Şarkıcı Gülşen’in imam hatip liselilerle ilgili şakası nedeniyle tutuklanmasını eleştirdiğim “Bir Giyotininiz Eksik!” başlıklı yazıma okuyuculardan çok fazla mesaj aldım.

- Bir çoğunun “Gülşen’in şakası kabul edilemez ama özür diledi, tutuklanması doğru değil” görüşüne katıldığını gördüm. Doğrusu bu beni mutlu etti.

- Bir grup okuyucum da iktidarın Gülşen’le ilgili gündemi kasten yarattığı kanaatinde ve bu yeni gündem sayesinde hem vatandaşın gerçek sorunlarının perdelendiğini hem de bu gündemin yaratacağı dini duygular üzerinden iktidarın kendi muhafazakâr tabanını yeniden birleştirmeye çalıştığını savunuyor.  Söz konusu okurlarımız “bu tuzağa düşmeyin” uyarısında bulunuyor. Bu yaklaşımın da mantıklı olduğunu söylemek zorundayım ama sırf ekonomik krizin etkileri unutulmasın diye hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan bir tutuklamaya da sessiz kalmamak gerektiği kanaatindeyim. İki konuyu da aynı anda gündemde tutmak mümkün.

- Üçüncü grup ise başta imam hatip mezunları olmak üzere muhafazakâr okurlardan oluşuyor. Yazımdaki “ruhban sınıfı yarattılar” tespitime katılmadıklarını söyleyen bu gruba göre imam hatiplilere karşı yapılan bu espri, 28 Şubat zihniyetini yansıtıyormuş.

Doğrusunu isterseniz 28 Şubat döneminde imam hatip liselerinde okuyanların kendilerine yönelik haksızlıklara karşı yürüttüğü varoluş mücadelesine destek vermiş ve katsayı uygulamasına karşı çıkmış biriyim.

O yüzden bu eleştiriyi ciddiye aldım ve üzerinde çok düşündüm. Çevremdeki insanlarla konuştum ve sonunda yazıma yönelik bu çerçeveden yapılan eleştirilere katılmadığıma karar verdim. Neden katılmadığımı açıklayayım:

İmam hatip liseleri, neticede bir okul türü.

Tıpkı öğretmen liseleri, Anadolu liseleri, mesleki teknik liseler ve düz liseler gibi...

Şöyle bir şey düşünün:

Gülşen aynı espriyi meslek liseliler için yapsaydı ne olurdu?

Meslek liseliler sosyal medya başta olmak üzere birçok mecradan yoğun tepki gösterirdi. Örgütlü oldukları bir sivil toplum kuruluşu varsa onlar da tepki gösterir ve kampanyalar düzenleyip Gülşen’in özür dilemesini isterdi. Gülşen de içten bir özür dilerdi, mesele kapanırdı.

Aynı şey Anadolu liseleri, öğretmen liseler, düz liseler için de geçerli...

Gülşen’in “Bu arkadaşın bu özelliği düz liseli olmasından geliyor” dediğini varsaysanıza...

Ancak aynı şakayı imam hatip liseleri için yapınca iş sadece tepki göstermekle özür diletmekle kalmıyor. İş tutuklamaya kadar varıyor. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçlaması yöneltilebiliyor.

Meslek liseliler, düz liseliler için yapıldığında “kötü bir şaka” olarak görülüp özür diletmekle, tepki göstermekle geçiştirilen bir durum, imam hatipler söz konusu olunca mı halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama oluyor?

Bu kararı verenler, destekleyenler imam hatip liselerinin kutsal yerler olduğunu mu düşünüyorlar?

İmam hatip lisesine giden öğrencileri, diğer liselere giden öğrencilerden daha mı “dokunulmaz” buluyorlar.

İmam hatip liseleri, Milli Eğitim sistemi içinde Anadolu liseleri, öğretmen liseleri, düz liseler gibi sadece bir okul türüdür, o kadar!

İmam hatip liseliler diğer bütün liselerin öğrencilerinden üstün ve dokunulmaz tutuluyorsa, kimse kusura bakmasın bunun adı “ruhban sınıfı” yaratmaktır ve bu gruba ayrıcalıklar ve dokunulmazlıklar atfetmek hukuk devletiyle bağdaşmamaktadır.

Ayrıca bizim eleştirdiğimiz başka bir nokta daha var: Kötü bir şaka yüzünden “tutuklama” yoluna gidilmesi hukuk devleti ilkeleri açısından orantısız bir tedbirdir.

Sevgili muhafazakâr okurlarımdan ve karar vericilerden olaya bir de bu açıdan bakmalarını bekliyorum.

Bakış açılarını değiştirebilirlerse, söylediklerine öfkelenip kızsalar da Gülşen’in cezaevinde olmasına karşı çıkacaklardır.