FENERBAHÇELİLERİ, Konya deplasmanında heyecanlandıran, takımlarının maçın başlama düdüğüyle birlikte ortaya koyduğu baskılı oyundu. Sürekli isteyen, rakibe göz açtırmayan, ‘Ben bu maçı alırım’ diyen o Fenerbahçe, bir hafta sonra evinde ligin en kötü takımı Gençlerbirliği önünde eski ayarlarına geri döndü.

SABIRLI oyun başka bir şey, Fenerbahçe’nin yaptığı değil. Siz pazar gezmesine çıkmış gibi dolaşarak maça başlarsanız, sonrasında ağır bir fatura öder, şampiyonluğa el sallarsınız. Kadıköy’de alınan kötü sonuçların ana sebebi de zaten bu. Bir takım evinde bu kadar biçare olamaz, bu kadar baskısız oyuna başlayamaz. Karşınızda lig sonuncusu, ligin en kötü takımı var üstelik.

SOSA, Gustavo ve Mert Hakan’lı orta saha üçlüsü doğal olarak üretkenlikten uzak. Koca Fenerbahçe, Osayi’nin kanat ataklarına kalmış. Duran top dışında gol atma ihtimali olmayan bir takım izledik yine. Sosa ortaladı, Novak Trabzon günlerini hatırladı. Gençlerbirliği’nin gol atmaya gücü yok derken, Serdar Aziz’in inanılmaz hatası geldi. İkinci yarıda yine aynı hava. İsimler değişiyor ama Fenerbahçe’nin panik halde, ne yaptığını bilmeyen futbolu değişmiyor. Uyumsuzluk, başıboşluk, kendi kafasına göre takılan bir futbolcu topluluğu sahada. Yine yenen garip bir gol ve kaybedilen bir maç daha.

SONUÇ: Erol Bulut’la ve bu karmaşık futbol yönetim yapısıyla bu işin yürümeyeceği belliydi. Şampiyonluk yine yarınlara kaldı.