Bir iş adamı; Türkiye’de halkın acı ilaç içip kemerinde kalmış son deliği de sıktığı şu günlerde 65 milyon dolar ödeyip “özel uçak” aldı. Türkiye yerli uçak yapacaktı! Bu iş adamı bekleyemedi, akıttı dolarları yabancı ülkeye!  Teorik olarak bu iş adamı, iş kurmuş, risk almış, kazanmış, vergisini de vermiş yani vergisi ödenmiş parayla kendine uçak almış.

Gerçek buysa:

Alsın.

Binsin.

Gezsin.

Gezdirsin.

Ancak bu iş adamı, Türkiye’de yüksek vergi vererek ilk 100’e- 200’e- 500’e girenler listesinde yok. Özel uçak sever iş adamının niçin yüksek vergi verenler listesinde olmadığını “reformları peş peşe patlatacağız...” sözü veren yeni Maliye ve Hazine Bakanı Lütfi Elvan, müfettişleri harekete geçirerek araştırsın.

Aydınlanalım.

Bir reform görelim.

1982 yılında kendi halinde bir muhasebeci olan bu iş adamı, sonradan iktidara da çok yakın olmuş, Futbol Federasyonu Başkanlığı da yapmış, 65 milyon dolara özel uçak almış, yarın 500 milyon dolara da lüks yat alır. Fakat yüksek vergi verenler listesinde neden yok?

Sayın Reformcu!

Yap bir reform!

★★★

Bu hafta içinde Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında ortaya çıktı ki, doğalgaz dağıtım şirketleri ile elektrik dağıtım şirketlerinin patronları, CEO’ları, müdürleri, yönetim kurulu üyeleri yaptıkları temsil ve ağırlama giderlerini halka sattıkları doğalgazın ya da elektriğin faturasına yansıtıyorlar. Bu şirketlerin de patronlarının özel uçakları vardır.

Ailecek uçuyor!

Tanıdık, bildik.

Yenilen, içilen.

Hepsi temsil gideri, ağırlama masrafı doğalgaz ile elektrik abonesi vatandaşın faturasına yansıtılıyor.

Sayın Reformcu!

Ne bekliyorsun!

★★★

Sayın reformcu o yıllarda siz de o gece Meclis’te milletvekili idiniz. Meclis’te iktidar milletvekilleri bütün gece yarı uykulu yarı uyanık halde sabaha karşı saat 6.32’de parmaklarını kaldırdılar. Kanun çıkardılar.

Kilovat saatine para.

Kayıp- kaçağa da para.

Sayaç okumaya da para

Satış hizmetine de para.

İletim teline de para.

Dağıtım için de para.

Oysa Adana’da bir hakim, “Elektrik faturalarında kayıp kaçak maliyet unsuru değildir, vatandaş kayıp kaçak parası ödemek zorunda bırakılamaz” diye karar vermişti. Yargıtay da hakimin bu kararını onamıştı. Vatandaş bu hakimin adaleti sayesinde “keriz yerine konulmaktan”  kurtulmuştu ki, iktidar partisi milletvekilleri oylarıyla “kayıp kaçak için dava açılamaz” diyen kanun çıkarmış, adalete şirketleri koruyan vücut çalımı atmışlardı.

Sayın Reformcu!

Yap bir reform.

Kaldır iş adamları ile politikacıların  “beceriksizliğinden doğan bu kayıp kaçak- kesme- bağlama- temsil ve ağırlama masrafı”  yükünü “fatura mahkumu yapılmış vatandaşın” sırtından!

★★★

Reformcu Bakanımız!

2002 yılından bu yana siz AKP iktidarı, devletin elindeki 18 dağıtım hattını içlerinde yandaş iş adamlarının çoğunlukta olduğu 18 özel şirkete devrederken;  “Faturalara ayrıca kayıp kaçak bedeli diye bir yük bindiremezsin”  şartıyla ve elektrik ucuzlayacak sözleriyle ihale ettiniz. Yani özel şirketler, devletin gösteremediği beceriyi ortaya koyacak, hem elektriği ucuzlatacak, hem kayıp- kaçak bedeli almayacaktı. 18 dağıtım hat ihalesi özel sektöre 12.7 milyar dolar karşılığında verildi ve bu para peşin alınarak iç- dış borcun ödenmesinde, bütçe açığının kapanmasında kullanıldı. İktidar ekonomiyi çok iyi yönetiyor algısı yaratıldı, propagandası yapıldı. Elektrik ucuzlamadı. Tersine hep zamlandı. Bir gece sabaha doğru Meclis’ten “kayıp kaçağın vatandaşa fatura edilmesi kanunu” çıkarıldı.

Halkı keriz yapan kanun!

Dünya’da benzeri yok.

Sayın Reformcu!

Siz deforme ettiniz.

Yapınız reformunu!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



TV’de canlı yayın satış yapılmıştı!


Bir “sütten çıkmış ak kaşık” gösterisiydi: Devletin malını ucuza yedirmeyiz. Halkın birikimini hortumlatmayız, kimseyi kollamayız. Devletin bir fabrikası mı satılacak, zengin maden yatağı mı devredilecek, elektrik dağıtım bölgesi ile doğalgaz dağıtım şirketi mi özelleşecek! Canlı yayın yapılıyordu. TV’de bakanlar bir yanda, onların karşısında özel şirketlerin patronları, CEO dedikleri holding başdanışmanı adamları oturuyorlar, arttırma başlıyordu. 300 milyon dolar- 500 milyon dolar- 1 milyar dolar. Bakanlar yüzlerinde “devlet malını en yüksek fiyata sattıklarını halka TV’den canlı yayın göstermenin” muzaffer ve mutlu ifadesi ile fiyaka yapıyorlardı. Özel şirketlerin CEO’ları da TV’de “çok dürüst, temiz, şikesiz bir ihaleye yapıldığı” izlenimini vermek için mola alıyorlar, telefonlara sarılıyorlar. Patronlarıyla konuşuyorlar. Artırma yeniden başlıyor. 1 milyar dolara... 2 milyar dolara... 3 milyar dolara... Bölgelerin elektrik dağıtım hakkı ile belediyelerin doğalgaz dağıtım şirketleri devletten özel sektöre geçiyordu. Bu satışlarla; elektrik ve doğalgaz dağıtım hatlarını yenileyecekler, trafoları güçlendirecekler, dudak büküp küçümseyerek “hantal devlet” dedikleri devletin beceremediği “kaçak ve kayıpları” azaltacaklardı. Türkiye kazanacaktı. İş adamları kar edecek fakat halk da daha ucuz elektrik ve doğalgaz kullanacaktı. Eski Bakan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP’den ayrıldığı hafta; “Ben Başbakan iken ihalelerde neler döndüğünü gördüm. Müdahale edecektim (yani hesap soracaktım) darbe yapıp beni Başbakanlıktan indirdiler” dedi. Bu sözler arşivde var. Unutma!