29 Mart 2005...…

O günkü Hürriyet gazetesinin özet haberini birlikte okuyoruz:

Rekabet Kurulu, Siemens Şirketi’ne 10.2 trilyon liralık  “Trafik Sinyalizasyonu’ cezası kesti. Gerekçe olarak da Siemens’in rakip firmalarla sözleşme yapıp,
4 yıl boyunca toplamda 50 trilyon lirayı bulan ihaleleri ‘kartel’ gibi etkilemesi ve bu yolla fiyatları 10 kata kadar yükseltmesi gösterildi.

★★★

Rekabet Kurulu’nun hazırladığı “Trafik Sinyalizasyonu” dosyasında ayrıntılı biçimde anlatılan çark şöyle işliyordu:

Siemens rakiplerini ihalelere sokmamak için onlarla sözleşmeler imzalayıp nakit desteği sağlıyor ve kendisini tek tedarikçi haline getirerek fiyatları cihaz başına 2 milyar liradan 20 milyar liraya kadar yükseltiyordu...

★★★

Siemens, ayrıca ihale veren kuruluşların trafik sinyalizasyon işleriyle ilgili bürokratlarını, bayileştirdiği firmaların sahipleriyle birlikte, Avrupa turlarına götürüyordu.

Böylece belediyeler ve Karayolları Genel Müdürlüğü kanalıyla ülke genelinde düzenlenen trafik sinyalizasyon ihalelerini kendisine bağladığı firmaların istediği fiyatlardan almasını sağlıyordu.”

★★★

Siemens bayisi olan Sinyalizasyon Limited Şirketi’nin sahibi Süleyman Erseven, vurgun çarkını -ceza yemeyi göze alarak- hem Uğur Dündar’a, hem de Rekabet Kurumu’na ihbar etti.

Erseven, çarkın işleyişini Uğur Dündar’a, şöyle anlattı:

“Siemens önce kura çekilişi ile 81 vilayeti aramızda paylaştırdı. Ardından bize yazılı olarak ‘İhale açıldığında teşekkür yazısı gönderin ve belirlenen fiyatlarla ihalelere girmeyeceğinizi belirtin’ talimatını verdi. Biz de o fiyatlarla ihalelere girmeyince, Karayolları Genel Müdürlüğü ve belediyeler, kısa süre içinde bizim fiyatlarımıza mahkum oldu. Böylece 2,5-3 milyar lira olan cihazların fiyatları 19-22 milyar liraya kadar yükseldi. Lambalar 2-3 misli fiyata, 12 yıl dayanabilen ampullüler ise neredeyse bir araba fiyatına satıldı.

★★★

Erseven, Rekabet Kurulu’nun Siemens’e 10.2 trilyon lira ceza vermesinde etkili olan Mudanya Kavşağı örneğini anlatırken de şunları söyledi: “Mudanya Kavşağı’nı ‘sözleşmeli günlerde 60 milyar liraya yapan T...… Elektronik, Siemens’ten kopmalar olup rekabet tekrar başlayınca, bir başka kavşağın ihalesini aldı ve aynı donanımla 6 milyar liraya kurdu. Hem de aynı kurumdan ihale aldı. Nedense bu firmaya iki işin niçin bu kadar farklı fiyatla yapılabildiği sorulmadı.

2 milyar liralık cihazlar Konya Büyükşehir Belediyesi’ne 19-20 milyara satıldı!..”

★★★

Hürriyet’in haberini yıllar sonra neden alıntıladığıma gelince;

Cumhuriyet gazetesi yazarı ve Halk TV programcısı Barış Terkoğlu, “Siemens Türkiye’nin, alt tedarikçi Kolin’e, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) yetkililerine rüşvet dağıtması için fazla ödeme yaptığı...” ifadelerinin yer aldığı bir iddiayı dile getirerek bazı belgeler paylaştı.

Kendisine yapılan ihbara göre; 60 milyon Avroluk ihalede 10 milyon Avronun yüzde 30’u Türk devlet görevlilerine, yüzde 20’si Kolin’e, yüzde 20’si TCDD yetkililerine, yüzde 20 ise Siemens ile Kolin’i buluşturan aracılara, yüzde 10 da Siemens Türkiye’nin yöneticilerine dağıtılmıştı.

İddiayı inceleyen Siemens soruşturmacıları, rüşvet iddialarını belgeleyemedi. Ancak Siemens’in Kolin’e yaptığı ödemeleri tutarsız buldu. “Siemens, Kolin’e, işini yapmamasına rağmen neredeyse tüm sözleşme tutarında ödeme yaptı” tespitinin yer aldığı soruşturmanın ardından sözleşmeyi feshetti. Kolin’den ödemelerini geri almak için Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne başvurdu. Bu arada, rapor sayesinde Siemens’in, Kolin’i “yüksek riskli şirket” olarak tanımladığı anlaşıldı.

★★★

Sonra ne mi oldu?

TCDD mahkemeye gitmediği gibi Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Barış Terkoğlu’na dava açtı. Oysa Terkoğlu, Karaismailoğlu’na bir suçlamada bulunmamıştı.

Bunun üzerine değerli meslektaşım Terkoğlu yeni belgeler paylaştı ve şu değerlendirmeyi yaptı:

“Siemens mailleri her şeyi özetliyor. Şirket, Türkiye’deki YHT ihalesini almak, Alstom gibi rakiplerini Türkiye pazarının dışında bırakmak için yoğun bir siyasi lobi faaliyeti yapmış. İhaleyi aslında tek başına kazanmış görünse de süreci hükümete yakın Kolin şirketi ile birlikte götürmüş. Her şeyden Almanya’daki yöneticilerin haberi olduğu gibi, onlar da bu sürecin aktif katılımcısıymış. Süreçle ilgili rüşvet iddiaları ayyuka çıkınca, hemen bir iç soruşturma açılmış. Bu soruşturmada Kolin’le işbirliğinin içeriğine girilmeden, “Karşılıksız işe para ödedik” diyerek sorun tarif edilmiş. Olay da Türkiye’de iki çalışana yıkılarak eller yıkanmaya çalışılmış.”

★★★

Şimdi Hürriyet’in 2005’teki haberini neden alıntıladığım daha iyi anlaşılmıştır sanırım.

Özetle; aradan yıllar geçmiş ama, iddiaya bakılırsa Siemens için “İhaleyi alma” yöntemi pek değişmemiş!..