açtı, yüzlerce işyeri kapandı. Salgın yalnızca işsizliği değil aynı zamanda gelir eşitsizliğini, toplumsal adaletsizliği ve yoksulluğu daha da artırdı ve artırmaya devam ediyor.

Kadının adı yok... İşçiler arasında da böyle!

Araştırma kapsamında DİSK üyesi işçilerin yüzde 17’si ise 3.501-4.000 TL arasında ücret almakta. İşçilerin yüzde 13’ü 4.001-5.000 TL arası ücret alırken, 5.001-6.000 TL arası ile 6.001 TL ve üzeri ücret alan işçilerin oranı toplam olarak yüzde 12... DİSK üyesi işçilerin ortalama ücreti yaklaşık 3.570 TL civarında. Erkek işçilerin ortalama ücreti 3.600 TL’nin üzerine çıkarken kadın işçilerin ortalama ücreti 3.420 TL civarında. Kadın işçilerin ücretleri erkek işçilerden yaklaşık yüzde 5 daha düşüktür.

Bitmedi...

Bir ay bile geçinemiyorlar!


DİSK üyesi işçilerin
yüzde 63’ü gelir akışı kesildiğinde hane halkı geliriyle 1 aydan daha
az süre geçinebileceğini belirtti. 1-3 ay arası geçinebilen işçilerin oranı yüzde 29, 3-6 ay arası geçinebileceğini ifade eden işçilerin oranı ise yüzde 3,8 oldu... Bu yanıtlar gelirlerinin kesilmesi durumunda işçilerin uzun süreli geçinemeyeceğini göstermekte. İşçilerin sadece yüzde 1.6’sı 6-12 ay arası, yüzde 2.3’ü ise 12 aydan daha fazla geçinebileceğini ifade etti.

İstatistik önemli:

- İşçilerin yüzde 63’ünün çalışma biçimi değişti...

- İşçilerin yüzde 41’inin çalışma süresi Covid-19 nedeniyle azaldı...

- Özel sektörde işçilerin yüzde 76’sının çalışma biçimi Covid-19’dan etkilendi...

- İşçilerin yüzde 23’ü kısa çalışma yaptı...

- Özel sektörde işçilerin ise yüzde 37’si kısa çalışma yaptı...

- İşçilerin yüzde 19’ü işe dönüşümlü gidip geldi...

- İşçilerin bir bölümünün ücret, bir bölümünün ise fazla çalışma ve sosyal haklarında kayıplar yaşandı...

- Araştırmaya katılan işçilerin yüzde 36’sı ücret ve gelir kaybı yaşadı...

- İşçilerin yüzde 40’ı daha ucuz besinlere yöneldi...

- İşçilerin yüzde 25’ten fazlasının borçları arttı...

- İşçilerin yüzde 19.4’ü kredi kartının alt limitini ödeyebildi...

- İşçilerin yüzde 16.5’i kredi kartı borcunu ödeyemedi...

SONUÇ: İşçilerin geliri azaldı, işçiler daha fazla borçlandı ve ucuz besinlere yöneldi. İşçiler işleri ve gelirlerinin geleceği hakkında ciddi düzeyde
kaygı yaşıyor.
Küçümsenmeyecek ölçüde bir gelir düşmesi yaşanmasına rağmen telafi edici önlemlerden yararlanma düzeyi düşük kaldı.