“Bir zamanlar, ciddi bir gazetenin yöneticisi bir söyleşi sırasında idealinin köşe yazısız gazete olduğu belirtmişti. Ama aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra o da kendi gazetesinde köşe yazmaya başladı...”

Meslekteki 55’inci yılı...

Akşam Gazetesi’nin Paris muhabirliğiyle başlayan yolculuk... Sonrasında Yeni Ortam, Cumhuriyet, Milliyet ve tekrar Cumhuriyet gazetelerinde devam eden hakikati arama aşkı!

Sayısız makale ve haber...

Ali Sirmen


Ali Sirmen... Gazeteciliğini, ideolojisiyle harmanlayan ve her türlü saldırıya karşı koruyan sayılı isimlerden! 1974-2021 arasında çıkan makalelerinden yapılan derleme kitabın adı ‘Cüppeli Vesayet’.

Hatırlayın...

ABD Başkanı Joe Biden 16 Aralık 2019’da New York Times’a röportaj verdi. (Biden o gün daha aday bile değildi). Röportaj, 19 Ocak 2020’de görüntülü ve yazılı olarak tam metin yayımlandı. Demokrat aday şu cümleyi kurdu: “... Erdoğan bir otokrattır. Kendisi Türkiye’nin cumhurbaşkanı ve çok daha fazlası. Şimdi yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey, ona karşı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça ortaya koymak... Erdoğan’ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle...”

Bu röportaj bir anda Türkiye’nin gündemi oldu? İktidar da muhalefet de sert açıklamalar yaptı ve “Türkiye’nin Türkiye’den yönetildiği... “Emperyalizm karşıtlığı...” üzerinden haklı ve net yanıtlar verildi.

Ancak... Cumhuriyet yazarı Sirmen önemli bir hatırlatma yaptı! Nasıl mı?


Cengiz Çandar’ın kehaneti ve Ecevit


Tarih 21 Ağustos 2020...

Ali Sirmen, Cumhuriyet’teki köşesinde “Tuhaftır şu insanoğlu” başlıklı bir yazı kaleme aldı: “... Ne yani 2001 yılında Ecevit başbakan iken, CIA’nın kimi yetkilileri, o çevrelerden iyi haber aldığı bilinen Cengiz Çandar’a (Seneye bu zamanlar ABD Irak’a müdahale edecek, ama bilin ki o zaman Türkiye’nin başında başka biri olacak) dememiş miydi? Ve Cengiz Çandar, bunu yazdıktan bir yıl sonra ABD Irak’a müdahale etmemiş, müdahaleden önce de Türkiye’de Ecevit iktidarı garip manevralar sonunda kotarılan seçimlerle saf dışı edilip de yerine Türk-Amerikan ortak yapımı yeni dizayn edilmiş, AKP getirilmemiş miydi? Entrika filmlerini anımsatan bu gelişmeleri o zamanlar kimileri nedense hiç yadırgamadı ve emperyalizmi gündeme getirmedi. Amerikan emperyalizmi, 2001 yılında Irak’a müdahalesine yardımcı olması için Türkiye’deki iktidarı darbe ile değil, seçimle yıkıyor ve kimsenin de gıkı çıkmıyordu. Şimdi ise o gönderilenin yerine getirilen iktidarın da gönderilmesi gündeme gelince, yandaşları yeri göğü inletiyorlar. Bu Biden zırvaları gerçekten insanı bayıyor. Yıllar yılı iktidarların Amerikan yapımı askeri ve de sivil darbelerle yıkılmasına sessizce seyirci kalanların, şimdi Biden olanları söze dökünce yeri göğü birbirine katmaları biraz komik kaçmıyor mu?”

AKP’nin açmazı da bu nokta! Her konuyu sadece ve sadece iktidarları üzerinden okumak!

Devam edelim...


Ah şu Kemalistler!


Ali Sirmen’in kitabının ismi neden ‘Cüppe’ ve ‘Vesayet’? Okuyalım: “... İddia şudur: Kemalist rejim ve Cumhuriyet, aydınlanmacı ve laik yapıları dolayısıyla vesayetçidirler. Kendileri de işte bu vesayet rejimine karşı, demokrasiyi ve inanç özgürlüğünü savunmaktadırlar. Bu iddiayla kurdukları kumpaslarla etrafı darmaduman ederek, Cumhuriyetin bütün kurumlarını, demokrasi ve insan hakları alanındaki kazanımlarının tümünü ayaklar altına alırken, ‘ne yapıyorsunuz!’ diyenleri de ‘vesayeti tasfiye ediyoruz’ ayağıyla uyutmuşlardır. Aydınlanmacı ve laik genç Cumhuriyet kurulduğu andan başlayarak, dinin yaşamın her alanını ve anının kontrolünü elinde tutmasını amaçlayan cüppeli vesayet rejimine karşı mücadeleye koyulmuşken, 2. Dünya Savaşı ertesinde Türkiye’de etkisini çok artıran Amerikan emperyalizminin de büyük desteğiyle dengeler değişmeye başladı. Şu anda cüppeli vesayet yanlıları memleketin bütün kalelerine girip, bütün tersanelerini işgal etme yolunda hızla ilerliyor. Gazetecilik yaptığım 55 yıl süresince yaşadığımız bütün çalkantıların arkasında bu savaşım yatmaktadır.”

Mesele iki çizginin kavgası!

Ali Sirmen, arkasına emperyalizmi alanlarla Kemalistler arasındaki kavgayı bu cümlelerle ifade ediyor.