“Bir milletin felakete uğraması demek, o milletin hasta, hastalıklı olması demektir. Bu nedenle kurtuluş, toplumdaki hastalığı tespit ve tedavi etmekle elde edilir...”


Sözler, Dumlupınar Meydan Savaşı’nın kazanılıp, “Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir” emrinin verildiği dönemde Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylendi. Ancak, kurtuluş savaşı ile alakası yok!


Ya ne için söylendi? Türkiye Cumhuriyeti’ni asıl kurtaracak olan eğitim sistemi için...


Yaşananları, kısa sürede koşulan yolu anlatmaya bile gerek yok.


★★★


Atatürk’ün 1922 yılındaki ‘hastalık’ tespiti çok önemli...


99 yıl önce parmak basılan konu, yani toplumun hastalığı nüksetti! Hastayız, hem de çok...


Peki, bir toplumun ‘hasta’ olması nasıl bir şey?


Ensesine vur lokmasını al lafı bol bol söyleniyorsa o toplum gıcık olmuştur. Ki, doktorlara göre gıcık deyip geçmemelidir, bu şikayetin altında birçok neden yatabilir.


Biri ekmeğe talim ediyor, öbürü kuş sütü eksik ejder meyveli sofralarda oturuyorsa, bu insanların yaşadığı toplum mide fesatı hastalığına yakalanmıştır. Allah göstermesin tedavi edilmezse kansere kadar ilerleyebilir.


Bazıları belediye otobüsüne binerken bile harcayacağı parayı düşünüyor, bazıları da cuma namazına bile devletin emrine verdiği lüks araçlarla gidiyorsa bu iki kesimin yaşadığı toplumun bütün eklemleri gece gündüz sızlıyordur, iltihaplı romatizmal hastalığa yakalanmış olabilir.


Emeklisi aldığı üç otuz maaşı daha cebine koymadan, kira, kredi ve faturalara yatırıyorsa, bu emeklilerin yaşadığı toplum ‘kalp kırıklığı’ hastalığına yakalanmıştır. Dışardan bakınca hemen anlaşılmasa da içerde durum fenadır, tedavisi hayli zordur.


Birileri sadece ekmek alabileceği işi bulamazken, bazıları iki, üç, dört, on ve rekor on bir ayrı yerde çalışıp, on bir ayrı maaş alıyorsa bu dengesizliğin olduğu toplumun acilen entübe edilmesi gerekir. Birden çok şikayet olduğundan tanı için konsültasyona ihtiyaç vardır.


Türlü çeşitli, ballı kaymaklı maaşlar alan, bunlar ortaya saçılınca da hiçbirşey olmamış gibi yaşantısına devam edip, milletin gözünün içine bakanların bolca olduğu toplumların hastalığıdır, ‘hissizlik’ hastalığı denir. Hissizlik fena şeydir. Kalp nakli, göz nakli, çift kol nakli, hatta yüz nakli bile yapılıyor ama ‘his nakli’ henüz icat edilmedi. Kısacası, tedavisi yoktur!


★★★


Her gün yeni bir haber çıkıyor memleketi 20 yıldır yöneten AKP’den. Çifte maaş deyip geçiyoruz da, çifte yanlış yapıyoruz!


Birinci yanlış: Çifte maaş eskidi, bitti. Beşli, onbirli maaş demeli.


İkinci yanlış: Başta AKP’ye oy veren, çoluk çocuğu için gece gündüz çalışıp tek maaşa talim edenler olmak üzere çifte maaş olayına alışmamız!


Mesela 3 dönem AKP’de bu milletin vekilliğini yapan Fahrettin Poyraz. Milletin vekilliği işi bitince başka şanslı AKP’liler gibi Tarım Kredi Kooperatifler Birliği genel müdürlüğü koltuğuna oturdu. Emekli vekil maaşı da vardı. Alnının teri ile güzel güzel ‘çifte maaş’ alıyordu! Sonra, bir görevi ve bir maaşı daha, bir görevi bir maaşı daha derken 11 görevi, 11 de maaşı oldu.


Bu türden örneklerin arkasının bir türlü kesilmediği bir toplumda yaşayanlar olarak “Allah daha çok versin” dememiz bekleniyorsa, beklenmesin... Beklenmesi gereken ise başka bir hastalık olmalı...


Halk arasında iyi bilinir, ‘Gözün kalır, bi tarafın şişer’ hastalığı!


Hastalığı bilmeyenler için örnekle anlatayım.


Her ailede çekingen çocuklar vardır. Al yavrum, sen de ye demeden elini yiyeceğe uzatmaz. Öyle bir köşede bekler. İşte genellikle onların olduğu ortamda duyulur bu hastalık adı... Aile bayramda bir araya gelmiştir. Kahvaltı sofrasında ne Allah verdiyse vardır şükür. Evinde toplanılan aile büyüğünün eli lezzetli, pişileri pek ünlüdür. Bahçede uzun bir masa kurulmuş, bizim çekingen çocuk hariç herkes etrafında toplanmıştır. Pişiler sıcak sıcak yeneceğinden, piknik tüpü de bahçeye kurulmuş, üzerinde yağ dolu koca tavada pişiler cızır cızır, etrafa mis gibi kokular yayılmıştır. Birer ikişer kapışılırken pişiler, bizim çekingen arada kaynamıştır. Fakat, evin büyüğü eli lezzetlisinin gözünden kaçmaz bu durum, “Aaa oğlum sen de alsana, gözün kalır bi tarafın şişer sonra” der...


Oğlan kulak kabartır, annesinin gözüne bakar. Nedir ki bi tarafı şişmek? Annesi, ‘hastalık hastalık’ der oğluna.


★★★


Evet gerçekten mühim hastalıktır!


Memleketteki toplumsal hastalıklarımıza eklenen son hastalık da budur işte...


AKP çifte maaşlıları, üçlüleri, beşlileri, onluları ve dahi onbirli maaş alanları göre duya bi tarafımız fena şişiyor.


Koronavirüs’e aşı bulan modern tıp bu hastalığa karşı da bir silah bulur mutlaka. Aşısı bulununcaya kadar bilinen tek tedavisi var hastalığın... Milletin bi tarafını şişirip onu türlü hastalıkların kucağına atmadan hakça paylaşmayı sağlamak...


Tedavi edilmezse peki? Vallahi çok araştırdım, bunu kimse bilmiyor!