Dünyada hiçbir devlet başkanının, şahın, kralın, kraliçenin 1150 odalı kışlık, 300 odalı yazlık sarayı yok ama bizde “İtibardan tasarruf olmaz” denilerek saray üstüne saray yaptırılıyor!

Ekonominin zorda olduğu gerekçesiyle “Tasarruf Tedbirleri” açıklanıyor, halka “Porsiyonlarınızı küçültün” diyorlar. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı’nın Ankara’da 1150 odalı kışlık sarayı, Marmaris’te 300 odalı yazlık sarayı var.

Sadece iki saray olmaz tabii... Bir saray da Van Gölü kıyısında yapılıyor!

İnşa edilen muazzam saraylar, süper uçaklar ve lüks araç filoları, açıklanan “Tasarruf tedbirleri” ile çelişkili bir durum çıkartıyor ortaya...

“Bu saraylar, uçaklar, bizim şahsımızın değil, milletimizin malıdır” diyorlar ama bir okurum bunların gerçekten milletin malı olduğunu zannederek Marmaris’teki 300 odalı yazlık sarayı ziyaret etmek istemiş...

Yolladığı mesajda yana yakıla “Ziyaret ne mümkün, görmeme bile izin vermediler. Dayak yemediğime şükrediyorum... Güya milletin malıymış... Böyle malımız mı olur?” diyor.

★★★

640 milyon liraya mal olan Marmaris’teki 300 odalı Cumhurbaşkanı Sarayı’nın fotoğrafları dünkü gazetelerde yayınlandı.

Sarayın mimarı Şefik Birkiye fotoğrafları web sitesinde paylaşınca millet de görmüş oldu.

8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Okluk Koyu’ndaki 230 metrekarelik mütevazı dinlenme evi yıkılarak yerine 300 odalı görkemli, süper lüks bir yazlık saray yapılmış... Buna “milletin sarayı” deniliyor ama millet fotoğraflarını bile yeni gördü. Daha ötesini görmesi de mümkün değil!

★★★

Çevreye büyük tahribat yapan saray ve yolları için yaklaşık 50 bin ağaç kesildi.

Toplam 113 bin 443 metrekarelik bir alan yüksek duvarlarla çevrildi.

On binlerce metrekarelik arazi devlet zoruyla köylülerken satın alınarak kamulaştırıldı.

Okluk Koyu’nda lokantası, evi ve tarlası olan çok sayıda vatandaş, istimlak nedeniyle mağdur ve perişan oldu.

Okluk’taki lokantasının ve evinin elinden alınmasına kalbi dayanamayan, bölgenin sembol ismi Turgut Yücel, geçen yıl kalp krizi sonucu hayatını kaybetti!

★★★

Şimdi tüm vatandaşlara kapatılan Okluk Koyu, Türk turizminin en gözde yerlerinden biriydi.

Yerli ve yabancı denizciler, yatçılar, doğa severler, artık bu muhteşem koydan yararlanamayacak.

Deniz turizmine hizmet eden lokantalar ve baba topraklarını işleyen köylüler, istimlak sonucu yerlerinden yurtlarından çıkartıldılar.

Ne yazıktır ki, turizmden para kazananlar, sivil toplum örgütleri, deniz ticaret odaları, özel yat sahipleri, tüm bu olanları büyük bir sessizlik içinde izledi. Korkudan kimse tepki gösteremedi.

★★★

Toplumumuzun önemli bir bölümü maalesef, çıkarcı, “neme lâzımcı”, bilinçsiz kitlelerden oluşuyor.

Ülkemizin güzelliklerini, hayat veren ormanlarını, muhteşem denizlerini, görkemli koylarını, akarsu ve göllerini koruyamazsak, günün birinde her yanımızın çoraklaşıp yaşanmaz hale geldiğini acı bir şekilde görürüz!

Gidişat umut verici değil... Aklımızı başımıza toplayalım!

TEBESSÜM

Kadın dediğin nasıl olmalı?


İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline kızan Temel, kadın hakları savunucusu olur.

Her yerde “Kadın dediğin nasıl olmalı?” konulu konferanslar veren Temel’e

“Daha net anlatır mısınız? Sizce erkek nasıl, kadın nasıl olmalı?” diye sorarlar.

Temel şöyle cevap verir:

“Erkek dediğin masaya yumruğunu vurmasını bilecek...

Kadın dediğin ise o masayı erkeğin kafasına geçirecek!”

GÜNÜN SÖZÜ


Ülke mi yıkılıyor? Hayır, ülke yıkılmaz! Yıkılan vatandaş! Siz, biz, hepimiz!”