Toplumsal aydınlığımızı karanlığa dönüştüren kimilerinin kendilerine sormadıkları anlaşılan soruları onlara sormak gerekiyor: Kimsin, nesin, necisin? İnsanlarımızı onlar dünyaya getirmiş, yaşamlarını onlar sağlıyor, varlıklarının sürdürülmesine onlar olanak veriyormuş gibi davranan ölçüsüz, kendini bilmez kimileri buyruklarla, kurallarla oynayıp ortamı karartıyorlar. Her ortamda, her yerde, her köşede rastlanan, kendilerini toplumun ağası sanan bu kişiler baskıcı işlemleri, çıkarcı güdüleri ve kötüye kullandıkları olanaklarıyla kendileriyle çevresindekiler ve yandaşlarından başkalarına insan gözüyle bakmaktan kaçınıyorlar. Sorunlar bu nedenle birbirine ekleniyor. Çözüm bekleyenlerin yaşadığı güçlükler her gün artıyor, azalmıyor.

Demokrasinin ve hukuk devletinin gereklerini yerine getirmek gereğini savsaklayanlar kazandıkları değişik kimi güçler ve edindikleri geçici yetkilerle başına buyrukluklarını sürdürüyor. Bağlayıcı yasal kurallar yerine kendi görüş ve isteklerini egemen kılarak ya da kendileri kural koyarak amaçlarına ulaşmak çabasından geri kalmıyorlar. Halk dilinde “Astığı astık, kestiği kestik” sözünü anımsatan-andıran tutum ve davranışlarla, dayatmalarına ağırlık veriyorlar.

Halkın yönetimi denetlemek, çalışmaları değerlendirmek yetisi ancak seçimden seçime yaşama geçiyor. O da kanıları etkileyen değişik çabalarla zorlamaların etkisiyle. Sormak, öğrenmek, hakkını kullanmak gibi demokrasinin incelikleri seçimlerde bile güç anımsanıyor. Bu nedenle aykırılık, çelişki ve bozukluklar sürüyor. Hiçbir yurttaş, öbür yurttaşın üzerinde-üstünde değildir. Tam eşitlik, cumhuriyetin en değerli dayanağıdır. İnceleyip irdelemek, gerçeği saptamak demokrasinin koşullarından biridir. Doyurucu saptama olmadan kanı belirlemek yetersiz, hattâ sakıncalıdır. Yurttaşların yönetime oylarıyla vereceği notun uygunluğu, yaşamın aydınlığını sağlar. Sormadan, incelemeden, değerlendirip gerçeklere göre kanı belirlemeden demokrasi korunmaz ve savunulmaz, demokrasiye yaraşır olunmaz.

★★★

Yurttaşlık sorumluluğu, en önemli insanlık yükümlülüğüdür. Bu sorumluluk başta ülkemizin tüm doğal varlıkları, tarihsel değerleri, yurttaşları, düzen ve güven sağlayıcı kuralları, yasal kurumları, edinimleri, kazanımları olmak üzere somut ve soyut yapısına sahip çıkmayı gerektirir. Hukuka saygı ve bağlılık, çağdaşlığın yadsınmaz gereğidir. Çağdaşlık, insan olmanın, insanlık gereklerini taşıyarak savunmanın ve korumanın adıdır. Tutum ve davranışlarıyla insanlığını yitirenlerin toplumsal kınanması en ağır yaptırımdır. Son günlerde akademisyen Ceren DAMAR’ı öldüren sanık Hasan İsmail Hikmet’i savunan avukat Vahit BIÇAK’ın üzücü, düşündürücü, meslektaşları tarafından da kınanan sözleri hakkında Ankara Barosu’nun soruşturma başlatması beklenen bir işlemdir. Savunma hakkının kötüye kullanılması bağlamında söylenecek çok söz var. İnsanlık duygularını yaralayacak tutum ve davranışlar, taşınan sıfatları, meslek saygınlığını, görev ve savunma değerini de yoksunluğa uzayacak kadar düşürür. İyi kullanılmayan haklar ve özgürlükler sahipleriyle birlikte hiç olur.