İki ülkenin de terör örgütünü Suriye’ye planlı yerleştirdiğini belirten Cihat Yaycı şöyle dedi: ABD ve Rusya arasında menfaat ilişkisi var. Biz Münbiç diyoruz, onlar bölgeye bakıyor. Ortadoğu’da ‘Teröristan’ kurulmak isteniyor.

Kısa süre önce televizyonda Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin ile Emekli
Tümamiral Cihat Yaycı’nın “Suriye’ye sınır ötesi hava harekatı” konusunda yaptıkları sert tartışmayı izledik. Cihat Yaycı’nın “İsrail uçaklarına açık olan hava sahası Türkiye’ye neden açık değil” sorusuyla Rusya’nın tutumunu eleştirmesi üzerine İsmail Hakkı Pekin “İtirazım var” demiş, tartışmanın devam etmesi üzerine “Sen kimsin, kimsin sen” diyerek tepkiyle yayını terk etmişti. Bu tartışma konuşuldu ama perde arkasındaki gerçeğin ne olduğu ortaya çıkmadı. Oysa Cihat Yaycı haklı bir soru sormaktaydı ve Türkiye için çok önemli başka açıklamaları da vardı. Ayrıca “Sen kimsin” sorusuna karşılık onun kim olduğunu topluma anlatmanın gerekliliğine inanıyorum. Bu nedenlerle bugün Emekli Tümamiral Sayın Cihat Yaycı ile konuştum. Suriye’ye operasyon, Rusya ve ABD ile Türkiye ilişkilerinin en açık anlatımla iç yüzü gibi konulardaki açıklamalarını ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum...

2000’de Deniz Harp Akademisi’nden, 2003’te Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden mezun olan Cihat Yaycı, Donanma Komutanlığı Karargahı’nda birçok görev üstlendi. Ardından ABD’de Naval Postgraduate School’da (NPS) Fizik Mühendisliği ve Elektronik Mühendisliği dallarında yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler ana bilim dalında doktorasını tamamladı. Mavi Vatan’ın geliştiricisi ve Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi’nin kurucusudur. Yunanistan Talepleri, Doğu Akdeniz Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye, Ortadoğu’nun Önemi ve Irak’ta Yaşanan Savaşlar gibi kitapları vardır.


■ Sayın Yaycı, Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin ile tartışmanızın konusu önemliydi ama anlaşılamadı, aranızdaki gerginliğin tam olarak nedenini anlatır mısınız?

Bu ülkeye ve millete hizmet etmeye çalışıyorum, hiç kimseden yana değilim, devletten, milletten yanayım. Suriye meselesine gelince; Biliyorsunuz Irak’ın kuzeyinde terör örgütü yuvalarına İHA’larımız, SİHA’larımız, helikopterlerimiz, uçaklarımızla hava harekatı düzenleniyor ve bunu da Milli Savunma Bakanlığı açıklıyor ama Suriye’nin kuzeyine “ateş destek vasıtalarıyla karşılık veriliyor” deniyor, ateş destek vasıtası “top” demektir. Hava harekatı yapıldığı zaman nasıl açıkça ve gururla Irak’ın kuzeyinde söyleniyorsa, Suriye’nin kuzeyinde de söylenmiş olması gerekir ki yapılmadığını biz gayet iyi biliyoruz. Suriye’de hava sahasını kontrol eden güç Ruslardır.

‘İSRAİL HER YERİ BOMBALIYOR’

■ Ve siz “Madem ki Türkiye ile Rusya dosttur, neden hava sahası Suriye’yi bombalayan İsrail’e açık da Türkiye’ye açık değil” dediniz.

İsrail resmen istediği zaman geliyor, Şam dahil her yeri uçaklarıyla bombalıyor, dönüp gidiyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başladığı gün Tel Aviv’deki Rus Büyükelçisi açıklama yaptı; “İsrail’in Suriye’deki faaliyetlerine kesinlikle müdahale etmeyeceğiz” dedi.  Türkiye ise; Kamışlı’daki karakola hemen karşı tarafından havan atışı yapılarak askerlerimiz şehit edildi. 33 askerimizi kaybettik. Bu hava saldırısı yapıldığında bizim İHA’larımız, SİHA’larımız nereden ateş etti biliyor musunuz; “Sınıra yakın bölgelerden”. Suriye’nin içine bile giremediler.

■ Zaten Rusya baştan beri Türkiye’ye uyarıda bulunuyor, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov bir kez daha söyledi; “Suriye’de Türkiye tarafından çıkarılacak bir askeri gerilime kesinlikle karşıyız” dedi.

Bakın, bir ay önce “Suriye’ye gireceğiz” dendi, Lavrov geldi, Suriye harekatı kapandı gitti. Suriye Dışişleri Bakanı Mikdad Moskova’ya gitti, “Türkiye’nin askeri harekatına karşıyız” diye ortak açıklama yaptılar, böyle bir dostluk olabilir mi? Ben Suriye’nin kuzeyine gittim; Münbiç’in batısında Münbiç’e kadar PKK/YPG bunlar araçlarına Rus bayrağı takıyorlar, sınırına gelince bayrağı indiriyor ve Amerikan bayrağı çekiyorlar.

■ Neden yapıyorlar bunu?

Hani diyorlar ya “PKK/PYD/YPG’yi Amerika destekliyor” diye, hayır, sadece ABD değil, Rusya da destekliyor.

■ Zaten PYD Moskova’da resmen temsilcilik açmadı mı? Rusya iç savaş sırasında Esad’la birlikte ve ABD’nin yaptığı gibi Türkiye’ye karşı hareket etmedi mi?

Biz şunu öğrenemedik; biz olaylara Ankara’dan bakamıyoruz, biz olaylara ya Rusya ya Amerika cephesinden bakıyoruz. Bunların her ikisi de teröristleri kullanıyor. Çok enteresandır; Münbiç’i Türkiye’ye teslim edecekken bir karar değişikliğiyle kime teslim etti Amerikalılar? Ruslara! Bu konuda menfaat birlikteliği var. İki ülkenin de ipiyle kuyuya inilmez!

Bir dönem Erdoğan, Esad’a ‘Kardeşim’ diyordu...

Esad’la görüşse de Esad’ın gücü yok!


■ Suriye’ye operasyon yapacağımız söylenirken ve Rusya “Askeri bir gerilime izin vermeyiz” diye Türkiye’yi uyarırken diğer tarafta Esad’la Erdoğan’ın görüşme ihtimalinin ortaya çıkması çelişki değil mi? Esad da görüşmek için “İdlib’den çıkacaksınız” diye başlayan 5 önemli şart öne sürdü, Türkiye’nin en önemli isteği ise PKK’nın sınırımızdan çıkarılması.

Türkiye buradan –amiyane tabiriyle- çırak çıkamaz. Çırak çıkarsa o zaman verdiğimiz şehitlerin hesabını kimse veremez. Ortada bir de şu gerçek var; bizim sınırımız PKK’yla dolu, eğer Suriye rejimi PKK’yı oradan çıkarıp onları cezalandırabilecekse, buyursun yapsın. Yapmıyor, Rusya da yaptırmıyor, ABD de yaptırmıyor, PKK hepsinin şemsiyesi altında.

■ Yani Esad’la görüşse de bunu elde edemez mi diyorsunuz?

Bence Esad’la görüşse de Esad’ın şu anda buna gücü yok, çünkü Rusya’nın himayesinde PKK’lılar. Suriye niye operasyona müsaade etmiyor? PKK’lılara zarar gelmesin diye etmiyor, Suriye’nin toprak bütünlüğü nedeniyle değil. Suriye’nin 1/3’i PKK’nın elinde.

■ O zaman bu nasıl bir oyun? Türkiye tarafının tek isteği var; PKK’nın oradan çıkarılması. Bu gerçekleşmeyecekse diyalog ne kazandıracak?

Esad gerçekten bir devlet başkanı değil, şu anda Rusya ne isterse onu yapan biri. Karşımızda muktedir bir devlet başkanı olduğunu düşünmeyin. Rusya ve Amerika Suriye ile birlikte hareket ediyorlar. Ortadoğu’da yeniden harita çizilmeye çalışılıyor, Türkiye’nin bu harita çizimine müsaade etmemesi lazım. Ortadoğu’da, bizim sınırımızın yanı başında ve daha sonra bize doğru gelecektir, bir “teröristan”, “PKK’istan” kurulmak isteniyor. Türkiye PKK’nın Irak’ın kuzeyinde barınmasına nasıl müsaade etmiyorsa Suriye’nin kuzeyinde de etmeyecek.

Baskı ve tehditlere boyun eğmemeliyiz


■ Dün SÖZCÜ sitesinde haberdi; ABD, Türkiye-Suriye yakınlaşmasına tepki göstermiş ve hükümetleri Esad rejiminin son 10 yılda Suriye halkına karşı işlediği suçları dikkatle düşünmeye çağırmış. ABD’nin tepkisine ne diyorsunuz?

Ben diyorum ki; Türkiye kendi menfaatlerini düşünmelidir, ne Amerika’nın, ne Rusya’nın. Türkiye kendi çıkarlarını düşünüp o akan kan nasıl sonlanacaksa rejimle görüşülecekse rejimle görüşülsün, askeri harekat yapılacaksa askeri harekat yapılsın ama kimsenin telkini, tahdidi, baskısı ve tehdidine boyun eğmemeliyiz. Türkiye bu mandacı zihniyet söylemlerinin etkisinden sıyrılmalıdır. Türkiye, bağımsız olarak, kendi menfaatlerini düşünecek şekilde bu yerinden edilmişlerin yerine dönüşünü sağlayacak şekilde, Suriye’deki Türklerin haklarını koruyacak şekilde, akan kanın duracağı şekilde ve teröristten arınacağı şekilde kimle işbirliği yapacağına kendisi karar vermelidir.

FETÖ’cü sınıf arkadaşıma ABD vatandaşlık verdi!


■ ABD, Rusya’yı ve Türkiye’yi yakın ilişkileri açısından uyarıyor. Rusya’yı “Batı yaptırımlarını Türkiye üzerinden bypass ediyorsunuz” diye uyardı, Türk şirketlerini “Yaptırım uygularız” ile uyardı. Bu konuda ABD’nin tepkisinden iki taraf da hiç çekinmiyor mu?

ABD zaten hasımlarına uyguladığı yaptırımları Türkiye’ye uyguluyor. Bir Avrupa ülkesine, bir NATO ülkesine, ılımlı ilişkisi olan hiçbir devlete uygulamadığı ama İran’a, Suriye’ye, Kuzey Kore’ye uyguladığı yaptırımları Türkiye’ye uygulayan bir devlet. Hangi müttefik 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan örgüt liderini ve üyelerini ülkesinde barındırır, himaye eder. Benim bir sınıf arkadaşım FETÖ’cü, firar etti ABD’ye gitti, oğlu da firar etti, ABD’ye gittiler, Amerikan vatandaşlığı verildi. O nedenle, ABD’nin başkalarını uyaracak bir durumu yok. ABD’ye uyacaksak Rusya’yla ilişkimizi kesmemiz lazım, bu da benim ithalat ve ihracatta ilişkimi kesmem demek. O zaman soruyorum; Çin’e karşı böyle davranan ABD neden Çin’le ekonomik ilişkilerini kesmiyor? Çünkü keserse zarar görecek. Ben de ABD istiyor diye Rusya’yla ilişkimi kesersem Amerika’nın vereceği zarardan çok daha fazlasını görürüm. Rusya’nın vahşetini, Ukrayna’ya işgalini eleştiriyorum ama tüm ilişkileri kesmemiz mümkün değil.

ABD, Suriye’de PKK’ya her türlü desteği veriyor.

PKK, Suriye’nin kuzeyine resmen yerleşmiş, petrol alıp satıyor!


■ PKK Irak’ın kuzeyinde de duruyor. Kandil’i bombalıyoruz ama onlar hâlâ yerinde değil mi?

Şu anda Irak’ta başlarını çıkaramıyorlar ama Suriye’nin kuzeyine resmen yerleşmişler, petrol alıp satıyorlar. Yani bugün Suriye rejimi kendi petrolünü PKK’dan satın alıyor. Türkiye, Rusya’dan filan icazet almayı kesinlikle beklememelidir.

■ Rusya ile bu konuda anlaşmak neden mümkün değil, neden hep PKK’yı korusun?

Rusya ve ABD küresel oyuncular, yani Ortadoğu’yu şekillendirirken pazarlıklar sadece Ortadoğu için yapılmıyor, mesela bunun karşılığında bir diğerine Güney Amerika için taviz veriyor. Öteki bunun karşılığında diğerine Asya’da taviz veriyor, küresel güç olmak bu demek.

■ Peki, Türkiye nasıl çıkacak bu durumun içinden?

Türkiye dirayetli olacak, bu bölgede PKK’ya operasyon yapacak.

■ Amerika bu işin neresinde, öyle kenarda durup olup biteni mi izleyecek?

ABD, PKK’nın her şeyinden yararlanıyor. İsrail de PKK konusunda yumuşak, o zaman burada bir hedef tespit edilmiş, Ortadoğu’nun bu şekilde paylaşılması konusunda bir karar var.

Sığınmacılardan kurtulmamız lazım


■ Suriye’ye harekat yapılmasından yana mısınız, yoksa Esad’la diyalog kurulmasından yana mısınız, çünkü “Esad diyalog için seçimi mi bekliyor” gibi sorular soruluyor. Bir de Esad’la diyalog olacaksa neden daha önceden kavga yerine diyalog olmadı da sınırımız boyunca bir PKK devletinin yolu açıldı?

Şimdi bakın, benim istediğim şey çok net şudur; yerinden edilmişler tekrar ülkelerine dönsünler, Türkiye’nin demografik yapısını bozan bu sığınmacı akınından bizim mutlaka, bir an önce kurtulmamız lazım, şu anda herkes bu tehlikeyi görmüş vaziyette. Diğer hayati konu, yanı başımızdaki terör örgütünden kurtulunması, sınırımızın yanı başındaki terör örgütünden arındırılması ve Suriye’de akan kanın durması, yeniden serbest ticaret yapılabilen, serbest ilişki kurulabilen, güvenlik sorunu olmayan, birbirine sırtını dayayabilecek iki devlet durumuna gelinmesi gerektiğine inanıyorum.

■ Bunun için çözümü nasıl görüyorsunuz?

Bunun için Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması lazım.