İMAMOĞLU’NA ateş edelim aslında Kılıçdaroğlu’ nu vuralım. Masa’nın 6 ayağı ve hatta 7 ayağı “Kılıçdaroğlu mu – İmamoğlu mu” diye ikiye çatlasın. Birbirine girsinler. Halk onları umut olarak görmekten vaz geçsin.

Oyun bu olmalı.

Oyun buysa:

Halkı ahmak sayıyor.

Ötesi de var.

Ötesi şu olmalı:

Türkiye’de toplam 22 milyon ailenin 20 milyonunun mutfağı yanıyor, bu durumda seçmen asla (AKP ile MHP’yi) yeniden seçmez. Nasıl olsa yenildik; vuruşarak çekilelim. Ortamı gerelim bakarsın; “15 Temmuz gibi” lehimize kullanacağımız bir altın fırsat çıkar!

Böyle mi düşündüler?

Düşünce buysa; yine halkı “ahmaktır hep bize inanır” gözüyle görüyorlar. Dün sabah Sultanahmet meydanında temizlik işçileri aralarında, polis memurları da kendi aralarında, turiste hizmet veren otel, lokanta, halıcıların çalışanları da kendi aralarında; “Cumhurbaşkanın talimatıyla, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmiş. Belediye başkanlığı elinden alınacak, siyasetten yasaklanacak” diye konuşuyorlardı. Kimse savcılar ile yargıçların bağımsız olduğuna ve vicdanlarına uyarak karar aldığına inanmıyor.

Emir yukardan geldi.

Yargıç cezayı kesti.

★★★

Herkes; “Ahmak” davasının nasıl başladığına ve yargıcın verdiği karara bakıyor. Bu mahkemede Ekrem İmamoğlu; 3 seçim pusulasından sadece birine dikkat kesilip seçimi iptal eden Yüksek Secim Kurulu üyelerine “ahmak” demedim, ben bana “ahmak” diyen İçişleri Bakanı’na “ahmak” dedim savunması yapmıştı. YSK başkanı ve üyeleri de zaten “ahmak” sözünün kendileri için söylenmediğini düşünmüş olmalılar ki, bu dava duruşmalarına katılmamışlardı. Davanın ilk yargıcı değiştirilmişti. Samsun’a sürülen yargıç yakın çevresine diyormuş ki; “ben bu davada İmamoğlu’na beraat verecektim. Bunu bildikleri için baskı yaptılar. Ya İmamoğlu’nu mahkum et, belediye başkanlığı düşsün, siyasetten yasaklı olsun ya da seni süreriz...” Bu sözler gazetelerde “kulis haber” diye yazıldı. Türkiye’nin ceza hukuku alanında otorite sayılan ve eldeki ceza hukuku yasasını hazırlayan 3 hukuk profesörü (Prof. Dr Adem Sözüer, Prof. Dr. İzzet Özgenç, Prof. Dr. Ahmet Gökçen) bu davanın bilirkişileri tayin edilmişti. 3 hukuk profesörünün verdiği raporda; hapislik kararı verecek bir suç yoktu.

Yargıç, bilirkişilere uymadı.

Uymayabilirmiş!

Mecburiyet yokmuş.

Tamam da...

Birinci yargıç niçin değişti?

Kimin isteğiyle?

★★★

Bütün Türkiye; “ilk yargıcın yukardan gelen emirle değiştirildiğine” inanıyor.

Seçime az kaldı.

İstanbul kentinin yönetimi yeniden iktidar partisi AKP’nin eline bırakılacak.

İstanbul nedir?

Rantın kaymaklı havuzu!

Gerçekten bu “ahmak” davasının ilk yargıcı, iktidar politikacısının İstanbul’u rantın kaymaklı havuzu olarak gördüğü için mi değişti? Ve İmamoğlu’na ateş edip Kılıçdaroğlu’nu vurarak 6’lı masayı birbirine düşürüp bölmek planlandığı için mi yargıç değiştirildi?

Tersi oldu.

Birleşme enerjisi patladı.

Canan Kaftancıoğlu’ndan sonra Ekrem İmamoğlu’na da hapis kararı çıkartıp siyasi yasaklı yapmak, 6’lı masayı, 7’li masayı, 8’li masayı, 10’lu masayı birleştirdi. Ülke nüfusunun yüzde 50’sinin yaşadığı kentlerin belediye başkanları İstanbul Saraçhane’de otobüsün üzerinde kenetlenmeye koştu. Masayı aldılar otobüsün üzerine çıktılar.

Darbeye karşıyız!

İstanbul’u vermeyiz.

Türkiye’yi de alacağız.