Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta  4 Ağustos’da yaşanan büyük patlamanın 2’nci gününde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 1920’den 1943’e kadar Fransız sömürgesi olan ülkeyi ziyaret etti.

8 Ağustos’ta da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Meclüt Çavuşoğlu Beyrut’taydı.

Lübnan’a Fransa “Para bende, ülkenin imarını yaparım”; Türkiye “Paranızı bize park edin, güvende olun” mesajı veriyordu.

★★★

Aralık 2016’da, DEİK Türkiye-Lübnan İş Konseyi eski Başkanı ve Delta Group Yönetim Kurulu Başkanı, Lübnan asıllı Türk iş insanı Mehmet Habbab ve dönemin Türkiye-Lübnan İş Konseyi Başkanı Rona Yırcalı’nın da aralarında olduğu bir ekiple Beyrut’taydık.

Amerikan Üniversitesi Beyrut’un (EUB) master öğrencisi Mehmet Ali Neyzi’nin davetiydi.

EUB, kuruluşunun 100’üncü yılı ve Yavuz Sultan Selim’in Lübnan zaferi ile sonuçlanan Mercidabık  Savaşı’nın 500’üncü yılı nedeniyle düzenlediği konferansı izliyorduk. Osmanlı arşivleri müthişti...

★★★

STFA’daki CEO’luk görevinden ayrılıp, öğrenciliği seçen Neyzi’nin bizim için hazırladığı programda,  küresel sermayenin koruması altındaki Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riad Salame’yi ziyaret de vardı.

Bugün Lübnan makamları tarafından hakkında soruşturma açılmış olsa da Salame, 27 yıldır görevini sürdürüyor.

Salame görüşmemizde, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve ülkenin dolar rezervleri ile övünüyordu.

Son 2 yıldır resim tersine döndü. Ülkede ekonomik kriz durdurulamadı.

★★★

Habbab,  “Beyrut’taki bankalardaki mevduatların toplamı 180 milyar dolar. Ancak insanlar paralarını çekemiyorlar.  Bankada 100 bin doları olan ancak bunun 5 bin dolarını alabiliyor.  O da Lübnan parasıyla.  Suudi Arabistan başta olmak üzere yurtdışında  çalışanlar da Lübnan’daki ailelerine ayda 5-10 bin dolar gönderiyordu.  Bu hesapların Türkiye’ye aktarılması konuşuluyor” diyor.

★★★

Lübnanlıların İstanbul ve Bodrum’da evleri olduğunu belirten Habbab’ın, “Patlamada binalar çöktü. Evlerin kiremitleri, camları kırıldı. Türkiye 2 uçak dolusu yardım malzemesi gönderdi. Çok büyük tahribat var” sözleri, ülkede “egemenliğin” tehlikede olduğunu da gösteriyor.

★★★

Mehmet Ali Neyzi, 4.5 milyon nüfuslu Lübnan’da göçe dikkat çekiyor. Ekonomik krizden dolayı 2019’da bir önceki yıla göre göç oranı yüzde 42 artarak 62 bine ulaşmıştı.

Büyük çoğunluğu zengin olan “sığınmacılar”, başta Kanada olmak üzere Batı’ya doğru yola çıktı bile...

Türkiye Lübnan’a son 10 yıldır vize uygulamıyor.

Neyzi, ekonomik krizle birlikte ateş topuna dönen Lübnan’dan kaçanların Anadolu’daki akrabalarına sığındığını söylüyor.

Lübnan’a sığınan 1 milyon Suriyeli ne olacak?” sorusu ise  Türkiye’nin gündemini meşgul edecek.

GDO’lu princi biz mi yedik?


Sağlık Bakanlığı’nın Bioeksen firmasından satın aldığı Covid-19 tanı kitlerinin pozitif vakayı yakalama oranının yüzde 40 olduğu iddiaları ile bakanlığın ilgili birimlerinde görevli üst düzey bürokratların istifaları üst üste geldi.

6 Ağustos günü bu köşede, Bioeksen R&D firmasının kurucusu Canan Zöhre Ketre Kolukırık’ın eşi Mustafa Kolukırık’ın, (29.07.2016 –Sabah) “sahte GDO’lu prinç raporu” iddiası ile tutuklanması haberini görmezden gelmedim.

Türkiye’nin önde gelen gazetelerinde yayımlanmış ve halen erişim imkanı olan sözkonusu haberlerde Doç.Dr. Alper Tunga Akarsubaşı’nın adı öne çıkıyordu. Akarsubaşı, bu dava nedeniyle soruşturma süresince İTÜ’deki görevinden açığa alınmıştı.

Bu tartışmalar üzerine dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, dünyada GDO’lu pirinç üretiminin olmadığını açıklamıştı.

★★★

Mersin Limanı’nda alıkonan çeltikler ilgili GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) analiz raporunu hazırlayan Akarsubaşı’ndan dün şöyle bir not aldım:

Hiçbir ilgi ve alakam yokken sanki firma ortağı gibi ve haksız yere benden isim vererek bahis ettiniz.

İlk kez burada okuyacağınız bir bilgiyi de paylaşıyor:

Geçtiğimiz yıl aralık ayında bahsi geçen olaydan alınabilecek en temiz beraat ile temize çıkmış bulunmaktayım. Ve dahi konuya ilişkin davayı açanlar ise bahsi geçen örgütten (FETÖ) ceza almış bulunmaktadırlar...

Akarsubaşı beraat ettiğine göre; Gümrük Bakanlığı’na ve Tarım Bakanlığı’na “Bilirkişi raporları FETÖ kılıfına sokularak, millete GDO’lu prinç mi yedirildi?” diye sormak da vazifemiz.