Köpükler emilecek. Kur dengelenecek. Abuk zamlar duracak. Abukluk sabukluk bitecekti. Bitmiyor. Türkiye tarihinde hiç yaşamadığı bir yoksulluk- işsizlik- ahlaksızlık- adam kayırma- kişi zengin etme- devleti aşırı harcama canavarına dönüştürme- yoksuldan alıp zengine verme- üretimde daralma- büyüme hızında gerileme, yüksek yapışkan enflasyon sürecine ve derin ekonomik kriz batağına” girdi, çırpınıyor, çıkamıyor.

Bir kadın!

Orta yaşlı.

Başı türbanlı.

İktidara oy vermiş. İstanbul Esenler’de oturuyormuş. Ekran karşısında yüzüksüz parmağını gösteriyor. “Faturamı ödemek için nikah yüzüğümü sattım” diye feryat ediyor.

Sana söylüyorum!

O da anlasın!

Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı iken yaptığı “tek servetim yüzüğüm” konuşmasına göndermede bulunuyor: “Bir tek yüzüğüm var demişti. Bende yüzük de kalmadı. Elektrik faturamı ödemek için satmaya mecbur kaldım.”

Ve ekliyor:

Ayakkabım.

2 senelik.

★★★

Geçen gün yine başı türbanlı bir kadının; Elektrik bedduası” haberi vardı. Kadın anlatıyor. Esnafmış. Dükkanını siftahsız kapatmaya başlamış. Ay sonunda 1024 lira elektrik faturası gelmiş. Beddua yağdırıyor: Sizi Allah’a havale ediyorum. Yemek nasip olsun ama çıkarmak nasip olmasın. Haram zehir zıkkım olsun. Helal etmiyorum.

Halk geriliyor.

Biriktiriyor.

Öfke yığıyor.

İçine atıyor.

Patlayacak.

Önceki hafta içinde de yine bir demir pençe- demir yumruk- keskin otorite” hışmını dışa vuran haber vardı. Adıyaman’da 20 yıllık iktidar partisi önde geleni Mahir Ünal, bir salon konuşmasında partisini övüp göklere çıkarırken salona dinleyici olarak gelmiş Ali Avcı adlı bir Adıyamanlı çiftçi, “...asıl meselemiz işsizlik vallahi açım şu anda...” diye bağırarak kendini ifade edince salondan atılmıştı. Çiftçi salondan atılırken parti önde geleninin izleyin bunu...” sesi duyulmuştu. Oysa çiftçi Ali Avcı, iktidar partisi AKP’nin kayıtlı üyesi, sandık görevlisi ve 20 yıldır oy vereni olduğu için “atıldığı toplantıya” davetli gelmişti.

Adıyaman!

Barajların ortasında.

Verimli toprakları.

Zengin kaynakları.

Petrolü var.

Kömürü var.

Demiri var.

İnsanları kanaatkar.

Böyle bir şehrin çiftçisi; “açım...” diye bağırdığı için salondan atılıyor. Dün de yine Adıyaman’dan “askıda ekmek kuyruğu” başlığı altında bir fırının önünde çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan uzunca bir kalabalığın fotoğraflı haberi vardı. Kuyrukta bekleşenler; “Hem fırıncıların bayat ekmeği ucuza vermesi ve hem de hayırseverlerin askıya ekmek bırakması sayesinde evimize ekmek götürebiliyoruz” diyorlardı.

★★★

Adıyaman’da:

Taze ekmek:

2.5 TL.

Bayat ekmek.

1.25 TL.

İnsanlar “bayat ekmek” kuyruğundalar. Bu kentte son seçimde Tayyip Erdoğan yüzde 68.38 oy aldı. 2022 yılına Türkiye hemen hemen her kentinde ucuz ekmek kuyrukları ve faturayı ödemek için nikah yüzüğünü satan kadın feryatları” ile girdi. Dün Eskişehir’den de eksi 3 derece soğukta ucuz ekmek kuyruğunda bekleşenlerin fotoğraflı haberi geldi. 1942 yılında Dünya Savaşı patlamıştı. Türkiye savaşa girmedi ama ekonomisi dünya savaşından etkilendi. Türkiye tarihinin en yüksek enflasyonunu yüzde 115 ile işte o savaş yılı 1942’de gördü.

Aynı noktadayız.

Gerçek gizleniyor.

Enflasyon:

Yüzde 100’ü geçti.

Tayyip Erdoğan’a 20 yıldır oy veren kadın bile bir tek yüzüğüm var demişti, bende yüzük de kalmadı. Elektrik faturamı ödemek için yüzüğümü sattım” diye duygularını dışa vuruyor, diğeri de “elektrik bedduasına” çıkmış elektrik üzerinden beddua gönderiyor.

Köpükler emilecekti.

Kur dengelenecekti.

Zamlar duracaktı.

Yalan çıktı.