Savunma hakkını düzenleyen ilk yazılı metin 146 yıl önce yayınlanan Mehakimi Nizamiye Dava Vekilleri Hakkında Nizamname’dir. Savunmanın bir cemiyetin çatısı altında toplanmasını içerir. Fransızca, demir parmaklık anlamındaki ‘Barreau’ kelimesinden Türkçe’ye ‘Baro’ olarak geçen bu yapıyı kurmak için 1878’de, 63 hukukçu İstanbul’da buluştu. İçlerinde en yaşlı olan Kostaki Sardeneski’nin açılış konuşmasının ardından Alexandre Meryemkouli başkan seçildi. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla defter kaydı açılıp, ilk baro levhası asıldı. Adliyelerin çatı katları derken seyyar levha, İstiklal Caddesi’ndeki tarihi binaya asıldı. Hukuk, ahlak, adalet, namus, onur kelimelerinin tek cümlede toplandığı bir yeminle, cepsiz ve düğmesiz cübbe giydiler.

ASIRLIK ÖZLEM

Türkiye’de 85 hukuk fakültesinin yetiştirdiği, barolara kayıtlı 160 bin 651 avukat var. İstanbul Barosu 28 bin 471’i kadın, 27 bin 63’ü erkek, 55 bin 534 üyesiyle Monaco’dan Marshall Adaları’na 38 ülke nüfusunu geride bırakan, dünyadaki en büyük barodur. Ekim ayında 33. kez başkan seçilecek. İlk kez birkaç yıl önce baro yönetimindeki 10 üyeden 5’i kadın 5’i erkek olabildi. Av. Nazan Moroğlu’nu vekil yapan Başkan Av. Mehmet Durakoğlu aday olmayacak. Atatürkçü, Cumhuriyetçi, akademisyen, aktivist, eğitimci, hukukçu Moroğlu, 1.5 asırlık baro tarihindeki ilk kadın başkan olmak için yarışacak. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun 16 Nisan’daki ön seçimini kazanırsa başkanlığa aday gösterilecek. Peki Moroğlu kimdir?

SÖZLÜ NOTLARI

İstanbul Teşvikiye’de deniz subayı Ahmet Şenyiğit ve Mualla Şenyiğit’in ilk çocuğu olarak doğdu. Eşitliğin hakim olduğu bir evde, sevgiyle büyüdü. Hasanpaşa İlkokulu, Alman Lisesi derken 1968’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Birinci sınıftaydı. İkinci sınıf öğrencisi Deniz Gezmiş, koşarak amfiye girer, yazılı sonrası yapılan sözlülerle hukuk fakültesi sınavlarında eşitliğin bozulmasına karşı manifesto okur, boykota çağırır. Çaylak üniversiteli kız, Deniz’in çağrısına 18’inde katılıp, adalet mücadelesine hukukta öğrenciyken başladı. Haziran sınavları eylüle ertelense de sözlü notlarını kaldırtmayı başardılar. 68 kuşağının mücadele ruhuyla o artık bir adalet savaşçısıydı. ‘Haklı mücadele kazandırır’ cümlesi hayat mottosu...

DÜMENDEKİ KIZLAR

Laik, demokratik, eşitlikçi bir eğitim, adalet ve kadın hakları için çabalıyor. Atatürkçü Düşünce Derneği, Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu, Nâzım Hikmet Vakfı, Kadın Araştırmaları Derneği, Avrupa Birliği Kadın Hukukçular Derneği gibi sayısız STK’da görevi var. Türkiye’nin üniversite mezunu ilk kadınları Süreyya Ağaoğlu, Türkan Rado gibi isimlerce kurulan ve hâlâ kız çocuklarını, gemi kaptanlığı dahil her bölümde bursla okutup, kadınları hayatın dümenine geçirmek gibi dertleri olan Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği yönetiminde çalışıyor. Savaştan sonra kadınların eğitimle güçlenmesi için 1919’da kurulan Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu, kısa bir süre önce Nobel Ödüllü Fizikçi Madam Curie’yle birlikte onu, ‘Dünyada 100 Yılın 100 Öncü Kadını” arasına tek Türk kadını olarak seçti.

EĞİTİMDE BİRLİK

Cinsiyet ayrımcılığının son bulacağı bir eğitim ve hukuk sistemi kurulması için gece gündüz adeta savaşan Moroğlu’nun vazgeçilmezleri; eğitimde birliği sağlayan Tevhid-i Tedrisat Kanunu, hukukta eşitliği sağlayan Medeni Kanun ve cinsiyet eşitliğiyle tam demokrasinin sembolü 1934’teki Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı veren 3 yasa. 49 yıllık meslek hayatında binlerce dava kazansa da Meclis kararıyla imzalanıp yürürlüğe giren ama bir kişinin imzasıyla Türkiye’nin çekildiği İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili Danıştay’da süren davanın kazanıldığını görmek onun için hayati önem taşıyor. ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ dersinin okul öncesinden itibaren okullarda okutulması ve yeni nesillerin eşitlikçi bir anlayışla yetişmesi için ısrarla MEB’e başvuruyor.

UMUTSUZLUK YOK

“Laiklik, Cumhuriyetin devrim halkalarında kilit noktadır. Türkiye’ye laiklik bir gecede değil, tüm devrimler 1937’de tamamlanınca adım adım geldi. Eğitim, laik olup, akla bilime dayanmazsa, gelecek nesiller çağdaş dünyayla buluşamaz. Geriye gidiş girişimlerinden kaygılı olsak da umutsuzluk yok. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’le elde edilen kazanımlara sahip çıkmakta kararlıyız. Cumhuriyet’in 100. yılında, Türkiye yine kurucu ayarlarına geri dönecek” diyor. Atatürk’ün, “Umutsuz durum yoktur umutsuz insanlar vardır” sözündeki gibi Av. Nazan Moroğlu, gençlere umut veren Cumhuriyet’in öncü kadınlarından olduğunu başkan adayı olma cesaretiyle kanıtladı. İstanbul Barosu, adalette eşit temsil için 1.5 asırlık köklü tarihinde, cinsiyetçi demir parmaklıkları aşmaya ilk kez bu kadar yaklaştı.