Türkiye’de gün geçmiyor ki, “Bu kadarına pes!’ diyebileceğimiz bir tuhaflıkla karşılaşmayalım. Üniversitelere öğrenci kayıtlarının başlamasıyla barınma sorunu yine gündeme geldi. Sorunun temelinde kilit birkaç kırılma noktası var. Özel sektöre tıpkı otoyollar, köprüler gibi yap-işlet-devret modeliyle öğrenci garantili yurtlar yaptırıldı. Çoğu şehir dışında olan bu yurtlara, tek bir öğrenci kalmasa bile boş yatakların parası 2050’ye kadar yaz-kış tıkır tıkır ödenecek. Tarlaların ortasına kentteki öğrenci sayısından bile fazla kapasitesi olan gösterişli yurtlar yapmak elbette tek sebep değildi. Yurt sıkıntısının çığ gibi büyüyeceğini Osman Aşkın Bak, 40 kişiye eğitim verdirerek 2.5 ayda hazırlattığı 86 sayfalık raporu 5 yıl önce kabineye sunmuştu.

BAK SEN ŞU İŞE

“Bak da kim?” diyorsanız, Mehmet Muharrem Kasapoğlu’ndan önceki Gençlik ve Spor Bakanı. KYK’nın 2018-2022 yıllarını kapsayan ve halen yürürlükte olan Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Stratejik Planı’nı hazırlatan isim. Plana bakınca, üniversite gençliğine yurt yapıp yedirip, cebine harçlık koymak için çırpınan bir bakanlık görüyorsunuz. Öğrencilerin aç açıkta kalmaması için bütçeden 2021’e 23.6 milyar, 2022’ye 26.9 milyar ve son 5 yıl için 105.6 milyar lira gibi devasa paralar ayrılmış. “Evinize hoş geldiniz” sloganıyla hazırlanan planda, öğrencilerin barınma sıkıntısına çözüm bulmamayı bırakın, yurtlara tenis sahası, sauna, sinema-tiyatro, jimnastik salonu, hatta makyaj odası gibi detaylara da yer verilmiş.

KARANLIK AJANDA

Döviz kurlarındaki hızlı artışın hayat pahalılığı getireceği, olası ekonomik krizde işsizliğin artacağı, işsiz üniversite mezunlarının kredileri geri ödemekte zorlanacağı, artan üniversite ve öğrenci sayısıyla KYK’nın yurt talebini karşılayamama riskinin çok ciddi bir tehdit olduğu yer alan planda, yurtlarla ilgili acil bir ‘yol haritası’ çizilmesi hedeflenmiş. Stratejik plan, ‘misyon, vizyon, performans, sanat, şeffaflık, güvenilirlik, tarafsızlık’ gibi kulağa çok hoş gelen kelimelerle süslenip yasalara göre suç olan tarikat ve cemaatler, karanlık ajandada gizlenmiş. Selçuklu’dan girip Osmanlı’dan çıkılan planda, medrese ve külliye öğrencilerinin beslenme, barınma gibi tüm ihtiyaçlarının camiler ve hayır kurumlarınca karşılandığı da vurgulanmış.

TARİKAT İŞARETİ

Planda, Osmanlı külliyelerinin halkın ve öğrencilerin eğitim, öğretim ve dini ihtiyaçlarını karşıladığı, modern üniversite yerleşkelerine ilham verdiği de anlatılmış. 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla medreseler kapatıldığı için de üniversite öğrencilerinin barınma, yemek gibi ihtiyaçlarının giderilmesinde Cumhuriyet döneminde sorunlar yaşandığı vurgulanmış. Eğitim öğretimi birleştiren bu yasayı çıkaran Atatürk, bir asır sonra, üstü kapalı da olsa üniversite öğrencilerinin bugün yersiz yurtsuz kalmasından mesul tutulmuş. Cumhuriyet hükümetlerinin, bazı okulları yatılı hale getirip bir kısım medreselerin barınma yerlerinden yararlanarak sorunu hafifletmeye çalıştığı öne sürülerek sivil toplum adı altında tarikatlar işaret edilmiş.

AKLINIZ ALMAZ

Cumhuriyetin devrim yasaları Tevhid-i Tedrisat, Hilafetin Kaldırılması, Şeriye-i Evkaf Vekaleti’nin kapatılması ve 1928’deki Harf Devrimi’yle iddia edildiği gibi milletimiz bir gecede dilsiz, dinsiz, köksüz falan kalmadı. Tam tersine 1927’deki nüfus sayımı verileri ülkede erkeklerin yüzde 87.1’i, kadınların yüzde 96.3’ü ve nüfusun yüzde 91.4’ünün adını bile okuyup yazamadığını gösteriyor. Bu karanlık tablo Cumhuriyetin daha ilk yıllarında, Atatürk’ün isteğiyle başlatılan okuryazarlık seferberliğiyle aydınlandı. Üniversite öğrencilerinin, bırakın yatacak yatak bulamaması gibi trajikomik bir durumu, 95 yıl önce 1927’de bizzat Atatürk, üniversite reformu başlatıp 400 genci yurt dışına okumaya gönderdi.

DEVRİM YASALARI

60 yıldır tek işi üniversite gençliğini besleyip barındırmak olan Kredi Yurtlar Kurumu, yurt krizi çıkacağını bundan 5 yıl önce bildiği halde görmezden gelip ‘bile isteye’ üniversite gençliğini tarikat ve cemaat yurtlarına muhtaç hale getirdi. Yetmedi, bu yurtlara öğrenci barındırdıkları için son 9 ayda 174 milyon lira da üste para aktardı. Üniversite gençliği, yersiz yurtsuz ve çaresiz bırakılıp okuma idealleri suistimal edilerek, tarikat ve cemaatlerin zifiri karanlığına itiliyor. Cumhuriyetin devrim yasaları bu gerici zihniyetlere asla geçit vermeyeceği gibi Atatürkçü gençlik de bu gölge oyunlarına asla itibar etmez.