FETÖ firarisi Tuncay Opçin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ali Tatar, intihar etti. Ölümünde herhangi bir şüpheli durum mu var? Gözaltında kötü muamele mi gördü? İşkence mi yaptılar? Tatar’ın ölümü hiç şüphesiz, ailesi için telafisi mümkün olmayan bir kayıp. Ancak o kadar, ne artısı ne de eksisi var. Ölüm istismarı en büyük ayıptır“ mesajını paylaştı.

Opçin devamında ise “Ali Tatar Alevi olmasaydı, intiharı bu kadar gündemde kalır mıydı?Tatar’dan iki ay sonra, YAŞ’ta amirallik sırasındaki, Kurmay Albay Berk Erden intihar etti. Peki, Erden niye gündeme getirilmiyor? Çünkü istismar edebilecekleri bir kimliği, kışkırtılacak kitlesi yok” ifadelerini kullandı.

Opçin'in bu ifadelerine sert tepki gösteren Ağabey Ahmet Tatar sosyal medya üzerinden şu açıklamayı yaptı:

TUNCAY OPÇİN ve GÜRUHUNA

* Tuncay Opçin, kardeşim Yarbay Ali Tatar’ın inancı üzerinden bir provokasyon deniyor. Daha önce defalarca denedikleri gibi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Kendince ülkemizde inançlar ve etnik kimlikler üzerinden yaratılan düşmanlaştırma ateşine benzin döküyor.

* Sanki bu ülkenin aydınlarına, ordusuna kurulan alçak kumpaslardan hiç rolü, haberi yokmuş; sanki binlerce insanın canından, hayatlarının alt üst olmasında sorumlu değillermiş, mensubu olduğu çete ile bu ülkeyi 15 Temmuzda iç savaşın eşiğine taşımamışlar gibi kalem oynatıyor.

* Muhtemelen bu milletin hafızasından tüm bu yaşananların silindiğini düşünüyor. Yaşanan kumpaslar döneminin sembollerinden Yarbay Ali Tatar’ın isyanını bireyselleştirmeye, insanlık onurunun ne olduğunu kavrayamamasından olsa gerek, onun “gurur”undan böyle bir eyleme kalkıştığını ima ediyor.

* Hemen ardından da Ali Tatar’ın çok hatırlanmasının nedenini Alevi olmasına bağlayıp Albay Berk Erden’in neden öne çıkarılmadığını soruyor. Buradan daha da ileri giderek tam bir ıslah olmaz “Arsız Hırsız” davranışı ile bizleri “istismarcılıkla”, “mezhep kışkırtıcılığı” ile suçluyor.

* Bu utanmazların arsızlığı ile başa çıkmaya uğraşmak, bunlarla yarışmak anlamına gelir ki, bu güruhla bu dünyada kimse yarışamaz. Tarihteki Ebu Süfyan güruhu bile bunlarla aşık atabilir mi? Sanmıyorum. Bu yüzden bu alçağa cevap vermek yerine birkaç hatırlatmada bulunmakla yetinmek istiyorum.

* Biz hiçbir zaman inancımızı inkar etmeyiz. Yolumuzu erkanınca yürümek, Hak’kın yarattığı cümle canlıya, cansıza bir nazarla bakmak, her daim elin eksiği ile uğraşmak yerine kendi özümüzü yoklamak, kine, kibire kalbimizde yer ayırmamak, her şeyden öte iyi ve doğru insan olmaya çalışmak gibi bir düsturla hayatı anlamaya, anlamlandırmaya çalışırız.

* Fakat asla ve asla inancımızı insanlığımızdan öne çıkarmayız. Asla onu bir bayrak gibi elimizde taşımayız. Ozan İbreti bu durumu şu dörtlüğü ile özetler:
“Mansur oldum dostun zülfünde berdar, Benim için budur büyük iftihar, Ne cübbe giyerim, ne külahım var, İnsanlık kisvesi kıyafetimdir”

* Dışardan beslenen güruhunuzla ne kadar ne yaparsanız yapın, bu ideali yok edemezsiniz. Bu ülkenin insanını birbirine düşman etmek isteyen, iliğini kemiğini sömüren asalaklardan kurtulmasına engel olamazsınız.

* Bu ülkenin güzel insanlarının yüreğindeki Ali Tatar sevgisini yok edemezsiniz. Bu ülkenin bitmez tükenmez Ali Tatar’ları canları pahasına vatanlarını, insanlık onurunu savunmaya devam ederken sizler iflah olmaz kininizde boğulacaksınız.