Gelir düzeyinde, demokraside, hukukta, yaşam şartlarında, hemen her alanda Avrupa ve dünya sıralamalarının çok gerilerinde yer alıyoruz ama...

Önemli bir şampiyonluğumuz (!) var. Pek övünülecek bir şampiyonluk değil bu!

Fiyat artışlarında OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) ülkeleri arasında birinci, dünyada ise Arjantin’den sonra ikinciyiz!

Devletin resmi rakamlarına göre, ülkemizde tüketici fiyatları bir yılda yüzde 14 arttı, gıda fiyatlarındaki artış ise yüzde 20,6 oldu. Bunlar resmi rakamlar tabii ki... Gerçek ise daha fazla!

★★★

Dünya gıda fiyatları son on yılda sürekli düşüyor. Yiyecek ürünleri ortalama yüzde 17 ucuzlamış durumda...

Bizde ise ucuzlamak bir yana, tüm gıda fiyatları son on yılda yüzde 200’den fazla arttı.

Bunun en önemli sebebi, tarıma ve hayvancılığa gereken desteği vermeyerek, ithalata dayalı tarım politikaları ile üreticileri mahvetmemiz!

Çiftçi zaten, tohum, gübre, zirai ilaç ve akaryakıttaki fiyat artışları nedeniyle çok zorda... Ne yazık ki, onlara bir darbe de Tarım Bakanlığı’nın ithalata dayalı yönetim anlayışıyla vuruluyor!

★★★

Ülkemizde tarım üreticilerinin nüfusu, kırsal alanlar ve üretim her geçen yıl biraz daha azalıyor, ekilecek araziler boş kalıyor!

Bugün dünyanın 126 ülkesinden 133 değişik gıda maddesi, sebze ve meyve ithal ediyoruz!

Tarımımızı bu duruma getirmekte sorumluluğu büyük olan Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ise “Paramız var ki ithal ediyoruz!” rahatlığı içinde...

Oysa, dışa bağımlılık kadar yanlış, zararlı ve korkutucu bir durum olamaz!

★★★

Yaşanan korona salgını günlerinde dünyada tarım üretimi de olumsuz yönde etkilendi! Maazallah bir kıtlık dönemi başlarsa, paramız olsa da tarım ürünleri satın alamayacak duruma gelebiliriz!

Söylemeye pek dilim varmıyor ama küresel bir tarım krizinde, açlık tehlikesi ülkemizi tehdit edebilir!

Muhtemel bir krizde her ülke kendi başının çaresine bakmak zorunda kalır çünkü...

Dışa bağımlı tarım politikaları ve vurdumduymazlık geleceğimizi tehdit ediyor!

“Küresel Ekonomi Düzeni”


Dünyada, yılda 26,5 trilyon dolarlık mal ve hizmet ticareti yapılıyor.

Her gün 5 trilyon dolardan fazla para, banka havale sistemi SWİFT üzerinden el değiştiriyor.

Tüm ülkeler ekonomide bir arı kovanı gibi âdeta!

Bütün bu faaliyetlerin ardında onları mümkün kılan uluslararası kurumsal yapı var.

Böyle bir finans dünyasında Türkiye’nin yeri ne?

Uzun yıllar Dünya Bankası’nda çalışan ve halen Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görevini sürdüren ödüllü ekonomist Ahmet Söylemezoğlu ilginç bir ekonomi kitabı yazmış. Adı:

“Küresel Ekonomi Düzeni – Kurumlar ve Kurallar”

381 sayfalık bu kitabı burada özetlemek bile mümkün değil tabii ama sadece bir tavsiyem olacak:

Bugün Türkiye ekonomisini yönetenler mutlaka bu kitabı okusunlar.

Öğrenecekleri çok şey var...
(Remzi Kitabevi)


TEBESSÜM

Temel’in sigorta sevinci!


Temel’in güle oynaya geldiğini gören arkadaşı Dursun merakla sorar:

“Ula Temel, bu sevinç nedir böyle?”

Temel anlatır:

“Geçenlerde araba sigortası yaptırdım, çok geçmeden arabam trafik kazasında parça parça oldu...”

Dursun şaşırır:

“Buna sevinilir mi lan?”

Temel devam eder:

“Öyle deme... Sonra evimi sigorta ettirdim... Ne oldu biliyor musun?  Bir süre sonra evim de alev alev yandı!”

Dursun daha da şaşırır:

“Ee peki, bu sevinç neden?”

“Şimdi bizim hanımı, yani Fadime’yi de sigorta ettirdim de ondan!”

GÜNÜN SÖZÜ


Gerçek liderler ikinci sınıf konularla zaman kaybetmezler!