Özgürlüğü istemek, özünde yürek işidir, cesaret gerektirir, meydan okur, egemene başkaldırır.

Yalana kafa tutar.

Korkuyu alt eder.

Gizleneni bulur.

Saklananı açık eder.

Prof. Veysel Ulusoy ve arkadaşları, hem yalana kafa tutan, hem korkuyu alt eden, hem gizlenene, saklanana projektör ışığı olan yürekli adımı attılar. ENAGrup (Enflasyon Araştırma Grubu) adlı bir ekip kurdular. Kaç kişiler, bilmiyorum ama çoğunluğu üniversite öğretim üyesi olan bu aydın insanlar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) iktidarın “makam koltuğu ikramı” altında ezilerek bağımsızlığını yitirdiğini gördüler. Aylık, yıllık enflasyon hesaplarının, gizleme, saklama, hile katma, yalan sokuşturma yoluyla düşük tutulduğunu ispatlamaya karar verdiler.

★★★

30 milyon çalışan.

13 milyon emekli var.

Bunların ücret, maaş ya da aylıklarındaki artış TÜİK’in hesaplayıp sunduğu “yıllık enflasyon rakamına göre” yapılıyor. Ve iktidar sözcüsü ya da ilgili bakan veya Cumhurbaşkanı, her ücret zammı yapıldığında; “işçimize-çalışanımıza-emeklimize yıllık enflasyonun üzerinde artış yaptık, onları hayat pahalılığı altında ezdirmedik” diyor.

Cesarete ihtiyaç vardı.

Biri çıkmalıydı ve cesarete ihtiyacı olan topluma o cesareti verebilmek için doğruyu bağırarak söylemesi gerekiyordu. Prof. Veysel Ulusoy ve arkadaşları, cesarete ihtiyacı olan topluma gerçeği bağırarak duyurdular.

Gizlenen ortaya çıktı.

Yalan, suç üstünde yakalandı. Gerçek yıllık enflasyonunun TÜİK’in bulup açıkladığı gibi yüzde 73.5 değil yüzde 160.7 olduğunu toplum gördü.

Halk!

TÜİK’e inanmadı.

ENAGrup’a inandı.

İşçiler, yalan söylüyorsun diye bağırarak geçen hafta TÜİK binası önünde protesto gösterisi yaptılar.

★★★

TÜİK, hesapladığı kendi enflasyon rakamının doğru olduğunu halka inandıracak her imkana sahipti. Cumhurbaşkanı, ilgili bakanlar, iktidar destekçisi TV’ler, gazeteler, sosyal medyası TÜİK’in arkasındaydı. Enflasyon rakamı gerçeği yansıtıyor, içinde hiç yalan, hile, çarpıtma, istatistik oyunu taşımıyorsa kim ne diyebilirdi? TÜİK, doğru hesaplıyor olsaydı, ENAGrup’a kimse inanmazdı.

Tersini yaptılar.

TÜİK’in karşısında gerçek enflasyonu bulup açıklayan ENAGrup’a karalama, çürütme, devlet gücünü kullanarak sindirme, korkutma, geri adım attırma karanlık yolunu seçtiler... Önce TÜİK, yargı yoluyla ENAGrup’u susturmayı denedi. Sonra da Prof. Veysel Ulusoy’a ders verdiği Yeditepe Üniversitesi üzerinden soruşturma girişimi geldi.

Bir üniversite!

Araştırma yapar.

Gerçeği bulur.

Üniversite öğretim üyesi akademisyenler tarikat müridi, cemaat üyeleri değiller; neyi araştırıp, neyi araştırmayacağına özgürce karar verirler. Yaptıkları araştırmanın sonunda buldukları gerçeği toplumla hiçbir baskıya boyun eğmeden özgürce paylaşırlar.

Akademisyen aydındır!

Toplumu yüreklendirir.

★★★

Yeditepe Üniversitesi, onun sahibi olan Vakıf, vakfın varsa bir başkanı, mütevelli heyeti, rektörü, dekanları iktidardan çok büyük baskı görmüş olmalı ki, “üniversite özgürce araştırma yapabilmektir ve bulduğu bilimsel gerçeği toplumla paylaşmaktır” diyemedi. Prof. Veysel Ulusoy’u “niçin ENAGrubu kurdun, niçin gerçek enflasyonu ölçüp topluma açıklamayı görev yaptın, üniversitenin binasını ve odalarını araştırma yapmak için niçin kullandın” diye sorguya çekmeye çağırdı.

Bir örnek var.

Altın bir örnek.

500 günü geçti.

Yılmıyorlar.

Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencileri ile hocaları, atamayla gelen rektörün giriş kapısı önünde her gün sırtlarını dönerek kınama duruşu yapıyor ve “özgür üniversite ile özgür akademisyenin önemini” Yeditepe Üniversitesi’ne de anlatmaya uğraşıyorlar.

Boğaziçi altın örnek!

Yeditepe ne...!