Kardak kayalıklarına Yunanistan bayrağı dikildiğinde, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, “O bayrak inecek” demişti. O bayrak indi. İzmir, Muğla ve Aydın il sınırları içinde yer alan 18 adamızda ne yazık ki bugün Yunanistan bayrağı dalgalanıyor, Yunan askerleri bulunuyor. Kullanım hakkı gayri-askeri statüde olması koşuluyla İtalya tarafından Yunanistan’a bırakılan adalardan ise 16’sında asker ve ağır silahlar bulunuyor.

Sorunlar Ege’de ayrı, Akdeniz’de ayrı. Özellikle son dönemde ülkemizin gündeminde Doğu Akdeniz önemli yer tutuyor. Kardak krizinin yaşandığı dönemde Başbakan Tansu Çiller’in danıştığı asker, Deniz hukukçusu ve son olarak Danıştay üyeliği görevinde bulunan Ali Kurumahmut’un çalışmaları konuya ışık tutuyor.

ALAN GENİŞLETME

Son gelişmelere göre Doğu Akdeniz’de neler yapılması gerektiğini Ali Kurumahmut’tan dinliyorum:

-Hazırlanacak bir ulusal düzenlemeyle Doğu Akdeniz’de karasularımızın 12 deniz mili olduğu vurgulanarak, Birleşmiş Milletler’e bildirilen Türk Kıta Sahanlığı, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) olarak ilan edilmeli.

-Türk Arama ve Kurtarma Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmalı. Doğu Akdeniz’deki arama kurtarma sorumluluk sahamız, kıta sahanlığı ve MEB sorumluluk sahası ile çakışacak şekilde güneye genişletilmeli. (Bu konuyu araştırdığımda yakında bir yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe konulacağını ve alan genişletilmesinin yapılacağını öğrendim.)

-Kıta sahanlığı ve MEB’ye ilişkin olarak Yunanistan’a ait Meis Adası’na önem atfedilebilecek bir durum ortaya çıkarsa, Türkiye Meis Adası’nın batısında yer alan Karaada ile doğusunda bulunan Fener Adası’nın egemenlik statüsünü tartışmaya açmalı.

-Türkiye, Doğu Akdeniz’de ilan edeceği MEB’ye etkin bir acil müdahale hizmeti verebileceği ulusal sistem kurup faaliyete geçirmeli.

AKDENİZ’DE YOK

Akdeniz’in Doğu havzasında, Girit-Libya hattının doğusunda, kıyıları karşı karşıya veya yan yana olan devletler arasında kıta sahanlığı ve MEB’lerin sınırlandırılmasına ilişkin çok taraflı anlaşma var. Türkiye-KKTC Anlaşması ve Türkiye-Libya Mutabakatı hariç ülkemizin taraf olduğu ikili bir anlaşma yapılmadı. Deniz kıyısı bulunan devletlerden Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi karasularını 12 mil olarak uyguluyor. Birleşmiş Milletler kaynaklarında Türkiye’nin karasuları Ege Denizi’nde 6 mil, Karadeniz’de 12 mil olarak gösteriliyor. Akdeniz’de karasularımıza ilişkin herhangi bir veri bulunmuyor.

Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kamuoyuna açıkça deklare edilmiş Akdeniz’e ilişkin karasuları uygulaması olmaması şaşırtıcı. Millî Savunma Bakanlığı’nın 1980’li yılların başında Daire Başkanı düzeyindeki bir işleminde ifade edildiği şekliyle Türkiye, Antalya Kemer burnundan geçen arzın batısında 6 mil, doğusunda ise 12 mil karasuyu genişliği uyguluyor. Türkiye, bu yanlıştan kurtulmalı.

YARISI BIRAKILMIŞ

Doğu Akdeniz’de Rodos kuzey burnu ile Dalaman Çayı ağzını birleştiren hattan, (Bu bölgede Ege Denizi ile Akdeniz’i ayıran sınır olarak kabul ediliyor) Türkiye-Suriye deniz yan sınırına kadar karasularımız dışındaki deniz alanları MEB hakları bakımından açık deniz statüsünde. Bu alanlarda kıyıdaş olsun veya olmasın tüm devletler açık deniz serbestilerinden yararlanıyor. Bir başka ifadeyle Doğu Akdeniz’in karasularımız dışındaki deniz alanlarında bütün devletler, diğer serbestiler yanında balıkçılık, bilimsel araştırma, eğitim ve tatbikatları serbestçe yapabiliyor.

Dalaman Çayı’nın denize döküldüğü noktadan, Antalya Kemer burnuna kadar uzanan ve genişliği 12 deniz mili olması gereken deniz. ülkemizin yarısında karasularının 6 deniz mili olması nedeniyle açık deniz statüsüyle uluslararası toplumun kullanımına bırakılmış. Doğu Akdeniz’in yaklaşık yarısı, genişliği 6 mil olan bir egemenlik alanı (deniz ülkemiz) açık deniz olarak uluslararası toplumun kullanımına terk edilmiş.

DURDURULDU

Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de öncelikli olarak yapması gereken düzenleme ve uygulama, karasularının 12 mil olduğunu Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma ilan etmesidir. Ali Kurumahmut “Doğu Akdeniz’in yarısında 6 mil, yarısında 12 mil karasuyu uygulamasının, haklarımız ve ulusal çıkarlarımız bakımından da, politik, stratejik ve hukuki olarak izahı yoktur” diyor. Yani, ihmaller zincirini ortaya koyuyor.

Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip bir kıta ülkesi olan Türkiye’nin, ilan edilmiş bir MEB’si yok. Ali Kurumahmut “Türkiye, daha fazla gecikmeye fırsat vermeden, Birleşmiş Milletler’e bildirilen Doğu Akdeniz Türk kıta sahanlığını, yayınlayacağı bir ulusal düzenleme ile MEB olarak da ilan etmeli ve bunu uluslararası topluma bildirilmeli” görüşünü ısrarla vurguluyor. Gerisi yetkililerin atacağı adımda.