Sevgili okurlarım, Meclis’teki bütçe görüşmelerinin sona ermesine sadece birkaç gün kaldı.

Bitecek ve AKP-MHP ortaklığı tarafından onaylandıktan sonra 1 Ocak gününden başlayarak yürürlüğe girecek.

Muhalefet milletvekilleri her zaman olduğu gibi bu son görüşmelerde de dil döktü.

Bir sürü pislik, hukuksuzluk, yolsuzluk ve yüzsüzlük, belgeleriyle birlikte ortaya serildi ama kim takar...

O konuşmalar, o eleştiriler sadece tutanaklarda kaldı ve her şey o kadarla bitti!

★★★

Yeni sisteme göre Türkiye’de her şeyin sorumlusu sadece bir kişi...

Cumhurbaşkanı.

Bütün kararları o veriyor.

Şahsım devleti!

Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine sahip.

Devletteki bütün kritik ve üst düzey atamaları yapan da kendisi.

Devlette ve ülke yönetiminde ona haber verilmeden bir tek iş bile yapılması mümkün değil.

Hükümet üyesi olan Bakan Bey’ler ve Hanım’lar derseniz, Recep Tayyip’ten habersiz adım atmaları ya da konuşmaları da söz konusu değil.

★★★

Balıkçıların parasal bir sorunu varmış, ilgili bakan bir süre önce açıkladı:

“Sayın cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda balıkçılara ucuz kredi verilmesine karar verilmiştir!”

Daha önce de değinmiştim, İstanbul’da Balıklı Rum Hastanesi’nde yangın çıkmıştı. Televizyonlarda canlı yayında izliyorduk. Binalar cayır cayır yanarken Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın açıklama yaptı:

“Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangına itfaiye tarafından müdahale edilmektedir.”

İtfaiye ve hastane personeli içeride kalan yaşlıları ve hastaları kurtarmak için yoğun çaba harcıyordu.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü bir açıklama daha yaptı:

“Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda, içeride mahsur kalan yaşlıların ve hastaların kurtarılması faaliyeti hızla sürdürülmektedir.”

Her yerde ve her şeyde cumhurbaşkanı, onun emirleri, istekleri ve kararları var.

Yeni sistem işte böyle!

★★★

Şimdi yine gelelim bütçe görüşmelerine...

Dün Meclis’te cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülüyordu ve beyefendi yine yoktu. Onun yerine yine yardımcısı Fuat Oktay kürsüde idi.

Nasıl iştir bu, nasıl iştir?

Sen memleketteki bütün yetkileri ‘tek adam’ olarak elinde toplamışsın...

Neredeyse ‘astığı astık, kestiği kestik’ duruma gelmişsin.

Karışmadığın, yetkili olmadığın bir tek konu bile yok.

Gerektiğinde çeşitli kesimlere, hatta yurt dışına bile posta koyuyorsun, enflasyonu bile polisiye önlemlerle düşüreceğini düşünüyorsun!

Ama cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken bile zahmet edip Meclis’e gelemiyorsun.

★★★

Nedeni belli...

Gelip bütçesini savunsa zor durumda kalacak.

Yapılan eleştirilerin altından kalkamayacak.

Laf atmalar sinirini bozacak.

Yapacağı konuşma, eleştirilere vermesi gereken yanıtlar havaya uçup gidecek, muhalefetin eleştirileri gündemin birinci sırasında yer bulacak.

★★★

Yani bir cumhurbaşkanı düşünün ki ne kendi bütçesinde konuşabiliyor, ne de bütçenin genelinde...

Açılışta bulunmadı, kapanışta da bulunmayacak.

Peki bu konuda yasal bir engel mi var?

Hayır, hiçbir engel yok.

Kendi keyfine göre karar veriyor da, bir anlamda “Er meydanından kaçmış oluyor.”

Kendi bütçesini bile savunamayan bir cumhurbaşkanı!..

★★★

Sevgili okurlarım, bana soracak olursanız Recep Tayyip’in bütçe konuşmalarında bulunmamasının çok önemli bir gerekçesi var.

Mutlaka dikkatinizi çekmiştir...

Yapması gereken konuşmalar biraz uzunca ise irticalen konuşamıyor, adına prompter denilen önündeki elektronik aygıttan (başkalarının yazmış olduğu metinleri) okuyor...

Çünkü haklı olarak yorgun.

A’dan Z’ye her şeyin sorumluluğunu üzerine almış ama bu terazi bu ağırlığı, bu yükü artık çekmiyor.

Sadece söyleşi programlarına (soru-yanıt programlarına) rahat çıkıyor, daha ılımlı konuşuyor çünkü amigoların ellerine önceden tutuşturulan danışıklı soruların nereden ve nasıl geleceğini önceden biliyor.

★★★

Sadece bu da değil...

Bütçeyle ilgili bir şeyler söylemek istese, (alışkanlığı nedeniyle) önündeki prompter aygıtından okuması gerekecek.

Fakat o aygıtın görülmesini istemiyor!

Dikkat ederseniz, canlı yayınlarda o aygıt hiç görüntüye gelmiyor çünkü çekim yapan kamera görevlileri tembihli.

O aygıt yayında görülmeyecek...

Zaten görülse bile çoğu insanımız onun ne olduğunu anlayamaz.

Bir önemli husus daha var.

Meclis kürsüsüne prompter ile çıkıp oradan okumaya başlaması büyük tepki yaratır.

Bu durumda en iyisi sayın beyefendinin cumhurbaşkanlığı bütçesinde bile Meclis’e uğramaması, söylenecek her şeyi yardımcısına bırakmasıdır!

Kendince en isabetli bir karar!