Sevgili okurlarım, son deprem bizi yine can evimizden vurdu...

Ve yandaş medya, yandaş televizyon kanalları başta olmak üzere hemen iktidar övücülüğü-iktidar goygoyculuğu başlattı.

Bazıları deprem felaketinden bile oy devşirmeye kalkıştı.

Olayın böyle geliştiğine, bunların aynen gerçekleştiğine zaten her doğal afet sonrasında tanık oluruz. O yüzden şaşırmadık.

Herkes ve her şey, yapılan bütün yayınlar Elazığ merkeze odaklanmıştı.

Evet, orada canlar yitirilmiş, bazı binalar çökmüş veya ağır hasar görmüştü.

Peki ama Elazığ ve Malatya’nın kırsal kesimlerinde neler olmuştu?

Zahmete girip köylere giden yoktu...

Ve kerpiç yapılardan oluşan o köyler yerle bir olmuştu.

Düşünün ki, sadece köyleri değil, deprem kilometrelerce uzaktaki Adıyaman’ı bile vurmuştu. Cezaevi tahliye edildi, 800 mahkûm çevre illerdeki cezaevlerine gönderildi.

★★★

Bu son depremin bir özelliği daha vardı. Yüzlerce kamu görevlisi enkaz üstünde çalışıp altta kalan canları kurtarırken, piyasaya Suriyeli genç bir “Kahraman” sürüldü.

Bunu yapan da bizim yandaş medya idi!

Verdikleri haberlere göre, Suriyeli, enkazdan iki kişiyi kurtarmış.

Allah razı olsun...

★★★

Ancak işin asıl reklamcılık fiyaskosu bu aşamadan sonra patlak verdi...

Suriyeli oralarda bir yerde yaşıyor ve vatandaş olmak istiyormuş.

Bakanlardan yandaşlara hemen talimat geldi, parlatma derhal başlatıldı.

Suriyeli bir anda meşhur oldu, çekimleri televizyonlarda, fotoğrafları yandaş gazetelerde çıkmaya başladı. (Yakında dizilerde rol kaparsa sakın ola ki şaşırmayın!)

On binlerce insanımız can derdine düşmüşken biz Suriyelinin ismini cismini iyice öğrendik! “Beni vatandaş yapsınlar” diyordu.

Bakanlar hemen devreye girdi, durum bizim Recep Bey’e soruldu, onayı alındı, kararnamesi hazırlandı ve ailesiyle birlikte Suriyeli Mahmut’un TC vatandaşlığı jet hızıyla onaylandı.

Bu son depremde binlerce kamu görevlisi gece gündüz demeden çalıştı da, bırakın maddi bir ödülü falan bir yana, onlara teşekkür eden bile olmadı.

Demek ki her olayın bir piyangosu, hele de büyük ikramiyesi varmış!

Deprem piyangosunda büyük ikramiye, bu kez çiçeği burnunda yeni vatandaşımız ve kahramanımız Suriyeli Mahmut’a vurdu!



Sevgili okurlarım, Kırıkkale hastanesinde gözlerine ucuz iğne vurulup kör edilen insanlarımızı haberlerde izledik.

Bu utanç verici olay tamamen doğru.

Şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Böyle durumlarda gözün yeniden açılması ve görür hale getirilmesi pek mümkün değil.

Kırıkkale’den dün aldığım e-posta mesajını sizlere aynen iletiyorum:

“Emin bey selamlar... Size Kırıkkale’den bir evlat, bir oğul olarak yazıyorum.

Babam Hayati Çimen’e düzenli olarak Kırıkkale Tıp Fakültesi hastanesinde gözündeki kanamadan dolayı iğne vurulurdu.

17 Ocak tarihinde yine sol gözünden iğne oldu. Zaten sağ gözü yüzde 10 civarında görüyordu.

Bu yapılan iğne neticesinde sol gözü de artık tamamen görmüyor.

Babam dahil o gün 36 hastaya daha iğne yapıldı ve şu an hiçbiri görmüyor.

Ankara’da değişik hastanelerde tedavi görüyorlar ve dün itibariyle çoğu (iyileşmeden) taburcu edildi.

Babam bugün ameliyat oldu yeniden.

Bizim edindiğimiz bilgilere göre daha önce vurulan iğne pahalı olduğu için Bakanlık daha ucuz bir iğne vurulması yönünde yönerge göndermiş.

İnsan hayatının beş para etmediği ülkemizde şu an 500 TL daha ucuz olsun diye, 36 kişi gözlerini kaybetmiş durumda.

Bugünkü yazınızda sizin de ayda bir iğne vurulduğunuzu okudum.

Şimdi sizden ricam aynı sıkıntıyı çeken biri olarak bizim derdimizi de duyurmanız.

Not: Babam ameliyattan çıktıktan sonra elini öptüm. Ne dedi biliyor musunuz Emin Bey?

Kim bu dedi.

Bir baba evladını tanıyamadı. Niçin?

Sadece devletimiz 500 lira tasarruf etsin diye! Saygılarımla. Fatih Mehmet Çimen”

★★★

Okurumun yazdıkları tamamen doğrudur...

Bir yanda küçük bir tasarruf etmenin peşine düşüp hastaları durup dururken kör etmeyi başaranlar!..

Çünkü bu pahalı bir iğne.

Fiyatı yaklaşık 2.300 lira dolaylarında...

Ve öbür yanda ise devletin ve milletin milyarlarını eşe dosta, partililere ve yandaş müteahhitlere hiç utanıp sıkılmadan, Allah’tan korkmadan hortumlayanlar...

Kime ne diyeceksiniz.