Anıtkabir 10 Kasım günü halkın sevgisi ile dolup taştı. Büyükler, küçükler tüm Türkiye, Atatürk’ü saygıyla andılar. Aynı saygıyı gösterdiğini anlatmak için Cumhurbaşkanı, yardımcıları, bakanları, Meclis Başkanı, ve Anıtkabir’deki törenlerin ulusun onuruna yakışır yapılmasından sorumlu Milli Savunma Bakanı oradaydılar.

Saat 9’u 5 geçiyordu.

Bir bağırtı başladı.

Yan yana, kol kola, omuz omuza kenetlenmişler. Hepsi de genç insanlar. Kızlar türban giymiş. Erkekler ellerini 4 parmak bitiştirip baş parmağı avuç içine çekerek havaya kaldırmışlar.

Bağırıyorlar:

“Her yer Tayyip...

“Her yer Erdoğan...”

Atatürk’e kin ve nefret dolu oldukları için özel olarak bu günü seçtiler. Saygı duruşu yapmaya değil “seni anmıyoruz, seni tanımıyoruz, seni sevmiyoruz” demek için ve “Biz Erdoğan’ı kullanarak senin kurduğun cumhuriyeti dönüştürmek istiyoruz...” diye ilan etmeye geliyorlar.

★★★

Bunlar kim?

Kim örgütlüyor?

Kim getiriyor?

Her 10 Kasım’da, her 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, her 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda törenler sırasında bu topluluk; “Her yer Tayyip...” bağırtısıyla haber oluyorlar.

Terbiyesizlik.

Soysuzluk.

Çok çirkin.

AKP gibi meydanları bilen, kitleleri hareket geçirip yönetmesini ve eylem içinde eğitmesini beceren bir parti ve onun lideri olarak Tayyip Erdoğan’ın bu çirkin, soysuz, saygısız bağırtının yapılacağından haberinin olmaması mümkün mü? Meydanlara, törenlere, salonlara, açık ve kapalı mekanlara kimlerin geleceğini, neleri bağırıp neleri alkışlayıp, neleri yuhalayacaklarını bilen, örgütleyen, planlayan, projelendiren bir lider.

Habersiz olması!

Mümkün mü?

Bilerek.

Ve isteyerek.

Kendisi mi bağırtıyor?

★★★

Kendinden habersiz oraya bağırmaya getirilmiş olanları; bir bakışıyla, bir sözüyle, bir işaretiyle durduracak gücü var.

Durdurabilirdi.

Durdurmadı.

Bu bağırtı, aslında Tayyip Erdoğan’a da büyük hakaret... Çünkü bir bakıma; “Biz Tayyip Erdoğan diye senin adını bağırıyoruz ama seni yücelttiğimiz için değil, içimizdeki kini dökmek için bağırıyoruz” demek istiyorlar. Ve bu terbiyesizliği her milli bayramda yapıyorlar.

Bağıran mı?

Çok terbiyesiz.

Bağırtan mı?

Çok iki yüzlü.

Bütün ülke; okulda, evde, inşaat iskelesinde, kaldırımda, yolda, su altında, su üstünde, havada, karada Türkiye’nin her yerinde tek vücut olmuş saygı duruşu yaparken; üç-beş ağız Anıtkabir’e sokulmuş, saat 9’u 5 geçe; tarihten düşmanlık çıkartmaya yeltendiler.

Onları susturmalıydı.

Seyretti.

Susturmadı.

Kendi örgütledi.

Diyeceğim.

Mantığı yok.

★★★

10 Kasım günü Anıtkabre bağırmak için örgütlü gelenlere; “Böyle bağırmanın yeri burası değil... Seçim propagandası yapmıyoruz... Halkın kurucu, yol gösterici diye sarıldığı bir büyük lidere saygı töreni yapıyoruz... Siz Atatürk’ü beğenmiyor, sevmiyor, saymıyorsanız buraya gelmek, törene katılmak zorunda değilsiniz... Geldiyseniz milyonlarca insanın yaptığı gibi siz de saygı göstereceksiniz...” demeliydi.

Bağırtı başladığında...

O an demeliydi...

Hadi aklına gelmedi ya da uygun bulmadı diyelim. Ertesi gün, önceki gün, dün; ”Ben Cumhurbaşkanı ve AKP’nin Başkanı Tayyip Erdoğan olarak Mustafa Kemal Atatürk’e saygı gününde benim ismimim bağırılmasına karşıyım, herkes kendini bilsin...” diyen bir açıklama yapmalıydı.

Onu da yapmadı.

Kendi mi örgütlüyor?

★★★

TÜM ANNELER UZUN YAŞASIN: Yazarak, telefon ederek, çiçek göndererek anne acımızı paylaşan destek veren herkese teşekkür ederim. Tüm anneler uzun yaşasın. Dostlar sağ olsun.