14 partiye mensup 600 milletvekilinin oluşturduğu bir Meclis’imiz var.

AKP (286), CHP (134), HDP (56), MHP (48), İYİ Parti (37), DP (2), TİP (4) Memleket (2), DEVA (1), DBP (1) BBP (1), SP (1), YP (1), ZP (1), Bağımsız (6), Boş (19).

Ne iş yapar bu Meclis? Neden var?

Meclis Genel Kurulu, 85 milyon insanımızı temsil eder, yasalar çıkartır, halkın hakkını, hukukunu korur.

Peki, gerçekten öyle mi dersiniz? Hayır, ne gezer?

Danıştay 10’uncu Dairesi, Meclis’in ve milletvekillerinin yetkisini elinden aldı!

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Meclis’in kararını bozmuş, hiç kimseye danışmadan, kadına şiddeti önlemeyi amaçlayan Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmıştı. Hem de tek imza ile...

Peki, o halde Meclis niye var? Sadece göstermelik bir kurul mu bu?

★★★

Çok daha vahim durum Danıştay 10’uncu Dairesi’nin Meclis’in yetkisini kaldıran kararıyla ortaya çıktı.

3 hâkim “Evet”, 2 hâkim “Hayır” dedi ve Danıştay 3-2 çoğunlukla Cumhurbaşkanı’nın uluslararası sözleşmeyi Meclis’ten geçirmeden tek başına feshetme yetkisinin olduğuna karar verdi.

Danıştay’ın bu kararı hukuki mi? O garip kararla Meclis ikinci plana atıldı, hakları alınan 600 milletvekili işlevsiz hale geldi!

★★★

Demokrasinin esası “Kuvvetler ayrılığı” prensibidir.

Yasama (Meclis), Yürütme (Hükümet) ve Yargı ayrı güçler olarak birbirlerini denetler... Bu yoksa, demokrasi de yoktur!

Danıştay 10’uncu Dairesi’nin kararı ile Türkiye’nin önünde çok sakıncalı bir yol açıldı.

Buna göre, Cumhurbaşkanı en büyük güçtür. Her şeye tek başına karar verir. Onu denetleyecek hiçbir güç, hiçbir makam yoktur!

Bunun adına demokrasi denilmez!

Osmanlı padişahlarında bile böyle bir yetki yoktu!

Demokrasiye elveda!   

★★★

Cumhurbaşkanı şimdi İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığı gibi tek imza ile NATO’dan da, Avrupa Konseyi’nden de çıkabilir... Canı isterse “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden de bir kararnameyle “Çıktık” diyebilir.

Danıştay’a sormak lâzım: “Demokrasi bu mudur? Demokraside sınırsız yetki olur mu?”

Mesela şimdi Sayın Cumhurbaşkanı “Ben seçim-meçim istemiyorum. Seçime ne gerek var? Bundan böyle seçim olmayacak!” diye bir kararname çıkarsa Danıştay bunu da onaylayacak mı?

Bu nasıl hukuk anlayışıdır? Dünya bize bir tuhaf bakıyor!

Cindoruk’tan bir espri!


Demokrasi tarihimizin en özgürlükçü siyaset adamlarından biri, bugün 89 yaşında olan, varlığıyla gururlandığımız Hüsamettin Cindoruk’tur.

İlginç benzetmeler yapmakta usta olan Cindoruk, kendisiyle bir söyleşi yapan meslektaşımız Memduh Bayraktaroğlu’na:

“Meclis artık bizzat kurduğu ‘Devlet’in sahibi değil. Cumhurbaşkanı’nın yürürlüğe soktuğu Kanun Hükmünde Kararnameleri onaylayan bir kuruluş haline geldi” dedi ve son dönemin en gerçekçi esprisini patlattı:

“Bu yeni model, Etiyopya (eski adıyla Habeşistan) tipi başkanlık sistemi... Çünkü böyle bir sistem dünyada sadece Etiyopya’da var!”

TEBESSÜM

İlginç bir sınav!


Öğrenciler biyoloji dersinde yapılacak sınav için heyecanla hazırlanmışlar.

İmtihan günü öğretmen açıklamış:

“Gördüğünüz gibi sınıfa sıra sıra mikroskoplar hazırlattım. Bunların hepsinde bir böceğin bacağı var. Bacağından böceği tanıyan sınıfı geçecek.”

Tabii hemen itiraz sesler yükselmiş ama faydası yok, hocanın dediği dedik.

Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş ama hiç bir şey yapamamışlar.  Sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış...

Hoca arkasından seslenmiş:

“Kim o? Kapıyı çarpıp çıkan küstah kim?”

Kapı hafifçe aralanmış ve içeriye bir bacak uzanmış:

“Hadi bilsene!”

GÜNÜN SÖZÜ


Yumurta taşla kavga edemez ve dost da olamaz!