Yaşanan savaş, Ukrayna ile Rusya arasında değil, ABD/NATO ile Rusya arasındadır. İkinci Dünya Harbi’nden sonra iki kutuplu bir dünya oluşmuştu. Bir tarafta “kapitalist” Amerika Birleşik Devletleri ve ortakları (NATO diye okuyun) diğer tarafta “komünist” Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve uyduları (Varşova Paktı diye okuyun) vardı. Bunlar dünyanın yeni güç merkezleriydi. Rusya ve uyduları,  ABD ve saz arkadaşlarına göre daha düşük kültür düzeyindeydi. (Sırası gelmişken, burada kullandığım “kültür” kelimesinin “müzik, edebiyat, güzel sanatlar” kümesinden çok daha fazlasını kapsadığını vurgulamak isterim. Ben, kültür sözcüğünü sosyal antropoloji bağlamında kullanıyorum.) En yalın tanımıyla kültür “üretim becerisi” demektir. Üstelik Rusya, kendisini ve uydularını, komünizm gibi gayritabii (insan yapması) bir sistemle geliştirmek emelindeydi. Neticede yüksek kültür, düşük kültürü yendi. Rusya da (dünya devi Çin gibi) insan yapması olmayan, doğal ekonomik sisteme (kapitalizme) geçti.

FUKUYAMA: TARİH BİTTİ (THE END OF HISTORY)

Rusya’nın da kapitalist olması, Fukuyama’nın 1992’de öngördüğü gibi tarihin bitip bir bakıma dünya barışının kurulacağı anlamına gelmiyordu. Benzer siyasi rejimler arasında harp çıkmaz tezi doğru olsaydı, komünizm çıkıncaya kadar dünyada hiç savaş olmaması gerekirdi. Avrupa Birliği’nin iki kurucusu Almanya ve Fransa I. ve II. Cihan Harplerinde birbirinin gözünü oymuştur. Komünizmin çökmesini fırsat bilen ABD,  tabiri caizse “Rusya’yı ufalama” stratejisi uygulamaya başladı. Bunu da “NATO’yu doğuya doğru genişletme” projesiyle hayata geçirdi. ABD, Asya’da ve Ortadoğu’da giriştiği sıcak savaşlarda çuvallamasına rağmen, Rusya’nın kolunu bacağını keserek, köşeye sıkıştırma projesinde büyük çapta başarılı oldu. Son hamlesi de eskiden Rusya’nın ayrılamaz parçası olan Ukrayna’yı kendi safına çekmekti. Putin, buna razı olmayacağını ve NATO üyesi olamadan Ukrayna’yı “enkaz” haline getireceğini (kullandığı Rusça sözcüğün İngilizcesi “wreck”tir) ta 2014’de ABD yanlılarının iktidara geldiği devrimden sonra açıkça söylemişti.

MASUM DEĞİLİZ HİÇBİRİMİZ

ABD, Rusya’yı kuşatıp elini kolunu bağlama politikasından hiç vazgeçmedi. Bir aralık Putin, NATO’yu bu kadar genişletmek istiyorsanız bizi de alın diye espri yaptı. Rusya, bu yayılmayı Gürcistan’da engelledi. Ukrayna’nın doğusunu özerk hale getirdi ve Kırım’ı ilhak etti. ABD bu gelişmelere bozuldu. Üstelik Rusya, petrol ve doğalgazı sayesinde AB ülkelerinin vazgeçilmez ortağı haline gelmişti. Çin’le arası iyiydi. Cari işlemler fazlası veriyordu. 600 milyar dolar rezerv biriktirmişti. ABD, daha fazla gecikmeden Rusya’nın güçlenmesini durdurma kararı aldı. Bu arada Ukraynalıların çoğunluğu, “Rusluk”tan kopup tam Avrupalı olmak ister hale gelmişti. Rusya, Ukraynalıların bu tercihine saygı duymadı. İlişkiler gerginleşti. ABD için bu bir fırsattı. “Ukrayna NATO’ya girmeli” kampanyası başlattı. Bunun, Putin’i çıldırtacağını ve 2014’de açıkça söylediği gibi Ukrayna’yı enkaz haline getireceğini biliyordu. “Olsun, Rusya’nın başı belaya girsin ve gücü kırılsın da isterse Ukrayna enkaz haline gelsin” dedi.  Ukrayna halkına hiç acımadı. Onları Ruslarla çatışmaya itti. Berat Bey’in dediği gibi “At izi, it izine karıştı. Hak ile bâtılı ayırt etmek zorlaştı.”  Mevlam ülkemizi ve milletimizi korusun.

Son söz: Savaş gelmiş cihane, boru hattı bahane.