Kim ne derse desin Türkiye başarılı bir Rusya-Ukrayna politikası izledi. Savaşan iki taraf için de dengeyi bozmadı. Son haftalara kadar gayet iyi gitti.

Bizim Dışişleri için alışılmadık bir performans sergilendi. Taa ki ülkede döviz bitene kadar... Onda da Dışişleri’nin suçu yok. Parayı harcayan saray...

★★★

Putin her ne kadar Ukrayna’ya girmeye çalışmak gibi bir saçmalığa imza atsa da tilki gibi adam... Ülkesini uzun yıllar sürecek bir sefalete sürükledi. Bakalım toparlayabilecek mi?

Tek bir kişinin ülkeyi yönetmesi sırf bu örnek gösterilerek bile engel olunması gereken bir gerçek. Göreceksiniz Rusya dünyanın en çok petrol ve doğalgaz satan ülkesi olmasına karşın vatandaşları her geçen gün daha da fakirleşecek.

★★★

Bize dönersek... Gerek kredi derecelendirme kuruluşu notlarımız gerekse CDS primlerimiz nedeniyle Türkiye yurt dışından kaynak bulmakta oldukça zorlanıyor. Oysa bizim çok ciddi miktarda dövize ihtiyacımız var.

Rusya yediği ambargolardan kurtulmak için Türkiye’yi çıkış kapısı olarak kullanmak istedi ve milyarlarca dolar gönderdi. Doğrusu bu durum bizim de işimize geldi.

★★★

Haliyle dünyada uçan kuştan haberi olan ABD’nin kulağına gitti. Başlangıçta Çin-Tayvan gerilimine odaklanması nedeniyle fazla da ses etmedi.

İşlerin farklı noktaya gitmeye başladığını anladığı anda ABD Hazine Yönetimi, Türkiye’nin kara para aklama merkezi olmaması ve Rusya yaptırımlarının delinmesine olanak sağlanmaması yönünde uyardı.

★★★

Ardından ikinci uyarı geldi. Nihayetinde Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği resmi bir mektup göndererek Türk iş insanlarına örtülü tehdit ve uyarılarda bulundu.

Nitekim ABD medyasına sızdırılan mektup ABD’nin önde gelen gazete ve televizyonlarında yayınlandı.

★★★

Filmlerde illa görmüşsünüzdür. Amerika’da bu basına mektup sızdırma olayı gelenekseldir. Eyleme geçmeden önce yapılan bir ritüel gibidir.

Mektupta, “ABD tarafından yaptırım uygulanan kişilere maddi destek sağlayan kişi ve kuruluşlar, yaptırım riski altındadır. Türkiye bankaları, yaptırım uygulanan Rusya bankalarıyla, aynen ABD bankalarıyla olduğu gibi ilişki kuramazlar” yazıyordu.

★★★

Muhatabı Türkiye Devleti olması gereken Amerika’nın, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı kale almayıp direkt şirketlere yaptığı bu uyarının birçok anlamı vardı.

Nitekim Nebati bir süre sonra çıkıp sosyal medya üzerinden tweet atarak “iş dünyasının endişe etmesine gerek yok” mesajını paylaştı. Kimin endişe etmesi gerektiğini söylemedi. Erdoğan zaten o topa hiç girmedi.

★★★

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Halkbank davasının gündemden düşmesi, S-400 yaptırımlarının dondurulması tehlikenin sona geldiği anlamına gelmiyor. Ülkede var olan döviz kıtlığı bizi mecburen çizgi dışına çıkartıyor.

Şirketler kendi başlarının çaresine baksınlar, önlemlerini alsınlar. İki gün sonra “bana mı sordunuz” derler ortada kalırlar... Daha önce demişlikleri var!