Çok isteyip de girişemediğim yazı konularından biridir. Yeteri kadar okuma yapıp, bilgi toplayarak Mehmet Akif biyografisi  yazmak isterdim.

Olmadı.

Bilgim yetmiyor.

Yazamadım.

Dün İstiklal Marşı’nın Meclis’te ilk okunuşunun” 100. yıl dönümüydü. Mehmet Akif’i her kesim kendi doğrularına göre andı. İstiklal Marşı’nı şiir olarak yazdığı zaman 500 lira para ödülü ile o dönem Boğaz’da yalı alabilirdi. Ödül parasını almadı, “Milletimin İstiklal Marşı olacak bir şiiri para için yazmam” dedi. 500 liranın tamamını şehit yakınlarına meslek öğreten bir derneğe bağışladı. Oysa ailesini geçindirmekte zorlanıyordu. Öldüğü zaman bütün serveti yelek cebinden çıkan kefen parası” kadardı.

★★★

Dindar bir şair.

Eylemi ise solcu.

Paraya, mülke, servete, saraya, büyüklenmeye, kibre kıymet vermiyor. Şiirlerinde “kubbeler- minareler- camilerden” daha çok “fabrika bacalarının- makinelerin- alın terinin” önemini ve özlemini yüksek duyarlılıkla yazmış. Türkiye’nin sanayileşmede Almanya’yı yakalayıp geçmesini istiyor. Amerikalı bir gazeteciyle yaptığı söyleşide; gazeteci ona “Sizce gerçekten dünyada Müslümanlığı hakkını vererek yaşayan ülke neresidir?” diye sorduğunda  “Japonya” diye cevap veriyor.

Ama Japonlar Şinto...

“Ahlakları...” diyor.

Dinin emrettiği gibi...

Almanya ve Japonya Müslüman değiller ama “alın terini şerefleri sayarak işlerini en iyi yapan insanların yaşadığı ülkeler oldukları” için onları İslam ülkelerinden daha değerli sayıyor.

★★★

Mehmet Akif!

İmanı yüksek.

İnancı ateşli.

Fakat “Türklüğü ve bağımsızlığı” önde tuttuğu şiirlerinden anlaşılıyor. Aksi olsaydı; “Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet/ Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin İstiklal” cümlelerini yazamazdı. “Millet” kelimesini “Allah’ın sözü” anlamında ve “Allah’ın sözü etrafında toplanan insanlar (ümme-ümmet) anlamında” kullanıyor ancak “en vatansever ulusalcının” gösterebileceği yüksek duygu ile vatan savunuculuğu yaptı. Ömrü boyunca sarık giymedi. Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara’ya davet ediliyor. Milli Mücadele’ye katılıyor. Kent kent dolaşıp camilerde “İstiklali tam bir ülke için halkı düşman işgaline baş kaldırmaya...” çağırıyor.

Ulusalcı değil.

Padişahçı da değil.

Kendini padişaha ait hissetmiyor. Kendini millete ve tam bağımsız vatana ait hissediyor. Padişaha ait hissetseydi Mustafa Kemal’in yanında değil mandacılar gibi Vahdettin’in yanında olurdu.

★★★

O gün!

Tam 100 yıl önce.

12 Mart 1921 günü Mustafa Kemal Paşa’nın reislik yaptığı oturumda Mehmet Akif’in yazdığı “Korkma Sönmez” şiiri Meclis’te okunur. Okumayı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver yapar.

İşte bu...” derler.

“Bizi anlatan şiir bu...”

Herkes ayakta alkışlar.

Şiir, “İstiklal Marşı” olur. Mehmet Akif, “Ben şiiri iyi yazdım mı bilmem ama Hamdullah Suphi çok güzel okudu...” diyecek kadar alçak gönüllü, gösterişsiz, yalın biridir. Din istismarcılarına, yobazlara, sahte dindarların kendini beğenmiş hallerine karşı “Gözlerinden işer Erbab-ı Riya...” diye şiir yazmış Neyzen Tevfik’in arkadaşıdır Mehmet Akif...

★★★

Dün yine Mehmet Akif’i sahiplendiler. Gerçekten anlıyorlar mı?

Mehmet Akif’i anlayarak sahipleniyorlarsa bu ne kibir, bu ne gösteriş, bu ne kendini beğenmişlik... Saraylar, VIP uçaklar, 110 makam otolu gitmeler, gelmeler... Bunlar ile Mehmet Akif’i anlayabilmenin yakınlığı nedir?

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Yarı Tanrı liderlik bitiyor!


Bedri Baykam, içlerinde değerli hukukçumuz Yekta Güngör Özden’in de bulunduğu bir heyetle “CHP İçin Demokratik Dijital Devrim Tüzük Taslağı” hazırladıklarını açıkladı. Bravo Bedri Baykam’a ve ona destek veren değerli insanlara... Türkiye siyasetine hakim olan ve bugün “kaldır parmak- indir parmak- liderin figüranı ol milletvekili tipine son vermeyi”  amaçlamışlar. Çünkü hazırlanan tüzük taslağı, milletvekilli adaylarını, belediye başkan adaylarını, ilçe başkanı adaylarını seçmeyi genel başkanın “tek sözü- tek işareti- tek adamlık gücüne” mahkum olmaktan çıkarıyor. Milletvekillerinin, belediye başkanlarının, ilçe belediye başkanlarının kimler olacağını genel başkan ve parti oligarşisi değil üyeler yani halk belirleyecek. Bu yolla milletvekilleri parti genel başkanının “kaldır parmak- indir parmak figüranı olmaktan kurtulacak”  özgürleşecek... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hazırlanan tüzük taslağını Bedri Baykam’dan teslim aldığına göregerçekten parti içi demokrasiyi başlatmayı” düşünüyor olmalı. Türkiye’nin “Yarı Tanrı Lider- Tek Adam... Ve onların belirlediği lider ağzına bakan milletvekili tipine” artık son vermeye ihtiyacı var. Yarı Tanrı Lider particiliği ve “Tek Adam siyasetçiliği” Türkiye’nin önünü tıkadı.