- 19 Mayıs 2017’den bu yana SÖZCÜ, algı operasyonuna karşı dimdik durdu


- FETÖ’ye karşı mücadele vermiş gazete, haklılığını ve gerçekleri hep anlattı


- Yerel mahkeme yine de ceza verdi… Ancak… İtirazı yine gazeteciler yaptı


- Ayrı dünyalardan gazeteciler, ‘Pensilvanya, SÖZCÜ kararını alkışladı’ dedi


Tarih 7 Mart 1986... Karanlık bir saldırıda kaybettiğimiz gazeteci-yazar Uğur Mumcu, “Gözlem” köşesinde şu cümlelerle okuyucusuna seslenir:

“...Yazarlar, tarihin tanıklarıdır. Yaşanan her olay, yazarın kaleminden süzülerek kitlelere yansır. Yaşanan her olay, yazarı etkiler ve yönlendirir. Yazar, akıp giden bu olaylar karşısında içinden çıktığı topluma ve tarihe karşı sorumludur. Tabii, gerçekten yazarsa!”

Gerçekleri yazmak...

Tarihe tanıklık...

20 Mayıs 2017’de SÖZCÜ Gazetesi böyle çıkmıştı.


Topluma ve tarihe karşı sorumlu olmak... Slogan düzeyinde kalmaması gereken kocaman sözler!

Operasyonun yapıldığı tarih: 19 Mayıs 2017!… Anlamlı bir gün... Milli mücadelenin başladığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık bayrağını dalgalandırdığı gün, SÖZCÜ Gazetesi’ne, algı operasyonuyla, “FETÖ baskını” düzenlendi...

Kurucusu, yayın yönetmeni, yazarları, muhabirleri yani gazete hedef alındı...

SÖZCÜ ilk günden itibaren gerçekleri okuyucusuna sundu. Çünkü...

Topluma ve tarihe karşı sorumluluk omuzlardaki en ağır yüktü.

İddianameler, mütalaa ve kararlar...

Gazete, hukuk fakültesine döndü.

FETÖ’nün, örgütün, devleti ele geçirdiğini yazan ilk gazete SÖZCÜ’ydü! …

Ancak...

“Kripto FETÖ”nün perde arkasından yürüttüğü kampanya ilk günlerde medyayı ‘esir’ aldı! Basının büyük bölümü sesini çıkarmadı!

Çıkaramadı...

“Emin Çölaşan, Necati Doğru, Metin Yılmaz’dan FETÖ’cü çıkmaz” diyemedi... Şimdi... Hava döndü...

27 Aralık 2019’da SÖZCÜ yönetici ve yazarlarına verilen “FETÖ’ye yardım” cezaları kabul görmedi.

Çok iddialı olabilir...

FETÖ’nün yargısının kanser hastası Türkan Saylan’a yaptığı operasyon Ergenekon’da kırılma noktasıysa...SÖZCÜ’ye kesilen ceza da Fetullah’la mücadelede kırılma noktası oldu. Nasıl mı?

Adalet Bakanı başta olmak üzere herkes, “Bu davaları sulandıran bir gücün” olduğunu düşündü! Devam edelim...

“EN HIZLI ERDOĞANCILARI BİLE İKNA ETMEZ”


27 Aralık 2019’dan bir gün sonra... 28 Aralık...

Türk basın ve hukuk tarihi açısından ‘kara leke’ olarak değerlendirilen kararlara birçok gazete ve köşe yazarı tepki gösterdi.

Hürriyet yazarlarından Sedat Ergin dedi ki... “Emin Çölaşan ile Necati Doğru gibi laik dünya görüşleriyle temayüz etmiş köşe yazarlarının FETÖ’ye yardımcı oldukları iddiasıyla mahkum edilebildiği bir ortamda, vatandaşların hukuk güvenliğinden endişe etmemeleri mümkün değildir.”

Emin Çölaşan - Necati Doğru


“ELLER VİCDANDA...”

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de “Elini vicdanına koymuştu”... Çoğu zaman kavga ettiği Emin Çölaşan’ı dimdik savunuyordu: “Elinizi vicdanınıza koyun... Sizce Emin Çölaşan FETÖ’cü olabilir mi? Necati Doğru FETÖ’cü olabilir mi?Sözcü gazetesinden FETÖ terör örgütü çıkar mı?…İnşallah, Yargıtay bu kararı düzeltir ve Türkiye de yöneltilecek ağır eleştirilerden bir nebze olsun kurtulur.”

Bitmedi...

KİMLER İKNA OLMADI?

Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlığını yapan Karar Gazetesi yazarı Akif Beki ise cezaları, “En hızlı, en ateşli Erdoğancıyı bile ikna etmeyecek bir karar” olarak değerlendirdi...

En güzel tespitlerden birisini de Habertürk yazarı Fatih Altaylı yaptı:

YARGININ BÜYÜK AYIBI

“Sözcü gazetesi yazarlarının ‘Fetullah Gülen terör örgütüne üye olma suçlamasıyla yargılandıkları’ davada mahkum edilmeleri Türk yargı tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ayıpları arasında yer aldı. Bir yanda bir yerel gazeteci Fetullah Gülen’e hakaret ettiği için hapis cezasına çarptırılırken, diğer yanda bırakın Fetullah’ı, herhangi bir dinci yapının yakınından geçmesi mümkün olmayan Emin Çölaşan, Necati Doğru gibi isimler ‘Gülen örgütüne yardım ve yataklıktan’ mahkum oluyor. Buna karşılık örgütün tam göbeğinden yer alan isimler hem ticarette hem siyasette hem bürokraside aslanlar gibi yollarına devam ediyorlar. Hatta saraylara girip çıkıyorlar. Bu artık bir trajedi değil, bir komedidir.”

OTOMOBİL VE ADALET

“Size bir şey söyleyeyim mi? Otomobili güvenilir bir ülke olmak iyidir. Ama hukuku ve adalet iyi bir ülke olmak çok çok daha iyidir. Sözcü yazarları mahkum oldu diye sakın sevinmeyin. Bir ülkede adalet bu hale geldiyse… Yarın öbür gün mesela Hayrettin Karaman’ı ateizm propagandası yapıp, misyonerlik faaliyeti yürütmekten yargılarlar.”

Yıllarını FETÖ’cülerle mücadeleye adayanların FETÖ cezası aldığı dava: ADALETİNLE BİN YAŞA


SÖZCÜyü en iyi anlayanlardan birisi de Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi oldu... Neden mi?

30 Aralık 2019’da, SÖZCÜ davasının tanıklarından, Fetullah’ın bir dönem ‘basın sözcüsü’ Hüseyin Gülerce üzerinden şu mesajı verdi: “... Hüseyin Gülerce ne yaptı biliyor musunuz? Önce Sözcü davasında tanık oldu. Sözcü yazarlarını FETÖ’cülükle suçladı. Adam, FETÖ’nün tam göbeğinden geliyor, bir dönem Fetullah Gülen’le görüşmek için ondan referans almanız gerekiyordu. Gülerce’nin mahkemede verdiği ifadeyi okudum. Sözcü’nün öyle bir ilişkisi yok ki anlatsın...



Yıllarını FETÖ’ye mücadeleye adayanların FETÖ’den hapis cezası aldığı, hayatını FETÖ’ye hizmete adayanların ise tanık olduğu bir davada bana ‘Adaletinle bin yaşa!’ demekten başka bir şey düşmüyor.”

SON NOKTA ULUÇ’TAN

Hatta...

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan... “Emin Çölaşan’ın ya da Necati Doğru’nun FETÖ’cülük yaptığına ya da FETÖ’ye yardım ettiğine beni asla ve kata ikna edemez” dedi!…

Ve dün... Sabah yazarı Hıncal Uluç’un şu cümleleri her şeyi anlatıyordu:

“Gerçek Fetullahçılar şimdi zil takıp oynuyorlar. Bilerek veya bilmeden FETÖ’ye alet olmasın, savcı ve yargıçlarımız.”

SONUÇ: Hukuk reformu sadece kağıtlarda yazılı kalmamalı...