Sevgili okurlarım, medyada yer alan haberleri biraz olsun izliyorsanız, şu soruyu kendinize veya yakın çevrenize mutlaka, hem de defalarca sormuş olmanız gerekiyor:

“Bize neler oluyor, nereye sürükleniyoruz?”

Haberler inanılmaz, haberler korkunç...

Toplumun önemli bir kesimi ne yazık ki raydan çıkmış durumda.

Ancak bu söylediklerim bir günde olmadı. Yılların birikimi bizi bu durumlara düşürdü.

Yargıya olan güvenimizle birlikte saygımızı da yitirdik.

Bu gerçekten yola çıkarak herkes kendi ‘hak ve hukukunu’ zor kullanarak elde etme arayışına girdi.

En ufak bir olay bile kanla bitiyor.

Herkes birbirini kovalıyor, silahlar çekiliyor, birbiri ardına cinayetler işleniyor.

En başta kadın cinayetleri geliyor.

Taciz ve tecavüz olayları derseniz, onlar zaten rekor kırmış durumda.

★★★

Bunlar boşuna olmuyor...

Çünkü toplum resmen çıldırdı...

Güçlü olan güçsüzü eziyor.

Hak, hukuk, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılalı çok oldu.

Milyonlarca insanımız işsizliğin pençesinde inim inim inlerken, Türkiye’yi yönetenler lüks ve şatafata bulaşmış, bunların tadına varmış, saraylarında gözden uzak ve krallar gibi yaşamayı tercih ediyor.

Sadece saray yaşayanları değil, iktidar partisine yakın olan hemen herkes...

Yapılan her ihale ve alımda yolsuzluk, vurgun, rüşvet kokuları ve ahbap çavuş ilişkileri sürüp giderken, bu olanlar bizi yönetenleri hiç ırgalamıyor!

Malı götüren götürüyor!

★★★

Meclis’te devletin ve milletin 2021 yılı bütçesi görüşülürken ortaya çıkan laçkalığa dikkat ettiniz mi!

Muhalefet partileri bir sürü hatayı, yanlışı, soygun ve vurgunu komisyonlarda ve genel kurul toplantılarında belgeleriyle birlikte gündeme getiriyor...

Ama kime ne!

Ya yanıt vermeyip suskun kalıyor, ya da geçiştiriyorlar...

Çünkü iktidar bu gerçeklerin altında ezildi, söyleyecek bir sözü yok.

★★★

Bütçe haftalardır görüşülüyor...

Yeni tek adam rejiminde bu bütçenin sorumlusu olan şahıs Recep Bey...

Ama gelin görün ki bu aşamada Meclis’e bir kez olsun gelme zahmetine katlanmadı.

Eskiden başbakanlar gelip konuşur, bütçeyi savunurdu...

Şimdi yeni tek adam rejiminde başbakanlık kaldırıldı, bütün yetkiler cumhurbaşkanına devredildi.

Meclis’te devletin ve milletin bütçesi görüşülüyor, sorular soruluyor, eleştiriler yapılıyor...

Hiç değilse bir kez olsun zahmet edip Meclis’e uğra, sorulan sorulara yanıt ver beyefendi, herhangi bir açıklama yap...

Yapmaz, yapamaz.

“Büyüklüğüne” toz kondurmak istemez!

★★★

Şimdi söyleyin bana...

Böyle bir ülkede toplumun ruh sağlığı bozulmaz da ne olur?

Bu kavga dövüşe, silahlanmaya, cinayetlere, vurgunlara boşuna tanık olmuyoruz biz...

Milyonlarca insanımız sözüm ona yargı reformunu bekliyor!

Tık yok.

Yapacağız, edeceğiz, sakin olun, bekleyin edebiyatı dışında somut hiçbir şey yok.

Yine milyonlarca insanımız bekliyor...

İşsizliğe bir çözüm bulun, hayat pahalılığını biraz olsun azaltmaya çalışın...

Bu iki konuda ise hiçbir şey söylemeleri mümkün olmuyor çünkü ipin ucunu ellerinden kaçırdıklarını bizden daha iyi biliyorlar.

★★★

Türk Milleti’ni birbirine düşürdüler...

Emir ve hizmetlerinde olan yandaş ve tetikçi medyada yer verilen düzmece haberleri, pembe hayalleri izledikçe hepimiz fıttırma aşamasına (!) geliyoruz.

Şimdi artık onlar da farkında!

İktidarlarını koruyabilmek için şu anda ellerinde kalan en önemli silah:

Din.

★★★

Sokağa çıktığınız, iş yerinize gittiğiniz, alışveriş yaptığınız zaman mutlu insan görmeniz mümkün oluyor mu, herkes niçin yakınıyor?

Sorulması gereken temel soru budur.

Bütün çevremiz asık suratlı insanlarla dolu ve bu iktidarın valisi bile “İş çok ama bu işsizlere beğendiremiyoruz” diyebiliyor.

Toplumun ruh sağlığı bozuldu, altüst oldu.

Sinirler gergin.

Ahali dokunsanız patlayacak durumda...

Ve iktidar kesimi böyle bir ortamda bile, 2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP kimi aday göstersin diye tartışma başlatıp bir kaşık suda fırtına yaratmaya kalkışıyor.

Amaç Türkiye’nin sıkıcı ve zorlayıcı gündemini, baskı ortamını geçici bir süre için bile olsa unutturup dikkatleri daha başka ilgisiz konulara çekmek!

Bu tablo nereye kadar gider, daha ne kadar sürer, göreceğiz bakalım.