Corona virüsü (COV 19) tek başına ölüm sebebi değil. Ölüm, birbiriyle bağlantılı nedenler zinciriyle gerçekleşir.

O halde...

Dünya çapında Corona virüsle ilişkili ölüm istatistikleri hata içeriyor mu? İnsanların -diğer faktörlerden bağımsız- ölümlerinin sebebi salt
COV 19
 olur mu? Hayır...

COV 19’un gerçekte kaç ölüme neden olduğunu belirlemek için, en azından geçmişe dönük tıbbi kayıt analizlerinin yapılıp yapılmadığını bilmek gerekir. Buna dair resmi bilgi yok.

Yani ısrarla COV-19 bulunan ama kalp krizinden ölen kişi “Corona virüsünden öldü” diye açıklanıyor!

Mesela... Bağışıklık sistemi çökmüş/çökertilmiş kronik hastaların ölümleri enfeksiyon salgın kaybı olarak gösteriliyor. İtalya’dan örnek vereyim:

COV 19 ölümleri İtalya’nın zengin kuzeyinde canlar aldı. Bunda bu bölgede son yıllarda artan hava kirliliğinin etkisi yok mu? Çok var. Ki bu durumun, her yıl farklı virüs kaynaklı ortalama 8-10 bin arası ölüme neden olduğu biliniyor...

Ben “İtalya” diyeyim sen İstanbul anla!

Sadece hava kirliliği değil; endüstriyel beslenmeden ilaç yan etkilerine kadar onlarca sebep vücudu zayıf bırakıyor.

Ve aslında COV 19 bizlere ayna tutuyor:

Bedenler nasıl savunmasız bırakıldı/ (ve aslında) bıraktırıldı?

HANGİ TANSİYON


Niyetim virüsün tehlikelerini küçümsemek değil. Ama Corona virüs ailesi uzun süredir dünyada dolaşıyor; ve çoğunuz farkında olmadan iyileşiyorsunuz.

66 yaşındaki Fatih Terim evinde hastalığı atlatırken “ne olur ne olmaz” diye hastaneye gitti; karantinada kaldı ve sağlığına kavuştu.

Hemen hemen aynı yaştaki Prof. Cemil Taşçıoğlu ise hayatını kaybetti.

İkisi arasındaki fark ne?

Ne diyor Sağlık Bakanı Fahrettin Koca:

-“Tansiyon hastalarında ölüm oranı yüksek!”

Bu cümleye sorularla katkı sunayım:

-Tansiyon hastaları mı?

-Tansiyon ilacı kullananlar mı?

Bugün tansiyon ilaçları, üzerinde araştırmalar yapılan ve sonuçları hâlâ tartışılan sağlık sorunu... Tansiyon ilacının yan etkileri ne? Bedeni nasıl tahrip ediyor? Üzerinde çok durmamız gereken sorunları bize hiç konuşturmuyorlar...

Bakan Koca’ya sormak lazım; hangi tansiyon hastalığı? Çünkü:

Neyin “sıkıntılı tansiyon” olduğu tanımı sürekli değiştiriliyor! Her geçen yıl “yüksek” tanımı daha küçük sayılara indirildi! Bu sebeple yeni hastalık kategorisi bile ortaya çıkarıldı: Prehipertansiyon! Bu da demektir ki; milyonlarca yeni insan hap kullanmaya başlayacak!

Tabii ki... Ciddi risk taşıyan insanlar var; tansiyon önemli... Diğer yandan, tanımı oldukça geniş tutarak sağlıklı insanların, “icat edilen hastalık” kategorilerine sokulduğu da gerçek! Bunları birbirine karıştıranların oyuncağı olmamak lazım. Hastalık çığırtkanlarının dayattığı her hapı yutmak vücudu ne hale getiriyor, ısrarla sorgulamak lazım...

Zaten COV 19 da “sorgula” diyor...

COV 19 SESİNİ DUYURAMIYOR


İlaç şirketlerinin son yıllarda en büyük tıbbi keşfi şu oldu:

Risk!

Herkesin, her an, her hastalığa yakalanma riski vardı. O halde... Hastalanmamak için ilaç almak şarttı! Ve risk alanı her geçen yıl büyütüldü!

Korku tacirliği yapanlara karşı bizlerin eli çok zayıf; güvenmek zorunda bırakılıyoruz. “İnsanoğlunun ömrü uzadı” gibi yalan yanlış istatistik verilerle oyalandırılıyoruz! Hastalıklarla yaşama süreci kaç kat arttı, üzerinde bile durulmuyor. Herkes hasta artık. Beden hastalıklarla baş edemeyecek kadar güçsüz...

İşte... COV 19 bu farkındalık için hayatımızda. Geçenlerde Prof. Hasan Şimşek makalesini gönderdi. COV 19 için “Devrimci Mikrop” tanımlaması yapıyor. Meselenin iktisadi boyutunu ele alıp bu başlığı kullanmıştı; ama umarım bu bakış açısı “modern” diye yutturulan tıp anlayışı için de geçerli olur!

COV 19 sesini duyurmaya çalışıyor:

-“Sizi ben değil, siz kendinizi öldürüyorsunuz; bağışıklık sisteminizi koruyun!”

Evet hedef, hastalandırmamak olmalı.

Bu nedenle “koruyucu tıp” diyoruz.

Israrla “iyi tarım” diyoruz.

Israrla “doğal beslenme” diyoruz.

Israrla “temiz hava, canlı su” diyoruz.

Endüstriyel gıdaları- ilaçları ve çevresel etkileri sorguluyoruz.

Nüfus kağıdı değil, beden yaşı önemlidir.

 “Saklı Seçilmişler” ile “Kara Kutu” bu amaçla yazıldı; gerçek reçetedir, anlamak isteyene...