Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, külliyede yaptığı bir konuşmada:

“Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir!” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da bu sözüCuma Hutbesi’ne taşıdı.

81 ilin camilerinde okutulan hutbede (özetle) şöyle denildi:

“Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu paylaşalım. Hal ve hareketlerimizle birbirimize sükûnet, huzur ve muhabbet aşılayalım. Böylelikle hem kendimiz, hem de çevremizdekiler için hayatı kolaylaştıralım!”

Bunlar güzel sözler ama gerçekçi mi?

Bu ülkede yokluğu ve kederi yalnız gariban vatandaşlar mı paylaşacak?

Varlığı paylaşmak hep yandaşların hakkı ?

★★★

İktidarın kolladığı kişiler, yandaşlar, candaşlar, devlet ihalelerini kapan müteahhitler “Varlıkta şımarmayacaklar”...

Ay sonunu zor getiren ya da getiremeyen yoksul insanlar (emekliler, işçiler, çiftçiler, memurlar vs.) yoksulluğu paylaşacak, öyle mi?

Hangi din, hangi hukuk, hangi yasa böyle bir adaletsizliğe izin verir?

Devletin görevi vatandaşını sıkıntıdan, yokluktan, fukaralıktan korumaktır.

Memlekette “Milletin (a..sına) koyacağız” diyen müteahhitler servet üstüne servet katarken, vatandaşa “Yokluğu paylaşalım” demek, kabul edilecek bir tavsiye midir?

Ülkede sosyal adalet varsa, yokluk içindeki vatandaşlar, varlık paylaşımında da biraz şımartılmalıdır!

Keşke şımarabilsek!!!


Yıllardır “Bu iktidar ülkeyi fakirleştiriyor” diyorduk, bize kızıyorlardı...

Borcumuz bini aştı... Alacaklılar kapıya dayandı...

Enflasyon ve pahalılık halkımızın değişmez kaderi oldu!

Döviz rezervlerimiz tükendi... Bütçe açığımız büyüdü...

Ülke olarak büyük oranda güven kaybettik...

Gerçek bu iken, onlar tam tersini söylüyor ve:

IMF’ye borç verdik...”

“Dünya bizi kıskanıyor...”

“Ekonomimiz zirvede” filan diyorlardı...

Oysa gerçek olan, dışarıya olan borçlarımızı bile ödemekte zorluk çektiğimizdi!

ABD’li ilaç şirketlerine 2.3 milyar dolar birikmiş borcumuz vardı. Ödeyemedik! Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Satterfield bunu “Türkler borçlarını ödeyemiyor” diye herkese ilan etti...

Yurt dışından yüzde 6.5 gibi müthiş bir faizle borç arıyoruz.

Doların dünyadaki faizi SIFIR... Biz ise yüzde 6,5 gibi çok yüksek faiz verdiğimiz halde kimse bize borç vermeye yanaşmıyor.

Neden? Güven yok da ondan...

Şimdi “Varlıkta şımarmamalı, yoklukta sabretmeli” diyorlar.

Affedersiniz ama “Biz ulus olarak varlık sahibi olup ne zaman şımardık ki?”

Keşke bir kere de biz şımarabilsek?

TEBESSÜM

Kartal ile karga...


Bir kartalı gagalamaya cesaret eden tek kuş kargadır.

Kara karga, kartalın üstüne oturur ve onun boynunu ısırır.

Kartal, kargayı sırtından atamaz, çünkü boynunu çevirip ona ulaşamaz! O zaman ne yapar?

Haddini bilmeyen karganın kendisini sürekli gagalamasına izin verir mi? Hayır!

Kargayla didişerek zaman israfı yapmaz. Sadece kanatlarını açar ve gökyüzüne yükselmeye başlar.

Kartal yükseldikçe, karganın nefes alması zorlaşır. Çünkü yüksek bölgelerde oksijen azalmaktadır. Kartal, yapısı uygun olduğu için yüksekte uçmaktan hiç rahatsızlık duymaz.

Kartal yükselir, yükselir, sonunda karga oksijen yetersizliğine dayanamaz, ya düşer ya da kendini kartalın sırtından atar!

Hayat da böyledir işte... Asalaklarla vakit kaybetmemek, kartal gibi yükselerek yola devam etmek gerekir.

GÜNÜN SÖZÜ


Önemli olan akıllı olmak değil, o aklı yerinde kullanmaktır!