Ahmet Eşref Fakıbaba’nın AKP’den istifası ve İYİ Parti’ye geçişiyle birlikte Ankara’da seçim maratonu hız kazandı. “Yeni istifalar olur mu olmaz mı” tartışmaları sürerken, iktidar cenahında Fakıbaba için yapılan değerlendirme şöyle: “Kibirli bir tavırda. Zaten ruhen kopmuştu. Zor bir isimdir şimdi Sayın Akşener düşünsün.”

Ancak...

İktidar yetkililerinin unuttuğu, seçimlerin, “psikolojik-moral üstünlüğü” üzerine kurulu olduğu! Ayrıca yerel siyasette yaratılan imajın da önemli olduğunu söyleyelim!

Şimdi kulislere devam edelim...

İYİ Parti lideri Meral Akşener önce Turhan Çömez sonra da Fakıbaba açılımıyla daha çok “sokak siyaseti” yapacağı konusunda işaret vermiş oldu. Siyaseten tecrübeli bir isim, “Akşener, ekonomi politikalarında deneyimli ama halkın içinden gelmeyen akademisyenlerin karşılık bulamadığını, halka dokunan isimlerin karşılık bulduğunu gördü” değerlendirmesi yaptı. Meral Akşener’in son dönemde izlediği politika da sadece Cumhur-Millet İttifakı düzleminde değerlendirilmemeli.

Çünkü; “HDP’ye bakanlık verilebilir” tartışmasında net duruş sergileyen, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “başörtüsü” çıkışından sonra “Kapanan yaralar değil kanayan yaralar” açıklaması yapan ve mitinglerden ziyade esnaf ile buluşan Akşener’in, “merkez sağ-klasik Atatürk” söylemi karşılık bulmaya başladı. Bu durum özellikle Altılı Masa’nın lokomotifi CHP’yi yakından ilgilendiriyor.

Neden mi?

HDP-PKK sorunsalında “çıkış arayan” seçmen Akşener ve politikalarına kendisini daha yakın hissediyor. Daha da ileri gidelim: “PKK’ya karşı kimyasal silah kullanıldı” propagandasına CHP içinde de desteğin gelmesi ve bunun parti içinde sorun yaratması da klasik seçmenin duruşunu etkiliyor. Ve geçelim AKP’ye.

AKP’de gözler 28 Ekim’de


Dün sabah AKP içinde hâlâ etkili ve siyaseti iyi okuyan bir isim şu cümleyi kurdu bana: “Tayyip Bey’in 28 Ekim’de yapacağı açıklamalar önemli. Seçim Vizyon Belgesi’ndeki vurgular ve bu belgeyi hazırlayan isimlerden Cumhurbaşkanı danışmanı Ertan Aydın’ın varlığı kararsızları etkileyecek.”

Önce bu tespiti analiz etmeden önce bilgiyi verelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Ekim’de Ankara’da, AKP’nin seçim stratejisinin ilk adımı olan Seçim Vizyon Belgesi’ni açıklayacak. Programda “Türkiye Yüzyılı” vurgusu yapılacak. Cumhurbaşkanı danışmanı Ertan Aydın’ın başkanlığındaki ekibin, vizyon belgesi metnini tamamladığı belirtildi.

Şimdi analize geçelim:

AKP içinde uzun zamandır “güvenlikçi- özgürlükçü” kanat arasında “görüş ayrılıkları” olduğunu herkes biliyor. Ertan Aydın ismi burada öne çıkıyor. Aydın, AKP’nin eski Ankara Milletvekili ve Erdoğan’ın da 2012 yılında danışman kadrosundaydı. “Açılım-çözüm” sürecinde rol alan isimlerden biri! Gelinen noktada Ertan Aydın’ın, “özgürlükçü kanadı” rahatlatacak, kararsız ya da DEVA-Gelecek arasında bocalayanları etkileyecek bir çalışmanın içinde olduğu ifade ediliyor. Buna “güvenlikçilerin” ve “MHP’nin tavrı ne olur?” sorusuna da “Mutabakat sağlandı” bilgisini verelim.

NOT: Önümüzdeki günlerde HDP’yi yakından takip etmekte fayda var. Dün HDP Genel Başkanı Mithat Sancar’ın Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’ya verdiği röportajı okuyun: “Selahattin Demirtaş’la bizim aramızda fikir farklılıkları olabilir; bu doğru. Fakat aramızdaki temel ayrılık cezaevi duvarlarıdır. Demirtaş’ın asıl amacının parti politikalarına destek vermek olduğunu düşünüyorum.” Bu fikir ayrılıklarının ne olduğu da “Kandil-İmralı-Edirne-Ankara” denkleminde zaman içinde anlaşılır diyelim!