İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ekim 2019’da Avrupa Konseyi’nde yapılan “Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi”nde konuşurken yerel seçimlerde karşılaştığı zorluklara dikkat çekmişt, AK Parti iktidarını eleştirmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 4 Kasım 2019 günü yaptığı konuşmada İmamoğlu’nun bu açıklamalarını kastederek şöyle konuştu:

“Avrupa Parlamentosu’na gidip Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek.”

Soylu’nun bu açıklamaları aynı gün Ekrem İmamoğlu’na soruldu. İmamoğlu’nun yanıtı şöyle oldu:

“Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır.”

Soylu ile İmamoğlu arasındaki bu atışmadan ilginç bir sonuç çıktı.

İstanbul seçimini yok yere iptal eden Yüksek Seçim Kurulu’nun üyeleri de Soylu için söylendiği halde “ahmak” sözcüğünü üzerlerine alınıp İmamoğlu’na hakaret davası açtı.

(YSK’yla ilgili detayı yazarken aklıma ünlü Stalin fıkrası geldi:

“Bir sarhoş Kremlin’in duvarlarının dibinde “Kahrolsun diktatör” diye bağırıyormuş. İki polis koluna girmiş ve kendisini Stalin’in huzuruna çıkarıp, “Efendim size diktatör diyor” demiş. Stalin sarhoşa neden öyle dediğini sorunca sarhoş, “Ben size değil savaşta olduğumuz Almanya’nın lideri Hitler’e diktatör dedim” karşılığını vermiş. Stalin, “her diktatör dendiğinde aklınıza ben mi geliyorum” diyerek sarhoşu kendisine getiren polislerin tutuklanması talimatı vermiş.”)

★★★

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “Ahmak” sözcüğünün bir sıfat olduğu vurgulanıyor ve anlamı şöyle açıklanıyor:

“Aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan, zekâsı pek gelişmemiş, aptal, bön, budala (kimse).”

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, binlerce “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasından birinde “ahmak” sözcüğünü hakaret olarak kabul etmiş.

Anadolu Adliyesi’ndeki 7 Asliye Ceza Mahkemesi de YSK üyelerinin açtığı davada, İmamoğlu’nu suçlu bularak hem 2 yıl 7 ay hapis cezası, hem siyasetten men cezası verdi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Polonya’ya karşı açılan bir davada “ahmak” sözcüğünün hakaret olarak kabul edilmesini haklı bulmuş. Ancak söz konusu davada ceza, “para cezası” olarak belirlenmiş.

İmamoğlu, hakkında para cezası değil de hapis ve siyasetten men cezası verilmesi, AİHM içtihatlarına da aykırı bulunuyor.

★★★

Kararla ilgili muhalefetin tepkisini gördük.

Peki iktidar ne düşünüyordu?

Biri bakan, biri Genel Başkan Yardımcısı olmak üzere çok sayıda AK Parti’liyle konuştum. Hepsi şok içindeydi. Kararın morallerini bozduğunu açık açık söylüyorlardı.

Başta “Timsah gözyaşı döküyorlar” diye düşündüm. Ancak gerekçelerini dinledikçe ciddi olduklarını anladım. Konuştuğum iktidar mensupları İmamoğlu’yla ilgili kararı şu gerekçelerle eleştiriyorlar:

- Hedef İmamoğlu’nun adaylığının önünü kesmekse bu mümkün değil. Daha İstinaf ve Yargıtay aşamaları var. Temyiz takvimi, bekleme, savunma süreleri hesaba katıldığında İmamoğlu’na seçim öncesinde yasak gelmesi imkânsız.

- Sadece tazminatla geçiştirilecek sıradan bir hakaret davasından hapis ve siyaset yasağı kararı çıkarılması, hukuken izah edilemez. Bu karar sadece (Karadeniz gezisinden bu yana parti içinde dahi mevzi kaybeden) İmamoğlu’nun değil, bütün muhalefetin eline büyük koz verdi.

- İktidar psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş oy kaybını durdurmuş, hatta oylarını artırmaya başlamıştı. Mahkeme kararıyla yaratılan mağduriyet, “AK Parti hakkıyla alamayacağı seçimi bu yollara başvurarak almak istiyor” algısı yarattı. Bu da oy kaybını ve çıkışı durduracak bir gelişme.

- Karar, muhalefetin yeniden birleşmesini ve canlanmasını sağladı.

- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan rakip olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu bekliyor, hazırlıklarını buna göre yapıyordu. Bu gelişme İmamoğlu ve Akşener’i yeniden yükseltti. Karar Erdoğan’ın oyun planını bozabilir.

★★★

Tablo ortada. Ortada büyük bir haksızlık var. Millet 24 Haziran 2019’da benzer bir haksızlığın cezasını nasıl kestiyse, 2023 seçimlerinde de bu olayda kimin “ahmak” olduğunu gösterecektir.