1932 senesinde çıkan bir kanun ile bilhassa yüksek maaş ve ücretlere, kademeli olarak artan, nispeten ağır vergiler konulmuştu. Buna göre; Cumhurreisi’nin maaş ve tahsisatından kesilecek olan vergi miktarı 5.401 liraya çıkmış, ele geçecek miktar 9.078 liraya düşmüştü.

Atatürk bunun 2.000 lirasını her ay bazı yardımlara verdiğinden, hakikatte elinde kalan miktar 7.000 liradan ibaretti.

★★★

Diğer taraftan o zamana kadar yaverler ve muhafız polislerle beraber, köşkün içinde ve dışında çalışan bütün görevlilerin iaşesi (beslenme, yeme-içme) ve köşkün sair  masrafları Atatürk tarafından yapılmakta idi.

Hatta istasyondaki binada bulunan özel sekreter memurları da, öğle yemeklerini yine masrafı Atatürk tarafından ödenen bir tabldottan yiyorlardı. Her günkü mevcut, sabah ve akşam, misafirlerle beraber 90-100 kişiyi buluyordu.

★★★

Seyahatlerinde, devletçe kendisine yalnızca tren veya vapur gibi vasıtalar temin ediliyordu. Diğer masraflar tamamen Atatürk’ün kesesinden çıkıyordu.

Sadece kendisi için değil, maiyeti için dahi “harcırah” (yolluk) diye bir şey, bahis konusu değildi.

Halbuki ekseriya, misafiri olarak onunla beraber seyahat eden başvekil ve vekillerle maiyetleri, bütçeden yol masrafı ve yevmiye almakta idiler.

★★★

Bir gün kendisine bundan bahsederek, yolculuk dolayısıyla katlandıkları bazı  gerekli masrafları karşılamak üzere, yaver ve özel sekreter memurlarına da usulen yevmiye verilmesine müsaade buyurmasını rica etmiştim.

Kabul etmeyerek “O zaruri masraflar ne ise hepsini biz yapalım” demiş ve ondan sonra hep öyle yapılmıştı.”

(Atatürk’ü Mutlu Eden ve Üzen Anılar- Atatürk’ün Yaveri Halil Nuri Yurdakul’un oğlu Prof.Dr. Yurdakul Yurdakul)

★★★

Okuduğunuz anıları neden paylaştığıma gelince...

7 Ekim günü bu köşeden, “Altılı Masa” liderlerine şu çağrıda bulunmuştum: “Acaba bundan böyle bizim Cumhurbaşkanlarımız da (ABD’de ve Almanya’da olduğu gibi) kişisel masraflarını maaşlarından ödeyemezler mi?

Bu amaçla Cumhurbaşkanı’nın maaşı ekonomik koşullara uygun düzeyde arttırılır.

Böylece Çankaya Köşkü’nde oturan Cumhurbaşkanı ile ailesi, israf ve debdebeden uzak hayatlarıyla, borç harç içinde geçim mücadelesi veren geniş yığınlara örnek olurlar.

Örtülü ödenek ise sadece devletin çıkarlarının gerektirdiği hallerde kullanılır.

Önermek bizden, devrim gibi değişimi başlatmak ise ‘Altılı Masa’dan...”

★★★

Çağrımın yayımlandığı gün SÖZCÜ’yü ziyaret eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener önerimize sıcak bakmış ve desteklediğini söylemişti.

Şimdi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve “Altılı Masa”nın diğer liderlerine sesleniyorum:

Seçilecek Cumhurbaşkanı ve ailesinin kişisel masraflarını, Atatürk’ün yaptığı gibi; ceplerinden karşılamaları önerisini siz de kabul ediyor musunuz?..