Para kazanmanın formülü açık... Bir sen, bir dolar, bir de televizyonda soru cevaplayan Erdoğan...

Galiba kararımı verdim. Doların yükselmesini istiyor ama bunu açıkça söyleyemediği için televizyonda soru-cevap seanslarında planını uygulamaya koyuyor diye düşünüyorum.

★★★

İstemeden buna sebep oluyor diye safça yaklaşırsanız, bir değil, beş değil, on beş değil... Kaç kere yaptı saymadım ama hepsinde Türk Lirası istisnasız değer kaybetti, dolar yükseldi. Kimse mi böyle konuşma demedi?

Gördük işte... Dolar fiyatı tatlı tatlı tam 8.30 civarına indi... Erdoğan’dan direkt müdahale geldi... Yine düşmesine izin vermedi.

Zaten karşında gazeteci rolü yapan insancıklar var. Sormasalardı soruyu, artırmasalardı kuru... Cevapladığı gibi dolar 8.50’nin üzerine koptu.

★★★

Ne dedi? “Enflasyon noktasında ağustos ayını geride bıraktığımızda enflasyonda da düşüşü göreceğiz.”

Konuşmayı yaptığında daha ayın 4’ü... Ağustos’un bitmesine 27 gün var. Ne gibi gelişmeler olacağını nasıl da bilebiliyor? Yok ama “Ben İstatistik Kurumu’na siparişi geçtim, çocuklar üzerinde çalışıp ayarlıyorlar” diyorsa, alıştık zaten biz buna...

★★★

Başka ne dedi? “Faiz oranlarında da düşüşe geçiyoruz. Yüksek faiz yok çünkü yüksek faiz bize yüksek enflasyonu getirecektir. Düşük faiz de düşük enflasyonu getirecektir” dedi. Doların fitilini ateşledi.

Her daim dile getirdiği bu teorisini geçtiğimiz 19 yılda kanıtlayabilseydi, ekonomi dalında Nobel Ödülü sarayın en müstesna yerindeydi.

★★★

Merkez Bankası’nı da bu teorisinin kobayı yaptı. Ülke ekonomisi bir daha dikiş tutmadı. Sadece “Faiz sebep, enflasyon neticedir” ideolojisinin yanlış olduğunu kanıtlamak için 128 milyar dolar harcandı.

Kimse yüksek faiz istemez. Ancak faizin kötü yönetimin yan etkisi olduğunu da görmezlikten gelemez. Şu anda Türkiye’nin tek cazip hikayesi bu... Yüksek faiz ödeyip kısa zaman kazanıyoruz. Başka da şansımız yok zaten...

★★★

Faiz sebep değil, bir sonuçtur. Sebepler ortadan kalkmadıkça yüksek seyretmeye devam eder. İşin kötüsü başka sorunların da sebebi haline gelir.

Tek başına faizleri indirmek ne işe yarar? Faiz düştükçe tasarruflarda düşüş, tüketim ve yatırımlarda ise artış olur.

Türkiye’de tasarruf yok ki yatırıma yönlendirilsin. İsteniyor ki borç bulsun, ileride ödesin. İlerisi de yok ki! Sayesinde yol burada bitti.

★★★

Sahi, bak aklıma geldi. Ekonomi düzelsin diye verilen reform sözlerine ne oldu? Yalandan açıklanan paketlerin ikisi de bomboş çıktı. Lise öğrencilerinin dönem ödevleri bile daha kapsamlıydı...

Apar topar “İnsan Hakları Eylem Planı” adı altında sözde hukuk reformu açıklandı. Hemen arkasından “Ekonomi Reform Paket” diye kutucuk açıldı.

Reform yapar gibi yaparsan ancak faiz indirir gibi yaparsın. Ekonominin nefesi yetmez, bir süre sonra tekrar artırırsın. Bak bunu danışmanları söylemez. Yemez! Kıymetimi bilsin...


Yangın söner de para hırsı alev alev!


Bir yandan memleket yanarken diğer yandan Erdoğan’ın Resmi Gazete’de yayınlanan kararı ile Somali’ye 30 milyon dolar hibe yapılması kararı çıktı.

Bank of Somalia, Ziraat Bankası’nda hesap açmış. Bahsi geçen hibe bu hesaba yatacakmış. Stratejiktir... Dış ilişkidir... Olabilir...

★★★

Ülkenin her vatandaşından 3 lira alınıp Somali’ye verilecek bundan sonra... Vardır bir kılıfı illa... Ona da eyvallah...

Peki, 4 milyon doları yok diyerek yönetimine kayyum atadığın Türk Hava Kurumu’nun uçaklarını satmak ve çürütmek suretiyle ülkeyi yangınlara karşı korumasız bırakmaya ne demeli? Önce Somali!

★★★

Oysa kayyum heyeti sadece 45 günlüğüne atanmıştı. Kurumu genel kurula taşıyacaktı. İki yıl zaman geçti. Hukuksuz bir şekilde kayyumlar yönetime devam etti.

Elde ne varsa cayır cayır satmaya başladılar. Atanmasını isteyen belli, başa geçen eski AKP milletvekili... Kim neyin hesabını soracak ki?

★★★

Millet ellerindeki pet şişelerle yangını söndürmeye çalışırken, yeterli teknik kapasiteye sahip değil diye yangına ilk müdahale aracı olarak da bilinen 2 bin 200 litre su kapasiteli Polonya yapımı uçakların 11 tanesi satıldı.

Bu uçaklar satılırken ihale şartnamesi için istenen para 500 liraydı... İşe yaramadıklarına göre bunları satın alanlar bildiğin geri zekalıydı... Bir bizimkiler akıllı...

★★★

Dokuz adet 4900 litre su taşıyabilen yangın söndürme uçağı çürümeye bırakıldı. Esas hikaye o zaman anlaşıldı.

Nitekim bu uçaklar dünyada şu anda satılmıyorlar. İkinci el, kullanılmış uçak arasan da bulamıyorsun. Zira bu uçaklar çok değerli ve sipariş üzerine üretiliyorlar. Aynılarını almaya çalışsak en erken 3 yıl sonraya gün veriyorlar.

★★★

Sahi nedir bu çekişme? Herkesin bildiği gibi mevcut İktidar beton sevdalısı... Kupon arazi aşığı... Kurum ne kadar çabuk ele geçirilirse, kuruma ait bin 200 civarında gayrimenkulü o kadar çabuk satılacak.

Evler, oteller, apartmanlar, arsalar, tarlalar... Şu an için yönetim kayyumda da olsa THK’nin ülke genelinde 400’e yakın şubesi var ve yaklaşık 350’si muhalif... İstedikleri hızda satamıyorlar.

★★★

Sadece bu kadar mı? Altın değerinde kurban derileri ve kuduz aşısı gibi birçok alanda yetki hakkı... Üniversitesi, vakfı ve hatta havaalanı... Kurum milyarlarca dolar değerinde...

Nitekim yolsuzluğun haddi hesabı yok! Demirbaşlar yok pahasına bazı çalışanlara satılıyor. Nereden tutsanız elinizde kalıyor.

★★★

Şu an Türk Lirası mevduat faizleri yüzde 18 civarında... Bankaların Türk Lirası kredi oranları yüzde 23’ler seviyesinde... Sağlam teminat gösterilirse daha da düşüklerde...

Türk Hava Kurumu, Odebank’tan aldığı krediyi ödemeyip, “Türk Lirası’na yüzde 42.08” ve “Amerikan Doları’na yüzde 28” temerrüt faizi ödemeyi kabul etti. Milyarlarca lira değerinde teminat gösterip varlıklarını bankaya ipotekledi... Var mı daha ötesi?

★★★

Kayyum yönetimi şube binalarının giderlerini, elektrik, su ve internet faturalarını ödemiyor. Bir an önce hepsi işlevsiz kalsın istiyor.

Biri çıkartıp değil 4 milyon dolar, 14 milyon dolar verip mevcut uçakların çalışır hale getirilmesini mecbur kalmadıkça kabul etmezler.

Nitekim muhalefete ait belediyeler “Parayı ödemeye hazırız” dedi, yine de mırın kırın etti. Yangından beter sönmeyen bir para hırsı ile bakalım nereye kadar gidecekler?