AKP Hükümeti 2007 yılında genel merkezleri Ankara’da bulunan kamu bankaları, finans kuruluşlarının İstanbul’a taşınacağını açıkladı. Tam 13 yıl önce...

Ocak 2008’de TOKİ’nin yaptığı planlar ile bölgenin finans merkezine dönüştürülmesi kararlaştırıldı...

İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı adı verilen karar Ekim 2009’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

★★★

Pek de iddialıydılar... İstanbul, “finans merkezi” olacak! Ne zaman olacak? 2015 yılında!

Yazık ama... Bir yandan da üzülüyorum... Kamu bankalarını, Merkez Bankası’nı taşıyıp, inşaat yapınca finans merkezi olunacağını sanan bir yönetim var.

Zira referandumda “evet” deyince ülkenin hızlı kalkınıp zenginleşeceğini sananların var olduğu bir ülkede bu durum gayet normal...



Yasal altyapıya ve finansal regülasyonlara gireceğim ama ancak kendimizi kandırırız yalanlarla... Ciddiye alınacak tarafları yok!

Bakın, Küresel Finans Merkezleri Endeksi diye bir sıralama var. İstanbul bu endekste 64’üncü sırada...

★★★

Mesela, Mauritius nerede? Denizde... Afrika kıtasına bağlı bir ada ülkesi konumunda...  Madagaskar’ın doğusunda Hint Okyanusu’nun güneybatı kısmında yer almaktadır. Bizim bir üzerimizde Küresel Finans Merkezleri Endeksi 63’üncü sırada...

★★★

Bermuda nerede? Haritada arasan bulamazsın! Finans merkezi sıralamasında 61’inci sırada... O da Atlas Okyanusu’nda, ABD’nin doğu ve Karayipler’in kuzey açıklarında bir takımada...

Fas’ın meşhur Kazablanka’sı... 46’ncı sırada...  İstanbul’a uzak ara...

★★★

Hani Türkiye’yi kıskanıyorlar diyorlar ya... Ülkenin toprakları büyük, nüfusu kalabalık, stratejik bir konumda... İster istemez gündem oluyor. Yönetmesen bile 16 milyonluk nüfusu ve 2 milyon mültecisiyle Avrupa ile Asya arasında köprü olan bu İstanbul daha kötü duruma düşemez.

Yoksa sen köprü yapmışın, kanal açmışsın elin adamına ne? Geçene kadar “dayı” der, olur biter!

Refahın formülü


Ekonomide refah” bir eşiktir. Ancak kısa dönemli çıkarların yerine uzun dönemli çıkarları düşünenler bu eşiği geçebilir. Nasıl?

Ekonomide her eylemin karşılığı vardır. İlla direkt karşılığı olacak diye de bir şey yok. Hukukun üstünlüğü, demokrasi, özgür ve özgün düşünce, eğitim...

Bu kavramların hiçbiri cebinize para koymaz. Ancak bunlara sahipseniz zenginleşme kendiliğinden gelir.

Coğrafya kader mi?


Hani derler ya, “Ah, Türkiye şu avantajlarını bir kullanabilse...” Hayıflananlara sormak isterim, ne avantajımız varmış bizim? Stratejik coğrafi konumumuzun yanı sıra genç ve dinamik işgücümüz mü diyeceksiniz? Hikaye!

Sahi, neden kullanamıyoruz bu avantajları? Kim kullandırtmıyor? Neden bu kadar çok umurlarındayız? Dış mihraklar her daim bizim kötülüğümüzü istiyorlarsa, biz kimin kötülüğünü istiyoruz?



Coğrafyamız demişken, İskandinav ülkelerine gitsen kıçın donar, hava bir türlü kararmaz, gündüz olmaz, alacakaranlıkta yaşar dururlar.

Hiçbir ticaret yolunun üzerinde de değiller... Kişi başı 50 bin doların üzerinde yıllık geliri nereden buluyorlar öyleyse? Coğrafya kader ise Japonya’nın avantajı ne? Nasıl zengin oldular dünyanın dibinde?

★★★

Hadi avantaj diyelim... Üç kıtanın ortasında, ticari yolların geçtiği, her yere yakın bir konumdasın... İyi de kötü yönetimle ve dini referanslardan hareketle durumu avantajdan, dezavantaja o kadar hızlı çevirdik ki...

Gelelim genç ve dinamik işgücümüze... Nüfus genç, genç olmasına da çalışacak iş yok! Ucuz işgücünün kralı da Uzak Doğu’da, Hindistan’da... İstihdam konusunda ne yapsa başarılı olmayan bir yönetim var başımızda...

★★★

Türkiye’de yaşayanlar görece genç ve kalabalık kitle... Ülkenin okullaşması 6.5 yıl olup genel ortalama ortaokul terk seviyesinde...

Demem o ki; Türkiye’yi bilim yerine din yönetmeye başlayınca işin varacağı yer belli oldu. Bu malzemeyle dünyada ancak figüran olunur. Çözümler kahvehane muhabbetlerinden hallice... Hayatımız geçer atar atar, gidere giderle...