28 Şubat günü Ankara Bilkent Otel’de tarihi bir toplantı gerçekleşti. Toplantının tarihi olmasının birçok nedeni vardı. Siyasi yelpazenin çok farklı noktalarındaki altı partinin lideri, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” başlığı altında hazırlanan mutabakat metnini imzalamak için toplandı. Meslek örgütleri, barolar, kadın ve gençlik örgütleri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, işçi ve işveren örgütleri, siyasi partilerin yöneticileri ve tabii ki basın yayın mensupları toplantıya katıldı. Ben de davetliler arasındaydım ancak ne yazık ki programlarım nedeniyle katılamadım. Genel başkanlar tarafından imzalanan metnin hazırlık sürecinde CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin genel başkan yardımcıları yer aldı. Yaklaşık 4 ay süren çalışmaların ardından hazırlanan metin genel başkanlara sunuldu ve ardından 12 Şubat günü tertiplenen yemekte bir araya gelen genel başkanlar imza sürecinin yol haritasını belirlediler. Tüm bu süreci CHP adına yürüten kişi ise Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek oldu. Sayın Erkek ile birlikte 6 genel başkanın imzaladığı ortak mutabakat metnini konuştuk.

6 lider yarın bir kez daha buluşacak...


“FARKLILIKLAR ZENGİNLİĞİMİZ”

Altı farklı siyasi partinin çalışması ve uzlaşması zor olmadı mı’ diye sorduğumda net bir yanıt aldım: “Zorluğu kolaylaştıran ortak amaçtır. Elbette her partinin kendi dünya görüşü var. Ama temel ilkelerde uzlaştık. Çünkü amacımız ortak: Demokratik hukuk devleti. Türkiye 2017 yılında OHAL’de gerçekleştirilen referandumda yeni bir sisteme geçti. Ne var ki buna sistem bile diyemeyiz. Ülke, partili bir cumhurbaşkanının keyfi yönetiminde, yasama ve yargı yürütmenin tahakkümü altına sokuldu. Demokrasiye inanmış 6 parti olarak bu minvalde ortak amaçla bir araya geldiğimiz için herhangi bir zorluk yaşamadık. Bir de bu masanın etrafında toplanan siyasi partilerin, mutabakat metnimize yansıyan ortak bir bakışı da var: Farklılıklarımız zenginliğimizdir.”

“BİR KEZ BİLE SES YÜKSELMEDİ”

Herkesin kafasındaki soru: “Öneriler ortaya atıldığında hiç kıyasıya tartışmalar yaşandı mı?” CHP’li Erkek şu bilgileri verdi: “Bir kez bile ses yükselmedi. Elbette kimi maddeler üzerinde uzun uzun görüş alışverişinde bulunduğumuz oldu, olması beklendiği gibi. Önceden belirlenen gündem ile toplandığımız için bu konuda uzmanların görüşlerini de alarak toplantılara katıldık. Zaten partilerin hepsinin ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dair çalışmaları ve görüşleri olduğu için konuları ele almakta zorlanmadık. Birkaç kritik noktada genel başkanlarımızın ve parti yönetimlerimizin görüşünü almak için ertelediğimiz maddeler oldu. Ancak hepsinde uzlaştık.”

“BU BİR ANAYASA METNİ DEĞİL”

Şimdi gelelim can alıcı tartışmaya! “Atatürk, laiklik, 1921 ve 1961 anayasaları” konularında ciddi eleştiriler yazıldı, çizildi. Erkek, “Bazı değerlendirmelerde, metinde Atatürk’ün, laikliğin olmadığı, 1921 Anayasası’na atfın maksatlı olduğu, 1961 Anayasası’na ise olumsuz bakıldığı biçiminde eleştiriler vardı. Bunlar doğru mu?” soruma şu yanıtı verdi: “Öncelikle şunu belirteyim. Biz bir anayasa metni yazmadık. Hatta biz hukuki bir metin de yazmadık. Zaten yazamayız da. Toplumsal mutabakat, katılımcılık, ortak paydalar diyen bizken, sadece 6 partinin oturduğu masada anayasa yazmayız, yazamayız. Anlayışımıza ters.”

ATATÜRK VE LAİKLİK TARTIŞMASI

“Atatürk yok” eleştirisi karşısında Muharrem Erkek tonlamasını yükseltti: “Bunu diyenlere şaşırıyorum. Kitapçığımız değişmez önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözü ve imzasıyla başlıyor. İlk sayfada bu var. Laiklik güçlü biçimde vurgulandı ve ‘laik hukuk devlet’ ifadesiyle yer aldı. Demokratik laik hukuk devletini çoğulcu toplumun temeli sayan bir anlayış, laikliği yok sayar mı? Metinde aynen şöyle yazıyor: ‘Din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alan demokratik laik hukuk devleti çoğulcu toplum düzeninin temelidir.’ 1921 Anayasası’na yapılan atfı çeşitli yerlere çekenler oldu. Kimsenin bir yere çekmesine gerek yok. İlk maddesi nedir bu anayasanın: ‘Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir.’ İşte bizim temel dayanak noktamız budur. Başka bir yoruma ihtiyaç yok. Üstelik bu maddeyi bizzat Mustafa Kemal Atatürk yazmıştır. Mutabakat metnimize de bu görüş hakimdir.”

“Siyasi tarihimizdeki en ilerici anayasa 1961 Anayasası’dır”


Muharrem Erkek, “Türkiye’de siyasi güç merkezi TBMM olacak. Demokratik hukuk devletini kuracağız. Cumhuriyetimizi, ikinci yüzyılının hemen başında demokrasiyle taçlandıracağız” dedi.


CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, 1961 Anayasası’yla ilgili de çarpıcı değerlendirmeler yaptı: “Siyasi tarihimizdeki en ilerici, en demokrat anayasa 1961 Anayasası’dır. Bu anayasa, Devlet Planlama Teşkilatı, Anayasa Mahkemesi gibi meydana getirdiği kurum ve kuruluşlar, temel hak ve özgürlükler, siyasal haklar ve daha pek çok açıdan çok önemli düzenlemeleri içerir. Bunlar reddedilemez. Ne var ki bizim ele aldığımız kısım, bu anayasanın da bir askeri darbe sonrası yapılmış olmasıdır. Bu ülkede toplumsal mutabakatla, katılımcılıkla ve siyasi partilerin öncülüğünde bir anayasa yapılamaz mı? Elbette yapılır. Bizler, günümüz evrensel demokrasinin koşullarına da uygun biçimde 1961’den daha ilerici bir anayasa yapabiliriz. Bakın, CHP olarak seçimden hemen sonra, bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde Stratejik Planlama Teşkilatı kurmayı vadediyoruz. Mutabakat metnimizde Anayasa Mahkemesi’nin güçlendirilmesi var. Daha pek çok örnek sayabilirim. Bunlar 1961 Anayasası temelli kurumlardır. Biz 1961’in bu özelliklerini nasıl görmezden geliriz? Amacımız dünü yok saymadan, bugünden güç alarak yarını daha iyi noktalara taşımak. Yarının Türkiye’sini inşa etmek.”

Ortak mutabakat metninde neler var?


■ Seçim barajı yüzde 3 olacak.
■ Yurtdışı seçim çevresi oluşturulacak.
■ Yüzde 1 oy olan siyasi parti Hazine yardımından yararlanacak.
■ TBMM’nin denetim yolları güçlendirilecek.
■ ‘Bütçe hakkının devredilemezliği ilkesi’ hakim kılınacak. TBMM’de başkanlığını ana muhalefet partisinden bir üyenin yapacağı Kesin Hesap Komisyonu kurulacak.
■ Cumhurbaşkanı ile Meclis’in görev süreleri ayrılacak, cumhurbaşkanı bir defalığına 7 yıl süreyle seçilecek.
■ Hükümeti kurma görevi cumhurbaşkanı tarafından en çok milletvekiline sahip partiden başlamak üzere sırayla verilecek.
■ Hükümetin kurulmasında basit çoğunluğun, düşürülmesinde üye tamsayısının salt çoğunluğunun aranması sağlanacak.
■ Yapıcı/Kurucu Güvensizlik Oyu ile yeni hükümetin kurulması güvence altına alınmadan mevcut hükümetin düşürülmesi mümkün olmayacak.
■ OHAL ilan yetkisi cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacak bakanlar kuruluna (TBMM onayı şartıyla) ait olacak. OHAL Kararnamesi yetkisi kaldırılacak. OHAL Kanunu yeniden düzenlenecek.
■ Yerel yönetimde katılımcı demokrasi sağlanacak. Kayyum uygulamalarına son verilerek seçilmişlerin yargı kararı olmadıkça görevden alınamaması temel olacak.
■ Hakimler ve Savcılar Kurulu ayrılacak. Hakimler Kurulunda Adalet Bakanı ve Bakan Müsteşarı yer almayacak.
■ YÖK kaldırılacak ve üniversitelerin idari, mali ve bilimsel özerkliği sağlanacak.
Kamuya alımda liyakat esas olacak. Mülakat kaldırılacak. Zorunlu olduğu durumlarda mülakat kayda alınacak.
■ Siyasi Etik Kanunu çıkarılacak.