Sabahın erken saatinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile havaalanında buluştuk. Almanya’nın başkenti Berlin’e gidiyoruz. Hani değirmencinin, arazisini elinden almak isteyen kralın adamlarına, “Berlin’de hakimler var” dediği Berlin’e. Anayasamızda kimsenin yargıya telkinde bile bulunamayacağı yazar. Ama toplumda yargıya olan güvenin de çok az olduğu kamuoyu araştırmalarında da her fırsatta ortaya konulur. Yani yargıya bırakın telkini, müdahale edildiğine ilişkin hukukçular onlarca örnek verir.

Siyasi içerikli hangi davanın nasıl sonuçlanacağını vatandaşımız da tahmin eder. Nitekim  görüşünde yanılmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, yargılanmasına neden olan sözleri kimin için kullandığını bilmeyen de yok. İmamoğlu’nu başkanlıktan almak, siyasetten silmek için cezalandırılması yönünde karar çıkacağı da biliniyordu. İmamoğlu bu cezayla kurtulamayacak. Toplumun gözünden düşürmek için görevden alındıktan sonra hakkında yazılacaklar, iftiralar, davalar da onu bekliyor.

ADALETTEN ÜSTÜN DEĞİLDİR

Yargıya güven konusu gündeme geldiğinde hep kral ve değirmenci öyküsü anlatılır. Alman Kralı II. Friedrich, 1750 yılında Postdam’dan geçerken orada bir yeri çok beğenir ve adamlarına, orada kendisi için saray yapmaları emrini verir.

Kralın adamları gösterilen yere gidince orada bir değirmen olduğunu görür. Saray yapılabilmesi için değirmenin oradan kaldırılması gerekir. Değirmenciye gidip, kralın değirmeni satın almak istediğini belirtip bunun için ne kadar para istediğini sorar. Ancak değirmenci asla satmayacağını söyler.

İkna çabalarından da sonuç alamazlar. Kral araziyi almaya, değirmenci ise vermemeye kararlıdır. Kral gelip yaşlı adama kendisinin kral olduğunu, istese değirmeni para vermeden alabileceğini söyler. Değirmenci ise ona şu karşılığı verir: “Alamazsınız. Berlin’de hakimler var” der.

Aslında Kral bu sözlerden çok memnun olur. Mahkemeleri ıslah etmek için çabalarının sonuç verdiğini görmek onu mutlu eder. Kral da şu sözüyle tarihe geçer: “Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz, orada oturamaz.”  

Kral her sabah arka bahçeye çıktığında değirmenci; “Ekmek yaptım göndereyim mi?” diye sorar. II. Frederick; “Adalet her sabah bana, sıcak bir ekmek kokusuyla gelir.”

HER FIRSATTA

CHP Genel Başkanı, “Hakimlerin olduğu” Berlin’e geldiğinde, VIP’den değil aralarında Türk vatandaşlarının bulunduğu yolcularla birlikte kuyruğa girip bekledi. Gittiği her ülkede önce büyükelçimizi ziyaret eder. Dönüşünde, temaslarıyla ilgili bir raporu Dışişleri Bakanlığı’na verir. Çünkü, devletin ne demek olduğunu biliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aleyhine açılan ve ona siyasi yasak getirmeyi de öngören davayla ilgili CHP Genel Başkanı Berlin’de olduğu saatte de gelişmeler konusunda bilgi aldı.

37 yıl önce Almanya’ya gelen yazılımla ilgili dünya çapında bir üne sahip olan Tuncelili hemşerisi Prof. Dr. Şahin Albayrak’ın verdiği bilgileri can kulağıyla dinledi. Sorular yöneltti. Artık şoförsüz otomobiller üretilmişti. Türk bilim insanının Almanya’daki başarısı kuşkumuz hepimizi onurlandırdı.

EVET, ÇOK AMA ÇOK ÜZGÜNÜM

Kılıçdaroğlu, ülkenin gelişmesi için bilimde, teknikte ilerlemenin önemini anlatıyor, “İlim, ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da da olsa” gidip yerinde inceliyor. 4 gün olarak planlanan bu gezisi sırasında Almanya’daki iş insanlarıyla, bilim insanlarıyla ayrı ayrı toplantılar planlanmıştı. Almanya’nın değil bir çok Avrupa ülkesinde “Dönerciler Kralı” olarak bilinen Yozgatlı iş insanı Remzi Kaplan da bu organizasyon için günlerdir çalışıyordu.

Ancak, Ekrem İmamoğlu’nun hapis cezasına çarptırılması, siyasi yasak getirilmesi her şeyi allak-bullak ettik. Kılıçdaroğlu otele gelip odasından 6’lı masanın liderleriyle ayrı ayrı konuştu. Hemen İstanbul’a dönmeye karar verdi. Otelden ayrılırken kısa ama etkili bir açıklama yaptı. Otelden ayrılıp otomobile bindiğinde yanına gittik. “Karara çok mu üzüldünüz?” dedim. “Çookk ama çok üzüldüğünü” söyledi.

179’A KARŞI 131

İmamoğlu davası yaklaştığında, AKP’de ise “İmamoğlu ceza alacak, başkanlıktan da alınacak” sözleri dolaşıyordu. Hatta kimin başkan yapılacağı bile belliydi. AKP, seçimle kazanamadığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni bir yerde mahkeme kararıyla alabilecek.

Nasıl mı? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Cumhur ittifakının 179 üyesi var. Bunun 175’i AKP, 4’ü MHP’li. Buna karşın Millet ittifakının 131 üyesi bulunuyor. CHP’nin 119, İYİ Parti’nin 12 üyesi var. Yani, 311 üyeli mecliste, başkan AKP’li birisi olacak.

O ONURU YAŞATMALI

Seçim dönemine Türkiye gerilimli bir hava içinde giriyor. Terör örgütleri böyle havayı sever. Karışıklığı fırsat bilenlerin siyasi eylemlere de kalkışabileceği hiç göz ardı edilmemeli. Toplumu germek, yargıya müdahale kimseye fayda sağlamaz. Adalet, adaletsizlik yapanlara da bir gün lazım olacaktır. Unutmayalım, yargımızı saygın kılacak olan savcılardır, hakimlerdir.

İmamoğlu davasında her şey bitmiş değil. Almanya’daki değirmenci, krala kafa tutup, “Berlin’de hakimler var” demiş. Biz de “Türkiye’de hakimler var” diyebilmeliyiz. O onuru yargı mensupları ülkemize yaşatmalı. “Kutup yıldızı” olması gereken yargıya güven ancak böyle sağlanır.