-Hukuk, yaşam güvencesidir.-

Türkiye Cumhuriyeti, ulusal güneşimiz ATATÜRK’ün yaşama geçirdiği bağımsızlık, özgürlük, eşitlik, çağdaşlık amaçlı yönetim düzenidir. Yaşam güneşimiz ve güvencemiz olan adaleti egemen ve etkin kılan hukuk bilimi insanlık, bağımsızlık ve özgürlük alanındaki en etkin düzenlemedir. Yargı organlarıyla kamusal düzeni sağlar ve korur. Hukuk, çağımızda devletlerin özgün bir ırası, niteliğindedir. Kişiselliği, gelişigüzelliği, insan haklarına aykırılığı, zorbalığı, tüm kötülük ve sakıncaları önleyen bilim dalıdır. Toplumsal yaşam aydınlığının, esenlik ve özgürlüğün dayanağı ve güvencesidir. Düzenleyici ve koruyucu bir kamu gücüdür. Kurallar dizisi biçimindeki yazın yapısı yasalardır, öbür düzenleyici metinlerdir. Hukuk, bir anlamda insanların kendilerini bağlayan düzenlemeleridir. Yaşam frenidir, denetim ve gözetim gücüdür.

Hukuk kurallarını insanların düzenlemeleri, değiştirmeleri ve uygulamaları istedikleri gibi davranmaları hakkına ve olanağına açık değildir. Ne yazık ki bu durum siyasal nedenlerle kötüye kullanılmakta, siyasal iktidarlar çoğunluklarına dayanarak hukuksuzlukları kurallaştırıp uygulama alanlarını genişletmektedirler. Hukukun, yapanları da bağlaması gözardı edilmektedir. Uygarlık değerlendirmesinde hukuka bağlılık öncelikli ve ağırlıklı bir ölçü olarak gözetilmektedir. Hukuku kendi amaçlarına araç kılanların kınanan tutumları yaşam karanlığının nedenlerinden başlıcasıdır.

Hukuk bir anlamda yaşam ölçeri ve ölçütüdür. Uygarlık çizelgesi, barış ve esenlik kaynağıdır. Hukuksuz kalmak yoğun karanlıkta, çözümsüz bunalımda bozulmaktır. Hukukun değerini ve etkisini bilmeyenlerle bilmek istemeyenler hukuka muhtaç olduklarında ne yapacaklarını şaşıran ilkellerdir. Toplumsal öksüzlüklerin başında “Hukuksuz kalmak” gelir. Hukuk, barbarlığın, haksızlığın, kötülüğün, aykırılığın karşısında insanlar için bilim güvencesidir. Hukukun barışçı, düzenleyici, yapıcı etkinliği devletlere nitelik olarak verilmesinde daha iyi anlaşılır.

Hukuk, siyasetin çalışma gücü olduğu kadar siyaseti izleme aracıdır. Etkinliği tartışılmaz bir kamu gözetim ve denetim yetkisidir. Geçerlik ve haklılık ölçütü olarak toplumsal yaşamın dayanaklarının başında gelir. Hukuku kimi siyasetçilerin, kimi yöneticilerin kendi amaçlarının aracı kılmaları ve bu doğrultuda kullanmaları hukuksuzluktur. Yasamada siyasal çoğunluğuyla hukuksuzluklara neden olan, kendi amaçlarına ve isteklerine uygun kuralları yürürlüğe koyanlar bir gün gelir yaptıklarının sorumluları, hatta onların acısını çekenler durumuna düşerler.

İktidar kesiminden Anayasa’nın değişmez maddelerinin bile değiştirilmesi önerilerinin dillendirildiği günümüzde sıkmabaş için değişiklik önerileri ve destekleri düşündürücü ve üzücüdür. Ana muhalefet partisinin yaklaşımı da böyledir. Hukuk, siyasetin kullanacağı bir örtü, bir kılıf, bir maske, bir formül değil, gerçeğin, gereğin ve doğrunun yaşamsal dayanağıdır. Siyasal amaçların aracı asla değildir.