Sevgili okurlarım, dünyanın hangi ülkesinde yaşıyor olursanız olun, tanık olmuşsunuzdur.

Ülke yönetenler, eğer kasıtlı bir davranış içinde değilse, ya da huzurun bozulmasından siyasi çıkar beklemiyorsa, ülkede gerilim yaratmaktan, insanları birbirine düşman etmekten kaçınır.

Bizde ise bunun tam tersini yaşıyoruz.

Ülkemizi yönetenler gerilimden beslenme çabasında.

Gerilim ve kavgalar ne kadar artarsa bunların oy beklentisi ve mamaları da o kadar artmış oluyor.

Bunun yolunu yöntemini de herkese, kendilerinden yana olmayan bütün kişi ve kuruluşlara sert çıkmak, uluorta posta koymak olarak benimsemiş oldukları açıkça görülüyor.

Bırakın yerlileri bir yana, bu söylediklerime yabancı ülkeler, yabancı devlet adamları dahil!

★★★

Kimler bu yanlış tavrın içerisinde yer alıyor?

-En başta yer alan kişi hiç kuşkusuz partili cumhurbaşkanı Recep Bey.

Bizim eşine az rastlanan, konuştu mu bütün dünyayı titreten, vurdu mu deviren değerli dünya liderimiz!

Onun işi gücü ülkemizde gerilim yaratmak.

Onun indinde başkalarının, kendisinden yana olmayanların fikir ve düşüncelerinin hiçbir değeri yok.

Bu gibiler zaten daha ağızlarını açtıkları anda suç işlemiş oluyor!

★★★

-İkinci örnek Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu!

Onun işi gücü özellikle yabancı ülkelerle birlikte yabancı devlet adamlarına posta koymak.

Asarız, keseriz, pişman ederiz, mahvederiz lafları!

Adına “Diplomasi” denilen kavram bırakın kafasını, onun bilinçaltına bile bir gün olsun denk gelmemiş!

Aynen dünya liderimiz gibi o da zannediyor ki, bağırdıkça, sert çıktıkça yabancıları korkutup sindirir ve istediklerini yaptırır!

Zaten sert çıkma talimatlarını bile Recep Bey’den alıyor.

Böyle bir kafanın teslim aldığı Türkiye’nin dış politikada nasıl hezimetlere uğradığını hep birlikte görmüyor muyuz?

Sadece ikisini sayayım...

Dünyada ve yakın çevremizde bir tek dostumuz bile kalmadı.

AB’den tümüyle dışlandık.

AB’yi bundan sonra rüyalarında bile görmeleri söz konusu olmayacak.

★★★

Bu açıdan üçüncü somut örneğimiz ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.

Makamına güveniyor... Sert çıkmak, posta koymak, korkutmaya kalkışmak adamın yaradılışında var!

Yakın geçmişte, henüz partiye girmemişken Recep Bey ve AKP için neler söylediğini internet arşivlerine girdiğiniz takdirde fazlasıyla bulabilirsiniz.

Şimdi o da sert çıkmayı benimseyenlerden.

Acayip, bir devlet adamına hiç yakışmayan çıkışlar yapıp Recep Bey’in gözüne o yolla giriyor.        

★★★

Türkiye birkaç gün önce ilginç bir olaya tanık oldu. 18 yaşından küçük bir kıza tecavüz ettiği iddia edilen bir uzman çavuş tutuklandı ve hemen ardından birkaç gün sonra, görülmemiş bir biçimde tahliye edildi.

Doğru veya yanlış bilemem, bazıları bu tahliye kararının Süleyman Soylu’nun baskısıyla alındığını iddia etti. Onlardan biri de Türkiye İşçi Partisi Hatay milletvekili Barış Atay idi. (Meclis’e HDP listesinden seçilerek girmişti.)

Oysa uzman çavuş kıza neler yaptığını sosyal medyada fütursuzca açıklıyordu.

-“Nepdın gardaş kıza?”

-“15 gündür a...... koydum, gardaş usandım valla.”

-“Yuh gardaşım sakın başını yakma.”

-“Sıkıntı yok almazlar. Daha önce de deneyimim var gardaşım.”

-“Bir ara bana da getir...”

★★★

Milletvekili Barış Atay, İçişleri Bakanı Soylu’ya hitaben bir açıklama yapıyor:

“Sen bir seri tecavüzcüyü korudun, kolladın. Hayatın boyunca her fırsatta yüzüne vurulması, asla unutmaman için uğraşacağız.”

İçişleri Bakanı anında yanıt verdi:

“PKK ve DHKP-C artığı, benden tecavüz kollayıcısı olmaz da, senden tam tecavüzcü olur. Dikkat, yakalanma.”

★★★

Sevgili okurlarım, şu sözlerin “Düzeyine” bakar mısınız!

Bir İçişleri Bakanı, kim olursa olsun herhangi bir vatandaşa böyle sözler söyleme hakkına sahip midir?

O yaptı ben de yaptım, o söyledi ben de söyledim!

Hayır arkadaş, sen devleti temsil ediyorsun. Kim olursan ol, bu hakka sahip değilsin.

★★★

Nitekim bu tartışmadan hemen sonra birileri gece geç vakit İstanbul’da sokağın ortasında Barış Atay’ı dövdü. Milletvekili hastaneye kaldırıldı.

Ya dayak sonrasında ölseydi...

Sorumlusu kim olacaktı?   

★★★

Evet, bütün amaçları ülkemizde sürekli gerilim yaratıp, koyun sürüsü olarak gördükleri bizleri o baskı koşulları altında yönetmek...

Ne demişti o çok sevdikleri hain padişah Vahdettin, kaçıp İngilizlere sığınmadan önce...

“Millet koyun sürüsüdür, ben de onun çobanıyım!”

Yumuşak ve ılımlı gitmeyi kendileri için “Acizlik” sayıyorlar.

Gıdalarını gerilim yaratmaktan alıyorlar...

Sadece Türkiye’de değil, dünyada bile neler kaybettiklerinin farkında değiller!