Kuru fasulye ile salatalığın bile zam şampiyonu olduğu bir ülkede işlerin iyi gittiğini söylemek sadece mizah konusu olur, fakat...

Damat Berat Bey “Ekonomimiz çok iyi gidiyor” diye iddia ediyor ve 2020 için güzel tablolar çiziyor.

O zaman soralım:

*İşler iyi gidiyorsa insanlarımız neden acı çığlıklar atıyor?

*Zamlar, hayat pahalılığı ve işsizlik neden vatandaşın gündeminden düşmüyor?

*İşçiler “Karnımız ete, peynire, zeytine aç... Masallardan bıktık!” diye neden haykırıyor?

*Her kesimden yükselen bu feryadı figan neden?

Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Bey zahmet edip şöyle bir pazara çıksın, o zaman gerçek pahalılığın, hakiki enflasyonun ne olduğunu görecek!

Zamlı doğalgaz faturaları halkımıza “Yandım Allah” dedirtti.

Millet ödeyemeyince çaresiz kalıp doğalgaz borçlarına taksit getirdiler.

Elektrik (işçi, memur, çiftçi, emekli) herkesi fena çarptı!

Elektriğe bir yılda tam 5 defa (toplam yüzde 54.72) zam yapıldı, geçen yıl 100 lira olan fatura şimdi 154 liraya yükseldi.

Fakat... Klasik tabirle “Enseyi karartmayın!” Maliye Bakanı Sayın Damat Berat Bey “İyi” diyorsa iyidir... Ondan iyi mi bileceksiniz?

★★★

Yaşanan iyiliklerden (!) bahsederken, Karar Gazetesi’nde Ahmet Davutoğlu’nun bir demecini okudum.

Gelecek Partisi Genel Başkanı eski Başbakan Davutoğlu, ekonomi yönetiminin rakamlarla oynadığını söyleyerek şöyle diyor:

“Tek adamın yönettiği bir partinin nasıl tükendiğini bizzat yaşayarak gördüm ve bunu engellemek için çok çaba sarf ettim.

Bunlar günlük tabloyu nasıl iyi gösteririz derdindeler. Yukarıdan bütün ekonomiyi gören bir göz olduğu kanaatinde değilim.

Bir doktor düşünün. Hastanın testlerindeki rakamları düzelterek hastaya ‘Sağlıklısın! Rakamlara bak, testlerin hepsi iyi gösteriyor’ diyor. Türkiye’deki ekonomi yönetimi tam da bunu yapıyor!”

VİCDANI RAHAT MI?


Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven emekliliğine kısa bir süre kala:

“Seçim güvenliği açısından dünyanın en iyilerinden biriyiz” dedi.

Vay canına! Çok ciddi bir iddia!

Oysa, önemli tartışmalara yol açan ve büyük kuşku yaratan seçimler hep onun başkanlığı zamanında oldu.

İstanbul seçimi bunun en son örneğidir!

Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları tartışılmazdır, kesindir! Yasalar öyle diyor. Fakat bu ona Yandaş Seçim Kurulu olmak hakkını vermez!

YSK’nın aldığı kararlarla yasaları acımasızca çiğnediğine hep tanık olduk.

Koca Türkiye seçim adaletinde neredeyse Afganistan’ın gerisine düştü!

Bu millete yazık değil mi?

Şimdi Sadi Bey’e şunu sormak gerekiyor: Vicdanı rahat mı?

TEBESSÜM

İki önemli eksik!


Siyasetçi, vatandaşın dertlerini dinlemek için gittiği bir dağ köyünde muhtara sorar:

“Ne eksiğiniz var? Ne istiyorsunuz? Söyleyin hemen yaptırayım!”

Muhtar “İki önemli eksiğimiz var efendim” der.

Siyasetçi coşup yüksekten atar:

“Söyleyin bana, hemen planımıza aldırayım!”

Muhtar “Birincisi; köyümüzde sağlık ocağı yok efendim!” deyince siyasetçi hemen cep telefonuna sarılır, bir numara çevirerek:

“Kayalıca köyüne hemen bir sağlık ocağı yapacaksınız! Tamam  mı? İtiraz dinlemem, ona göre!” diye talimat verdikten sonra muhtara döner:

“Şimdi söyle bakiiim, ikinci eksiğiniz nedir?”

Muhtar ona şaşkın şaşkın bakar:

“İkinci eksiğimiz, bu köyde cep telefonları çalışmıyor efendim!”

GÜNÜN SÖZÜ


Üç tür yalan vardır: Ufak yalan, kahrolası yalan ve istatistikler!